İngiltere'de yaşayan bir Türk girişimci, denizin 15 metre altında, dalgıçların gezebildiği ve içinde düğün dahi yapabilecek bir müzeyi, Kaş açıklarında yapmayı planlıyor.
İngiltere’de mimarlık şirketi sahibi Cumhur Kantarcı, uzun süredir üzerinde çalıştığı ve dünyada benzerinin olmadığını iddia ettiği “sualtı araç ve gezi müzesi" projesinde sona yaklaştı. Kantarcı; biri 12 metre, diğeri ise 20 metre derinlikte iki platformdan oluşacak ve Antalya’nın Kaş ilçesi açıklarında yapacağı deniz altı araç-gezi müzesinin ayrıntılarını ilk kez Cihan Haber Ajansı’yla paylaştı.
Projenin amacının “denizaltında bir gezi platformu oluşturmak” olduğunu söyleyen Kantarcı, bunun insan eliyle yapılmış tek deniz altı ‘gezi platformu’ olduğunu ve benzer bir örneğinin bulunmadığını belirtiyor. Türk mühendis, “Proje Türkiye’ye uluslararası platformda çok büyük bir prestij kazandıracak. Çevreci bir proje. Araştırmalarımıza göre daha önce böyle bir proje yapılmamış.” diyor.
Londra’ya 10 yıl önce gelen inşaat mühendisi Cumhur Kantarcı, “Bu gezi platformuna dalarak ulaşılıyor ve bu bölgede biz açık bir akvaryum oluşturmayı düşünüyoruz. Böylelikle mercan ve benzeri farklı balık türlerinin bu bölgede yoğunlaşmasını sağlayarak insanların buraya dalışını artırmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
Dünya dalış turizminde en önemli etkenin, insanlar farklı ve ilgi çekici yerlere dalmak istekleri olduğunun altını çizen Kantarcı, şöyle devam ediyor: “Müzenin açılması halinde buraya ilk yıl 1 milyon civarında turist gelmesini öngörüyoruz. Bu, büyük gibi görünse de aslında çok küçük bir rakam. Buna benzer nadide dalış noktaları her yıl milyonlarca ziyaretçi alıyor. Bu da bölgeye inanılmaz bir turizm getirisi anlamına geliyor.”
Türk mühendis, dünyanın 3-4 farklı bölgesinde, dalış turizmini canlandırmak için yapılmış atraksiyonlar olduğunu; ancak hiçbirinin kendi projeleri gibi, bir konsept çerçevesinde yapılmadığına dikkat çekiyor. Dünyadaki diğer örneklerin ‘galeri’ şeklinde değil de, daha çok ‘tek parça’ ürünler halinde olduğunu kaydeden Kantarcı, “Mesela Hz. İsa’nın heykelinin bulunduğu İtalya’daki dalış bölgesi, yıllık yaklaşık 1,5 milyon dalgıç turist tarafından ziyaret ediliyor. Meksika’da, tamamen konseptsiz, heykellerin denize batırılarak yapılmış bir dalış platformuna, yıllık yaklaşık 5 milyon dalış yapılıyor. Bu ciddi anlamda bir turizm akımı demek. Ayrıca bu iki yer, her yıl birçok dergi, gazete ve TV gibi uluslararası basında yer almakta. Meksika’daki dalış platformu geçen yıl yaklaşık 150 haber ajansında yer almış.” bilgisini veriyor.
DENİZİN ALTINDA DÜĞÜN BİLE YAPILABİLECEK
Sualtı müzesini sadece dalgıçların değil, tüm ziyaretçiler görme imkanına sahip olabileceğini vurgulayan Kantarcı, “Altında görüntü platformu olan gezi tekneleriyle bu müze görülebilecek. Kaş’ı seçmemiz en büyük nedenlerinden biri de, buradaki denizin 20 metreye kadar çıplak gözle görüş mesafesinin çok net olması. Müzemiz 2 platformdan oluşacak ve bunlardan biri 12 metre derinlikte olacak. Gezi tekneleriyle bu platform rahatlıkla görünebilecek.” diyor.
Projenin en dikkat çeken kısımlarından biri de denizin altındaki gezi platformuna yerleştirilecek bir ‘küre’. 25 metre çapında olması planlanan bu kürenin içinde, oksijen tüpü olmaksızın nefes alınabilecek. Denizin 15 metre altındaki kürede, hiçbir ekipmana ihtiyaç duymadan sergi, toplantı gibi etkinlikler yapılabilecek.
Cumhur Kantarcı anlatırken heyecanlandığı küreyi şöyle açıklıyor: “Araç müzesine dalış yapıp gezindikten sonra kürenin içine girip kıyafetlerinizi çıkararak bir kahve-çay içebilecek ve etrafı seyredebileceksiniz. Burada düğün, sergi, gösteri gibi etkinlikler de rahatlıkla yapılabilecek. Tünel yoluyla girilebilen örnekleri var, ancak sadece dalış yoluyla girilebilen başka bir örneği yok dünyada."
ENGELLİLER DE DALGIÇLIK YAPARAK ‘YÜRÜYEBİLECEK’
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın projelerine -şimdilik sözlü olarak- ciddi anlamda destek verdiğini ve amaçlarının sualtı müzesini bir vakıf bünyesinde faaliyet etmesini sağlamak olduğunu anlatan Cumhur Kantarcı, buradan elde edilecek gelirin sosyal içerikli projelerde ve sualtı araştırmalarında kullanılacağını; kendisi de dahil olmak üzere kimsenin maddi bir çıkar elde etmeyeceğini söylüyor.
