Bulaşıkçı olarak geldiği Amerika'da 7 gemisi oldu

Bulaşıkçı olarak geldiği Amerika'da 7 gemisi oldu
ABD'de yaşayan Mehmet Kılıç (67), bulaşıkçı olarak geldiği şehirde şimdi yedi gemi sahibi olarak deniz turu hizmeti veriyor.

Ecevit lakabıyla anılan Mehmet Kılıç askerliğini bitirdikten sonra ABD'ye göç etmiş. 1974 yılında Düzce’den yola çıkan Kılıç, New Jersey’in güneyinde yer alan Marlboro şehrine dayısının oğlunun yanına gelir. İlk günlerde dil bilmediği için bir süre dışarı çıkmaz. Daha sonra Amerika’da ‘diner’ olarak bilinen restoranlarda bulaşıkcı olarak işe başlar. Yakınlarının yardımı ile geldiği bu yabancı ülkeye adapte olmaya çalışan Giresunlu Kılıç, kısa sürede kendi işine sahip olmak için kolları sıvamış.

SOSİS SATTIĞI İÇİN MAHKEMELİK OLDU

Restoranın mutfağında bulaşıkçı olarak 5-6 ay çalışan Kılıç, kısa süre sonra aşçılığa terfi eder. Restoranda hızlı yapılabilecek tüm yemekleri öğrenen Kılıç, 5 yıl aşçılık yaptıktan sonra sokakta İtalyan sosisi satmaya karar verir. Özenerek hazırlayıp sattığı sosisler bölgede çok tutulur.

Restoran sahipleri, sokakta sattığı ekmek arası sosis ile işlerini yavaşlatan Kılıç’ı mahkemeye verir. Türk gurbetçi, yaptığının kanunsuz olmadığını bildiği için kendisine bir avukat tutar. Uzun süren dava lehine sonuçlanır.

Sosis satmaya devam eden Türk girişimci, aynı bölgede kendisine büyük bir restorant binası alır ve yine özene bezene hazırladığı yemeklerle müşterilerin gönlünü almayı başarır.

İşlerini rayına koyan girişimci işadamı sonra 1981’de Türkiye’de yaşayan 3 çocuğunu ve eşini New Jersey’e getirir. Çocuklarına aşçılık yapmasını öğreterek, restoranın bütün işlerini ailesine devreder. Yemek konusunda kendisine güvenen Kılıç, müşterilerine hem güzel yemek hem de ilginç bir mekân hazırlamanın iyi bir yatırım olacağını düşünerek gemi turu işine girer.

İLK GEMİSİ HACİZLİ ÇIKTI; PES ETMEDİ

Çalışkanlığı ile tanınan ve bölgedeki Amerikalıların büyük takdirini toplayan Mehmet Kılıç, 1981’de gemi işine girmeye karar verir.

Arkadaşları vasıtasıyla satılık olan bir gemi için banka ile anlaşan Kılıç, 'Prenses' isimli ilk gemisini almak için Kanada’ya gider. Kaptanları ile birlikte gemiyi Amerikan sularına soktuğu sırada Amersikan sahil güvenlik tarafından gözaltına alınır. Sahil güvenlikten geminin hacizli olduğunu öğrenen Kılıç hemen banka ile irtibata geçerek, sorunun çözülmesini aksi takdirde gemiyi almayacağını söyler. Banka yetkilileri ile sahil güvenlik arasında sağlanan anlaşma sayesinde gemisini polisten geri alır ve Detroit’ten New York’a yola koyulur.

New York eyaletine gireceği sırada bir köprü ile karşılaşır. Geminin uzun olmasından dolayı köprünün altından geçemez. Prenses'ini New York üzerinden New Jersey’e getirmekte kararlı olan Türk işadamı, çareyi gemiyi kesmekte bulur. Uzun süren bir çalışma sonrası, gemiyi keserek köprüden geçirmeyi başarır. Gemiyi New Jersey’e getirir ve bakımına başlar. İlk gemi tecrübesi ona pahalıya mal olur ama o yinede pes etmeden yoluna devam eder.

Kılıç, eski gemi almanın çok masraflı olduğunu “İlk gemim eski olduğu için bana çok masraf çıkarttı. Prenses'e yaptığım masraflarla çok daha yeni bir gemi alabilirdim. Ama ilk defa yaptığım bir iş olduğu için hiç bilmiyordum. Bunları zaman içinde yaşadığım tecrübelerle öğrendim.” şeklinde dile getiriyor.

