Ekranda sinek kovalayan bir sunucu görseniz ya da tam izleyici ile telefonda konuşurken aniden kusan ya da dişini kıran bir sunucuyla karşılaşsanız...
Usta anchorman’ler yanında muhabirlerin de gafil avlandığı canlı yayın kazaları, muhatabını zor durumda bıraksa da izleyiciyi gülmekten kırıp geçiriyor.
Televizyonculuğun en zor yanlarından birisi de canlı yayınlardır. Biz ekrana yansıyan canlı görüntüleri izlerken yayın mutfağında büyük bir koşuşturmaca vardır aslında. Yayına girilecek VTR’ler, telefonla bağlanacak konuklar, sunucunun prompterden okuyacağı yazılar, reji odasındaki yönetmen, teknik yönetmen, resim seçici ve altyazı operatöründen oluşan görevlilerin koşuşturmacasıyla ekrana yansıtılır. Bütün bunlar bir canlı yayın öncesinde ve yayın esnasında titiz bir görev dağılımı içinde gerçekleşir. Ancak en küçük bir hatanın olmaması için harcanan bu çabalar bazen hiç umulmadık gelişmelerin gölgesinde kalabilir. Bu durumda da ortaya hem stüdyodaki konukları hem de izleyiciyi güldüren komik durumlar çıkar.
Söz gelimi bazen haber bülteninin tam ortasında arkada duran dekor sunucunun kafasına düşerken, bazen stüdyoyu aydınlatan büyük spotlardan biri canlı yayını daha bir seyirlik hale getirebilir. Kimi zaman haberi sunulan VTR, reji odasındaki teknik bir arızadan dolayı ekrana yansıtılamayıp haber sunan spikeri zor durumda bırakabilirken kimi zaman da sunucu bir olaydan dolayı gülme krizine tutularak programa ara vermek durumunda kalabilir. Tabii bütün bu canlı yayın kazaları sadece stüdyoda yaşanmaz. Canlı yayın için bağlanılan muhabirin başına da ilginç olaylar gelebilir. Heyecandan konuşamayan ya da istem dışı bir cümle söyleyen muhabir canlı yayında yaşanan komik olayların mimarlarından olur. Canlı yayının zorluğundan olsa gerek, bu tür kazalar en usta anchorman’leri de en çömez muhabirleri de gafil avlayabilir. Bütün bunların yanında bir de konukların ağzından çıkan küfürler vardır ki bunlardan bazısı gayri ihtiyari olarak seyircinin ağzından ekranı doldururken, bazen de sırf reyting uğruna küfür edildiği gözlenir. Durum ne olursa olsun canlı yayın kazaları, televizyonculuğun olmazsa olmazlarındandır. Biz de sizler için akıllarda kalan canlı yayın kazalarını derledik… Haydi canlı bunlar canlı!..
[email protected]
‘Dijital teknolojiye sahibiz ama’
Flash TV’de ana haberi sunan Hakan Aygün’ün anonsladığı ilk haber ekrana girmiyor. Aygün devamla, “Teknik bir arıza var sanırım. Bir sonraki habere geçiyoruz. Denizli’de bir reklam panosunun sansürlenmesi polemik yarattı.” Aksilik bu ya, görüntü yine yok. “Evet bazen böyle dijital teknik hatalar olabiliyor. Dijital olarak en gelişmiş teknolojilerde bile böyle sorunlar olabiliyor.” Duruma gülen Aygün devam ediyor: “Evet… Bursa’da madde bağımlısı genç, nasıl vitrin camına dalarak hırsızlık yaptı. İşte inanılmaz görüntü…” İnanmayacaksınız ama görüntü yine yok. Hakan Aygün “Evet arkadaşlar hemen bir ‘az sonra’ları verelim arka arkaya isterseniz…” diyor ama sonuç yine aynı.
Kim bu çömez?