Dalgıçlığın daha çok yüksek gelirli insanların yaptığı bir spor dalı olduğu için gelir düzeyi düşük olan insanların bu sporu yapmasının zor olduğuna dikkat çeken Türk mühendis sözlerini şöyle sürdürüyor: “Buradan elde edilecek gelirle, pilot bölgelerden seçtiğimiz gençleri bir hafta burada misafir ederek dalgıçlık kursu vereceğiz. Bunun dışında, böyle bir imkanı olmayan engelli vatandaşlarımızın bu sporla tanışmasını sağlamak istiyoruz. Normalde yürüyemeyen bir insan denizde çok rahat yüzebilir ve dalabilir. Dünyada bunun birçok örneği var. Fakat ne yazık ki Türkiye’de imkanlar el vermediği için engelliler bunu yapamıyorlar. Biz en az 500 engellinin bütün masraflarını karşılayarak dalgıçlık yapmalarını sağlayacağız ve onları farklı bir özgürlük duygusunu tattırmış olacağız.”
Kantarcı, sosyal yardım projelerinin yanı sıra gelirin geri kalan kısmının, tamamen su araştırmalarına harcanacağını; müzenin tamamen Türkiye ve çevre halkına fayda için yapılmış bir proje olduğunu sözlerine ekliyor.
ARAÇLAR MERCEDES, BELGESEL NATIONAL GEOGRAPHIC, HABER BBC’DEN…
Dünyada benzeri bulunmayan bu denizaltı ‘araç ve gezi müzesine’ dünyanın önde gelen firmaları sponsor olmak için prensipte anlaşmış bulunuyor. Müzedeki tüm araçları Mercedes, lastikleri de Michelin ücretsiz olarak denizaltına yerleştirecek. Bunun yanı sıra iki firma, müzenin yapımında kullanmak üzere maddi yardımda bulunacak.
Bunların yanı sıra dünyaca ünlü belgesel kanalı National Geographic, projenin inşaat aşamasında ve sonrasında çekimler yaparak bu müzeyi belgeselleştirip yayınlama sözü vermiş. İngiliz devlet kanalı BBC ise projeyi desteklediğini açıklamış. Üç boyutlu maket yapan bir İngiliz firması ise şimdiden ‘sponsorluk karşılığında’ denizaltı müzesinin maketini yapmış bile.
Projenin ana sponsorlarından birinin dünyaca ünlü bir araç firması (Mercedes) olmasının çok büyük bir avantaj olduğuna dikkat çeken Kantarcı, “Bu firma bu projeye sponsorluğunu reklam olarak tüm dünyada kullanacaktır ve bunun da Türkiye için büyük bir kazanç olacağını düşünüyorum.” diyor.
Kantarcı ayrıca, müzede denize ve çevreye zararlı hiçbir malzeme kullanılmayacağını vurgulayarak, “Lastikte kullanılacak ürün doğal kireç taşları olacak mesela. Araçların üzerindeki zararlı malzemeler de zararsız olanlarıyla değiştirilecek.” diyerek muhtemel eleştirilere şimdiden cevap veriyor.
DÜNYACA ÜNLÜ HEYKELTIRAŞ, HEYKEL YAPMA SÖZÜ VERDİ
Türk müteşebbis, “Projemiz çevre amaçlı ve Türkiye yararına bir proje. Projemizin kesinlikle hiçbir telif hakkı yok. Dileyen herkes istediği yerde aynısı veya benzerini uygulayabilir; yeter ki bu maddi amaç için olmasın.” sözleriyle tecrübe paylaşımına da hazır olduğunu ifade ediyor.
Projenin ilerleyen yıllarda daha çok ilgi çekeceğini ve gün geçtikçe daha fazla ‘zengin turist’ tarafından ziyaret edileceğini kaydeden Kantarcı, “Çünkü doğal yaşam geliştikçe burası ciddi anlamda açık bir akvaryum halini alacak ve gün geçtikçe daha popüler olacak. Bu da, projenin uzun vadeli bir proje olduğu anlamına geliyor. Bizim düşüncemize göre 40 yıllık bir proje. Bu süre zarfında buraya düzenli olarak aynı ve farklı turistleri çekebileceğiz.” şeklinde öngörüde bulunuyor.
Kantarcı, paylaştığı herkesten projesi hakkında çok ciddi destek aldığını vurgulayarak, “Kesinleşmediği için ismini vermek istemiyorum; İngiltere’de yaşayan dünyaca ünlü bir heykeltıraş, çok değerli bir heykelini projemize bağışlayacağına dair söz verdi. Bunun projemize getirisi şu olacaktır: Söz konusu heykeltıraş çok ünlü olduğu için dünyada daha fazla ses getirecektir bu proje. İkinci olarak ise binlerce kişi sırf bu heykeli görmek için ülkemizi ziyaret edecektir.” diyor.
Türk mühendis, “Bunların hepsi sözleri verilmiş ve kesinleştirilmiş şeyler. Bu projemizin Türkiye için güzel bir sürpriz olacağına inanıyorum.” diyerek sözlerini noktalıyor.(CİHAN)