Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih, yeni köşe yazısnı 'Bu fitneyi kim çözecek?' başlığı ile kaleme aldı.
Hayber problemini Efendimiz (S.A.S.) çözdükten sonra yine her şeyi onlara bıraktı. Yine onların ileri gelenlerinden Huyey’in kızı Hz. Safiyye ile evlenmek suretiyle, sıhrî akrabalık kurdu. Bu çok önemliydi…
Zaten kıyamete kadar olacak bütün hadiselerin bir özeti bir nüvesi Asr-ı Saadet’te mutlaka yaşanmıştır. Eğer siyer felsefesiyle o güzel saadet asrının olayları göz önüne alınarak, şimdilerde kör düğüm olmuş problemler ele alınacak olursa, Allah’ın izniyle hepsi de çözülebilir. Bugünkü problemleri de, fitneleri de yine Ehl-i Beyt çözecek inşallah. Hz. Ali, Abdülkadir Geylanî ve seyyidler çözecek. Sıdk, emanet, ismet, fetanet, tebliğ sıfatlarının sahipleri çözecek; dehâ değil, dâhiler değil!..
** * *
Câhiliye çağında Efendimiz (S.A.S.) ve Ashabı bütün problemleri çözdüler. Osmanlı, anne tarafından seyyid olduğu için param parça OLAN Âlem-i İslamı derleyip toplayarak problemleri çözmeye çalıştı. Üstad Hazretleri ve Hocaefendi de çevrelerini alan Seyyid olan talebeleriyle fitneleri ve problemleri çözmeye gayret ettiler.
** * *
Fethullah Gülen Hocaefendi: “Kadın-erkek, Hizmetten olan herkes Kur’an okumalı ve okutmalıdır. Evlere gidip öğretmeliyiz. Bu, emin ve bereketli bir inşirah yolu… Böylece ailelerle kontak kurmuş oluruz. Hem de çok merkezlerde Allah’ın Kitabı öğretilmiş olur. Bâkir bir alan. Israrlı olursak bereketi görülür… Bu hizmette başarılı olanlar Umre ile mükâfatlandırılmalıdırlar… Bu da teşvikçi olur.
“Mütevelli toplantılarında Suat Yıldırım Hocamızın veya Ali Ünal’ın meâlleri okunsa… Önce âyetlerin aslı, sonra mealleri…
“Kur’an harfleri mahreçlerine uygun bir talim ve tecrid üzere okunmalı… Aşk ve iştiyakla, ibadet neşvesiyle herkese dua ve cüzler taksi edilecek..
“Günaha, şeytana başkaldırarak… İsyan ederek. Ama, Allah’a karşı isyana da isyan ederek.”
** * *
Okuduğumuzu dokuyalım… Hizmetçi idarecilik esas olmalıdır. “Kavmin efendisi, onların hizmetçisidir.” Hadis-i şeriften anladığımız bu…
** * *
Dikkatli olmak, düşman üretmemek gerekir. Çünkü, bir düşman, bin dosttan daha önemlidir.
** * *
Eğer bir kere ayakkabı ayağa vurmuşsa, artık bir de ipek koysan yine faydası olmaz.
Yamuk veya nasırlı ayağa, düzgün ayakkabı rahatsız eder. Yani, bozuk bir bünyeye veya İslâmiyet ruhuna oturmamış bir topluma acele olarak İslâmiyet uygulanamaz.
Hocaefendi: “Emil romanı ile bizim Kur’anî, İslâmî prensiplerimiz tezkiye edilemez. Onlar kim oluyor? Bizim İslâmî prensiplerimiz, yabancı fikirler mülahazası ile gelişmedi. Bilakis hiç onlar olmadan sadece vahiy mesajı ile oluştular… Mesela Emil, aslında, çocuk terbiyesi olarak toplumdan kopuk ve lükstür. Zaten onların bu romanı ve eğitim anlayışı ile insan-ı kâmil adına kim yetişmiş? Bunlar sektör, bunlar ticaret… Bunları yazanların aile hayatları bozuk… Nasıl örnek olacaklar? Bizde köke bağlı olarak inkişaf olur. Onun için bizimkileri, onlarla test etmeyeceksiniz. Onları bizimkilerle test edeceksiniz. Lüks merakı ile ve aşağılık kompleksi ile hareket etmemeliyiz.
** * *
Hocaefendi: “Mehmet Âkif, Necip Fazıl, kendi dönemlerini seslendirdiler. Biz de kendi çağımızı seslendirmeliyiz… Onlar hoş bir sedâ bıraktılar. Biz de öyle yapalım. Âyette ifade buyurulduğu gibi, ‘Onlar bir ümmetti, yaptıklarının karşılığını bulacaklar” Biz de karşılığını… Yani herkes yaptıklarına göre…” demişti…