Fox TV’de spiker, izleyici maillerini okurken yanlışlıkla kendine yazılmış maili de okuyor: “Sunucunuzun haber şekli çok ucuzca. Dünkü çömezi haber sunucusu yapmanız da gayri ciddi bir davranış!” Spiker biraz afallıyor ve kendini toparlayıp ‘1997’den beri muhabirlik yapıyorum, 30 yaşındayım ve bu mesleği çok seviyorum. Beğendiğiniz, izlediğiniz sürece program yapmayı sürdüreceğim.’ diyor.
‘Canlı yayındayım, 40’a bas’
Haber 7 Televizyonu’nun canlı yayınına katılan Hüseyin Movit, Gündem Dışı programında dil bilincinin nasıl kazanılması gerektiğini anlatırken, cep telefonu çalıyor. Sonra da konuşmaya başlıyor. “Program şu an devam ediyor Ateşçiğim… Evet ekrandayız şu an, Kanal 7’de. Şoray Uzun Yolda diyorlar. Yok o değil. Karşımda bak Hülya’ diyor. Kanal 7 değil, Haber 7’deymişiz, kumandada 40’ta arayın” deyip cebini kapatıyor.
‘Anam, coştu lan bunlar!’
SKY Türk ana haber, 2007 yılbaşı eğlenceleri için Taksim Meydanı’ndan Burcu Benek’e bağlanıyor. Arkadaki müzik artınca Benek, ‘Anam coştu lan bunlar!’ diye bağırıyor.
Gülme krizi tutunca...
Kanal D Spor’da spor haberleri sunan bayan spiker gülme krizine giriyor. Sonra da diğer bütün haber sunumlarında gülmekten kendini alamıyor. Aynı şekilde ‘Sesli Gazete’ programını sunan Ses TV’nin spikeri de gülme krizine girince VTR imdada yetişiyor. Yarışma programı sunan Jülide Ateş de telefondaki yarışmacıya “Bir ülkeyi temsil eden kumaşa ne isim verilir?” diye sorup “Amerikan kumaşı” yanıtını duyunca canlı yayında gülmekten yerlere yatmıştı.
‘Sakin olun bu virüs!’
Mersin’de bir yerel televizyonda sunucu günlük gazete başlıklarını sunarken laptopundan ekrana uygunsuz kadın resimleri yansıyınca paniğe kapılıyor: “Aman ha, sakin… Sakin olun. Şimdi değişik virüsler gönderiyorlar. Mesut vallahi benim suçum yok. Ben gazette.com’a giriyorum, çıplak kadınlar geliyor. Mesut ne diyorsunuz bu işe? Ne yapabiliriz? Vallahi bir şey yok, ben bir yere girip çıkmıyorum.”
‘Dekordan sonra devam’
Sunucu Nevin Şahin ekranda: ‘Düşünce Durağı’na hoş geldiniz. Haftanın ilk gününde…’ Cümle bitmeden dekor tam üzerine düşüyor. Şahin’in toparlama cümleleri: “Ufak bir ara veriyoruz. Dekoru düzelttikten sonra tekrar görüşeceğiz.” Benzer bir kaza da Magic Box Star1’de haber sunan spiker Kaan Yakuphanoğlu’nun başına gelmişti. Sunucunun arkasındaki dekor düşünce Yakuphanoğlu gülümseyerek, “Canlı yayınlarda bu tür şeyler olabiliyor. Biz kaldığımız yerden yine haberlerimize devam ediyoruz” demiş ama haberin devamını okurken kendi kendine tekrar gülüp “Haberi yeniden baştan almak istiyorum.” yorumunu yapmıştı.
‘Tüpün parasını istiyorum’
Yerel bir kanalda, elinde sazla telefondan gelen istek parçalarını çalan sunucu, telefondaki izleyiciye soruyor: “Hangi parçayı seslendirmemi istiyorsunuz?” Telefondaki konuk “Ben aldığınız tüpün parasını istiyorum!.. Karınız tüp sipariş etmişti, patron da parayı almak için ısrar ediyor” deyince sunucu kıpkırmızı bir yüzle rejiye yalvarıyor: “Reklama girelim lütfen!..”