İlk gemisi ile New York ve New Jersey’de dügün, sünnet, özel toplantı ve benzeri etkinliklere ev sahibliği yapan başarılı işadamı, işlerin iyi gitmesi ile ikinci gemisini almaya karar verir. Gemi sayısını artıran işadamı bunları ücretsiz park edebilmek için Perth Amboy sahilinde 73 bin metre karelik arazi satın alır. Kılıç, denizdeki yatırımlarına devam ederek gemi sayısını yediye kadar yükseltir.

Havaların soğumasıyla gemilerini sahile çeken Türk yatırımcı bugünlerde bakım onarımları ile meşgul.

GEMİLERİ YANLIŞ KESE KESE DOĞRUSUNU ÖĞRENDİM

Bulaşıkçı olarak geldiği Amerika’da yedi gemi sahibi olmanın ‘sabır, azim, çalışma ve Allah’ın lütfu'na bağlayan zeki işadamı, gemi sektörünü bilmeyen yatırımcının bu alandan uzak durmasını tavsiye ediyor. İlk aldığı gemileri yanlış kestiğini bu sebep büyük paralar harcamak zorunda kaldığını hatırlatan başarılı işadamı, gemilerin onarım safhasını hergün kontrol ediyor.

Sabahın erken saatlerinde mesaisine başlayan Kılıç, “Gemi işi daha önce hiç bilmediğim bir sektördü. Ama yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Önceleri gemileri yanlış kestim diye çok ceza aldığımı bilirim. Bu sektörü elimden geldiğince öğrenmeye çalıştım. Şu anda artık geminin her bölümünde yapılan tadilatları biliyorum. Geminin projesini çizip, mühendise veriyorum. Mühendis de gemiyi yapmaya başlıyor. Okumadığım halde bir mühendis kadar tecrübem oldu. Bu Allah’ın bana bir hediyesi.” diye konuşuyor.

Başarının 'azimle çalışmaktan geçtiğini’ dile getiren Kılıç, “Bugün çok şükür New Jersey bölgesinde en fazla gemisi olan kişi benim. Buralara gelmek kolay olmadı; çok çalıştım ve hiç pes etmedim.” ifadesini kullanıyor.

Kılıç Amerika’da yatırım yapacaklara da şu tavsiyeleri sıralıyor: “Bildiğiniz işi yaparsanız daha çok başarılı olursunuz; bilmiyorsanız çok zarar edersiniz. Bir de çok çalışmak lazım. Kimse kolaydan büyük başarılar elde etmiyor.”

"SEN DE ECEVİT GİBİ ZEKİSİN"

Mehmet Kılıç, Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in “Kıbrıs Harekatı” düzenlediği günlerde tek başına otobüse binip yaklaşık 1,5 saat uzaklıktaki New York’a giderek cebindeki dolar ve Türk lirası ile kısa dalga radyo alır. Aynı otobüsle kaldığı eve gelen Kılıç, radyo ile arkadaşlarına Türk sanat müziği dinletince evdekilerin büyük takdirini toplar. Ecevit’in Kıbrıs çıkarmasını olumlu karşılayan gurbetçi Türkler, o gün tek başına New York’a gidip, kısa dalga radyo almayı başaran Mehmet Kılıç’ı Ecevit’e benzetir.

Ecevit’in çok zeki olduğunu düşünen ev arkadaşları Kılıç’ın da Ecevit’ten aşağı kalır tarafının olmadığını belirterek “artık sana Ecevit diyeceğiz. Sen de onun gibi çok zekisin” yakıştırmasında bulunur.

O günden sonra Türk toplumunda Ecevit olarak tanınan Kılıç, o günleri şöyle anlatıyor: “Dil bilmediğim halde New York’a otobüsle gidip, cebimdeki bütün parayla radyo almam ev arkdaşlarımı çok mutlu etti. Çünkü uzun zaman hasret kaldıkları Türk müziklerini dinleme şansı buldular. O günü hiç unutmuyorum. New York’taki satıcı ile sadece yazarak anlaşabiliyordum ama sonunda istediğim radyoyu aldım ve evime döndüm.”

CİHAN

19 Ocak 2016 11:55
DİĞER HABERLER