Gerilim ve korku politikaları ile yeşilçam filmlerindeki kötü karakterlere taş çıkaran Deniz Baykal'ın seçimler öncesi gerçekleştirdiği siyasi atraksiyonların sebebini merak edenler için film senaryosu tadında bir yazı.
Eski Anavatanlı yeni Ce-Ha-Pes'li Lütfullah Kayalar diyor ki: "Dönem, cumhuriyetin temel değerleri çerçevesinde bir araya gelme dönemidir. Çok yakında biz ve onlar ayrımı kalkar."
Kayalar'ın sözleri, Celal Bayar'ın meşhur "Bu kış komünizm gelecek" kehanetinin tersine fevkalade iyimser. Gelgelelim en az onun kadar da yanıltıcı bir cümle...
Keşke Lütfullah Bey'in dediği gerçeklese de "biz ve onlar" ayrımı her kesimde kalksa: Ne yazık ki, kazın ayağı farklı...
CHP'yi konuştuğumuza göre: "Baykal'ın Kayalar ve Kesici'yi aday göstermesi 'biz ve onlar' ayrımını ortadan kaldırmaya yönelik bir adım mıdır?" diye soralım, mesela...
Bir taraftan, sürekli olarak yangına körükle gidip gerilim meydana getireceksiniz; "laiklik" istismarı ekseninde "rejim krizi"ne oynayacaksınız. Diğer yandan "merkez sağa açılma" görüntüsü vereceksiniz: Bu ne yaman çelişkidir, böyle...
Baykal, 2002 seçim kampanyası başlamadan önceki bir buçuk yıllık dönemde "Anadolu Solu" söylemiyle ciddi çıkış yapmış ancak seçim kapıyı çaldığında aday listelerine temasta olduğu merkez sağ isimleri yaklaştırmamıştı!
Günümüzde Kesici ve Kayalar'ı vitrine çıkarmış olması CHP'nin gerçekten merkez sağa açıldığını göstermiyor. Bu bir gösteriden başka bir şey değil: Bu sadece bir resmi geçit!
Baykal'ın 2002'de seçim vitrinine çıkardığı aktörlerden Yaşar Nuri Öztürk başına gelen numaranın çok geç de olsa farkına varmış, "Beni kullandılar, şimdi de sağdan aldıkları isimleri kullanacaklar" diye feveran ediyor...
Lütfullah Kayalar Anavatan'da liderlik yarışına girmiş isimlerdendi. Muhafazakar resimler veren siyasi çizgisini gayet iyi biliyoruz. Mesut Yılmaz'a karşı mücadelesini de hatırlıyoruz. Yılmaz, Kayalar'la kıyaslandığında (statükoculuğu ekseninde) CHP'ye çok daha yakın bir portre sayılabilirdi. Şu işe bakın, sonunda Yılmaz'ı bile solladı; "siyasi yüz nakli" yaptırıp "CHP'li Kayalar" oldu!
Eski bakan, seçmenlerine "Partizanlık yapmayın. Oyunuzu CHP'ye verin" diyecekmiş. Kayalar'ın Yozgat'taki milliyetçi-muhafazakar seçmeni, "Tam Yol İsmet İnönü" istikametinde giden CHP'nin "sağcı adayı"na ne diye oy verecek? "CHP zihniyeti bize bugüne kadar ne güzel zulmetti, aslanlar gibi aşağıladı, ayrımcılık yaptı" diye mi?
Ce-Ha-Pes'in diğer "merkez sağ" transferi İlhan Kesici yeni partisini şöyle tarif ediyor: "Osmanlı İmparatorluğu'nun iki yüz yıllık yenilmişliğine, itilip kakılmışlığına yüz senede çere olarak bulabildiğimiz merhemin adıdır, CHP!"
Kesici, imza attığı akla ziyan siyasi slaloma bir felsefi temel arama gayretiyle bunları söylüyor: Ne yazık ki, CHP'nin milletimiz için asla bir çare ve merhem olmadığı gerçeğini göz ardı ediyor.
Peki ya nedir? "Cumhuriyet Halk Seçmesin Partisi" yıllar yılı Türkiye'deki gizli iktidarın/devletin/statükonun; milletle arasına mesafe koymak/arzın merkezindeki milleti ülkenin idaresine yaklaştırmamak için icat ettiği "çare"nin adıdır!
O millet ki, yıllardır CHP'ye tek başına iktidarı vermiyor: Bunun sebebini yani temeldeki gerçeği Deniz Baykal da biliyor. Ama onun görevi yanına Kazım Kartal'ı, Hayati Hamzaoğlu'nu filan alıp Erol Taş'lık yapmaktır!
CHP'ye ikinciliği sağlama almak yetiyor: "Şanlı Ana Muhalefet"i kazanacak ki, yeniden gerilim filmi çevirebilsin! Bu parti örgütü ve de bu taban oldukça CHP'nin tek başına iktidarı görmesi hayaldir...
Bugüne kadar CHP'ye Ayhan Işık veya Ediz Hun olarak girenler en azından bir Önder Somer olamadıkları için film setini terk etmek zorunda kalmışlardır: Merkez Sağ aktörlerin açmazı işbu noktada saklıdır.
Tamar Korkmaz/Zaman