Ferman mı, fermuar mı?
Erol Büyükburç, Show TV’de programa fermuarı açık olarak çıkıyor… ‘Şarkı Söylemek Lazım’da kocaman bir ferman yaptım’ deyince spiker araya girip ‘Ferman mı, fermuar mı?’ diye sorunca Büyükburç, gülerek özür diledi.
Beyaz’ın dişi kırılınca
NTV’de ‘Biri Bana Anlatsın’ programını sunan Beyaz, kalemi ısırınca dişini kırdı. Özür dileyerek stüdyodan ayrılan Beyaz tekrar stüdyoya dönünce partneri Kadir Çöpdemir ‘Onun içine sakız koyalım’ diye takıldı. Beyaz “Ötekiler de sakızla duruyor’ diye karşılık verdi ve yayına eliyle ağzını kapatarak devam etti. Benzer bir diş olayı da Kuşum Aydın’ın başına geldi. Canlı yayında takma dişi bir anda ağzından fırlayan Aydın’ın düşen dişi bulunamadı.
İş kazası…
Kanal D’deki bir maç yayını sırasında ekrana bir anda stüdyodaki kameranın görüntüleri geldi. Peki görüntüde ne vardı dersiniz: Stüdyoyu paspaslayan temizlik işçileri… İbrahim Tatlıses’in İbo Show programına katılan Barbaros Şansal ise söz alarak aynen şöyle demişti: “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda bana göre başta Atatürk olmak üzere bütün Türk kadınları daha güzel…”
Canlı yayına baskın var!
Ege TV Spor Müdürü Suavi Yardımoğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Futbol Dosyası’’ programı sırasında, 15 kişi güvenliği aşarak binaya girip stüdyoyu bastı. “Biz buradayız işte’’ diyerek stüdyoya giren ve Karşıyaka lehine tezahürat yapan grup bardak kırıp, dekora zarar verdikten sonra stüdyodan ayrıldı.
Canlı yayında araba tacizi
Show TV’de Hamit Özsever’e, Kandil Dağı ile ilgili bilgiler aktaran muhabir Özgür Çakmakçı yol kenarında bilgiler verirken bir araba üzerine doğru geliyor ve muhabir korkup vizörden çıkarak kenara kaçıyor. Sonra tekrar kameranın önüne gelip, “Zaman zaman bize böyle saldırılar oluyor. Pek yayın yapmamızı istemiyorlar.” diyor.
“Abi kasetleri gönderdim”
Samanyolu Televizyonu’nda ise 1999 Tüpraş yangınında ilginç bir olay yaşandı. Tüpraş yangınını detaylarıyla anlatan muhabir haberin arkasında haber spikerine “Abi kasetleri … otobüs firmasıyla gönderdim. Otogardan bir zahmet aldırın.” dedi.
Heyecan dorukta olunca
TGRT Haber’de Kabil’de bulunan İHA muhabiri Utku Öztürk, Afganistan genel seçimleri öncesinde değerlendirmede bulunuyor. Ancak muhabir o kadar çok heyecanlı ki bütün kelimeler birbirine karışıyor.
Yabancı kanallarda canlı yayın kazaları
Karga karga gak dedi…
Rusya’da canlı yayına bağlanan muhabirin arkasında bir karga peyda olunca muhabir gülme krizine tutuldu.
Hava durumunda ilginç durum
Rusya’da hava durumunu sunan sunu yayın sırasında mikrofonunu takmayı unutunca kameraman tarafından sesli olarak uyarıldı. Yine başka bir kanalda hava durumu sunucusu, yayın sırasında haritadan hava durumunu aktarırken ekrana hava haritası yerine kadınlar tuvaleti verilince neye uğradığını şaşırdı ve tebessüm ederek yayını bitirdi.
