Bu nasıl iş? Kardeşi dayaktan kan işedi diyor, polis suç uydurmaktan işlem yapıyor

Avukat Burak Mengü'nün kaçırıldığına dair haberlerde büyük çelişki var. Kardeşi hastanelik edildiğini öne sürerken İstanbul Polisine göre böyle bir olay olmadı.

Gazeteci Nevşin Mengü'nün avukat kardeşi Burak Mengü hakkında 'suç uydurmak'tan işlem yapıldı. İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü, sosyal medyada paylaştığı mesaj ile kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldığını söyleyen gazeteci Nevşin Mengü’nün kardeşi avukat Burak Mengü ile ilgili yaptığı incelemede Mengü’nün kaçırıldığını söylediği gün bir müvekkili ile buluştuğunu kamera görüntüleriyle tespit ettiğini bildirdi. Şikayetini geri çeken Burak Mengü hakkında 'suç uydurmak'tan işlem yapıldı.

'DARP EDİLME GÖRÜNTÜLERİ YOK'

Burak Mengü’nün kaçırıldığını iddia ettiği güzergahtaki tüm kamera kayıtlarını incelendiği polis raporunda, "Nişantaşı’ndaki evinden çıkan Burak Mengü, önce bir müvekkili ile buluştu. Müvekkilinin aracıyla Anadolu yakasına giden Mengü, ardından yine müvekkiliyle birlikte Zincirlikuyu’ya döndü. Adım adım incelenen görüntülerde darp edilme görüntülerine rastlanmadı" ifadeleri yer aldı. Polis, Mengü hakkındaki görüntüleri de basın ile paylaştı.

ŞİKAYETİNİ GERİ ÇEKTİ

Polisin ifadesine başvurduğu Mengü’nün müvekkili de incelemeleri doğruladı. Burak Mengü’nün şikayetini geri çektiği, polisin Mengü hakkında 'suç uydurmak'tan işlem yaparak dosyayı savcılığa gönderdiği öğrenildi.

NEVŞİN MENGÜ YAZI YAZDI: KARDEŞİM GÜNLERCE KAN İŞEDİ

Avukat Burak Mengü'nün kardeşi gazeteci Nevşin Mengü ise bugün Birgün gazetesindeki köşe yazısında olaya ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Kardeşim Burak Mengü bir avukat. F… suçlamasıyla yargılanan müvekkilleri var. Kardeşimin hayatında ne Fethullah Gülen’e ait bir konuşmayı dinlemişliği, ne de o gruba ait sohbetlerin birine katılmışlığı var. Milliyetçi çizgide siyasete yatkın ve seküler biri. Müvekkillerinin hepsinin, suçlu ya da suçsuz, adil yargılanma ve kendini savunma hakkı var. Kardeşim F…’cü değil, bu insanlarla gönül bağı olan birisi de değil. Muhtemelen “suçu”, yaptığı savunmalarda hükümet-F… ilişkisini sorgulamak. 15 Temmuz gecesine ait “bazı adli tıp raporlarını” ısrarla talep etmek, 15 Temmuz’da hangi yazılı emrin askerlere iletildiğini sorgulamak.

Bundan birkaç ay önce, bir grup polis ya da polis olduğunu sanıyoruz diyelim, Burak’ı duruşma arasında, ifadenizi alacağız diyerek Silivri’den aldı; Vatan caddesindeki Emniyet Müdürlüğü’nde bir avukat görüşme odasına götürdü. Avukat görüşme odalarında kamera olmadığını hatırlatmış olayım. O odadan çıktıktan sonra Burak günlerce kan işedi, yürüyemedi. Sorgusuz sualsiz, hakkında bir gözaltı kararı vb. olmadan, bir grup, polis olduğunu sandığımız kişi tarafından darp edildi.

Burak, o dönem sessiz kalmayı tercih etti. ‘Olur böyle şeyler geçer, büyütmeyelim’ dedi. Ama bu son olay, yaşananların olup geçecek gibi olmadığını gösterdi. Burak cumartesi öğleden sonra bana “eve geldiler” diye mesaj attı. Polis mi? diye sordum, “evet” dedi. Burak’a bir tür rozet gibi bir şey göstermişler. Burası aslında bana sorarsanız ilginç, Burak’ın telefonunu almadılar. Hyundai Accent tipi bir arabaya bindirip yola koyuldular. Burak, davaları nedeniyle gerginliğe alışkın ama bu sefer farklı hissettiğini yazdı bana “galiba beni öldürecekler bu sefer” diye mesaj attı. Ben hep Burak’ı sakinleştirmeye çalıştım. “Vatan’a gitmiyoruz ikinci köprüden geçtik” deyince, hemen tweet atmamız gerektiğini söyledim. Olay sosyal medyaya taşınınca siyasilerin haberi oldu, milletvekilleri araya girdi, İstanbul Emniyet Müdürü’ne ulaşıldı. O sırada Burak bana mesaj attı “tartakladılar attılar” diye. Dudullu civarlarında bırakmışlar. Sırtına kemerle birkaç kez vurmuşlar.

Olay duyuldukça büyüdü, bana sorarsanız iyi ki de büyüdü. Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun, beni de bizzat aradı, Burak hakkında bir gözaltı kararı olmadığını, bu kişilerin polis olamayacağını, belki de para koparmak peşinde olan bir grup olabileceğini söyledi.. Burak’ın Gayrettepe’ye gelip şikâyetçi olmasının en doğrusu olduğunu söyledi. Burak, Tuna’nın dediği gibi yaptı.

Burak’ı “almaya gelen” üç kişinin Burak’ı aldığı yerde UKOME kamerasının çalışmadığı ortaya çıktı. Bırakıldığı yer UKOME kameralarının kör noktasına denk gelmiş. Burak’ı alan araç, İstanbul’u adım adım takip edebilen kameralarda bulunamadı. Buna rağmen Burak ifadesini verdi, şikâyetçi oldu.”

20 Mart 2018 14:08
DİĞER HABERLER