İki dekor peşpeşe…
Rusya’da kadın bir sunucu, konuğu ile sohbet ederken dekorun bir parçası yere düştü. Olayı gülerek anlatmaya başlayan spikerin kafasına bu kez dekorun diğer parçası düştü. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise haber bülteni sunan kadının kafasına kocaman bir spot lambası düştü ve sunucu kadın yere yığıldı. Romanya’da ise konuk spikerle tokalaştıktan sonra dekorun yanındaki iki metrelik boşluğa düştü.
“Kedilere uygun değilim”
Fox 8 Televizyonu ana haber bülteninde veteriner kliniğinden kucağında bir kedi ile canlı yayın sunan Kathleen Cochrane’nin yüzünü kedi tırmaladı. Muhabir “Bura çok hoş kediler var; demek ki ben çok kedilere uygun biri değilim.” diyerek durumu kurtarmaya çalıştı.
Hüzün çok ama ses ince…
Funny TV Live Show’da dramatik bir program sunan sunucu, karşısındaki konuğun ince sesi karşısında kendini tutamadı. Konuk her konuşmaya başladığında özürlerle kahkahayı bastı.
Kemal Gülen’i canlı yayında hıçkırık tutunca...
Samanyolu TV’nin haber spikeri Kemal Gülen de birçok kez canlı yayın azizliğine uğramış. İşte Gülen’in hatırladığı bazı canlı yayın kazaları:
1999’daki Düzce Depremi’nde stüdyoda haber okuyordum. İkinci haberi okurken sarsıntı başladı. Binanın en altında kapıya en uzak köşede ve kablolarla bağlıyım. Her şeyin bittiğini zannettiğim andı. Allah mühlet verdi.
Her gün karşılaştığımız muhabir arkadaşımın adını yayında unuttum. Canlı bağlantıda ekrandaki ikili kelebekte birbirimizi gördük. Benim soru sormam lazım, ama ismi aklıma gelmiyor. Sırtımdan ter döküldü. Önümdeki notlara baktım, telaştan orada da göremedim. Ve “Bölgedeki muhabir arkadaşımıza dönüyoruz, evet sizi dinliyoruz” diyerek savuşturdum.
Bir gün haber okurken hıçkırık tuttu. Nefesimi tutuyorum, su içiyorum yine olmuyor. Tam habere başlıyorum bir hıçkırık geliyor. Metni berbat ettim. Bazen de hapşırmamak için kendimi nasıl tutuyorum anlatamam.
Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ilgili bir haberi okuyorum. Başka bir bakanın ismini söyledim. Bant girdiğinde yanlışlığı fark ettim. Özür dileyip düzeltme ihtiyacı duydum. Tekrar yayına döndüğümüzde aynı yanlışlığı bir daha yaptım. Utancımdan bir daha düzeltmedim.
Muhabir arkadaşım Fener maçını yorumluyor, ben de işi ehline teslim etmiş biri olarak dinliyorum. Birden ‘Kemal Bey bir şey mi soracaksınız?’ deyince elim ayağım birbirine dolaştı. Yönetmen imdada yetişti, hemen ilgili bandı girdiler de kurtuldum.
Deprem uzmanı Dr. Ahmet Ercan ile depremi konuşuyoruz. Bana ‘kaldır elini’ dedi, kaldırdım. Elime bir vurdu, ‘İşte böyle oluyor deprem’ dedi. Ben sersemledim, az daha sandalyeden düşüyordum.
Değerli bir hoca soba zehirlenmelerini anlattı, bitirdik ve uğurladık. Ben haberleri okumaya devam ediyorum. Göz ucuyla baktım, misafir arkamda dolaşıyor. Nereden çıkacağını karıştırmış. Şaşkın bakışlar arasında kameramanlara soruyor. Her şey ekranda ayan beyan görünüyor. Gülmemek için zor tuttum kendimi.
H.SALİH ZENGİN - ZAMAN PAZAR