"Türkiye iki gün sonra G20 zirvesine ev sahipliği yapacak. Dünyanın en büyük 20 ekonomisini oluşturan ülkelerin üst düzey yetkililerini ağırlayacağız."
Önemli tanıtım ve reklam fırsatı. Aylardır devam
eden alt komite toplantıları ve son noktayı koyacak devlet başkanlarının
ülkemize gelmesi, dikkati üzerimize topladı. Birikmiş dünya
sorunlarının konuşuluyor olması da ilgiyi büyütüyor. Geniş bir yelpazeye
seslenme, bunu ekonomik ve siyasi faydaya dönüştürme mümkün. Ama biz
nasıl fotoğraf veriyoruz?
Manisa'da öğrencilere burs vermek için
dernek ve vakıf çatısı altında faaliyet yürüten onlarca insan kaçıncı
defadır taciz ediliyor. Ev ve işyerlerindeki aramalar yetmemiş gibi
şimdi gözaltına alındılar. Bunların arasında evlerinden toplanan
kadınlar da bulununca tepki, operasyonları yaptıranların tahmin etmediği
biçimde yükseldi. Bilhassa başörtülü kadınlara kelepçe takılması AK
Parti tabanında da aksülamele sebep oldu. ‘Paraleller kendisi yapmıştır'
masalına kimse inanmayınca şehri yaşanmaz hale getiren Emniyet Müdürü
görevden alındı.
Gazetecilere ters kelepçe takıp yere yatırmak,
gösteri hakkını kullanan eylemcilere şiddet uygulamak, muhalif
milletvekillerini tahkir etmek ve hatta kaba kuvvet kullanmak adiyattan
hale geldi. Medya kurumlarına ve gazetecilere yönelik tehdit ve sindirme
girişimleri hız kesmeden devam ediyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun
dünyaya seslendiği bir platformda “Basın özgürlüğü benim kırmızı çizgim;
müdahale eden beni karşısında bulur.” şeklindeki sözlerinin mürekkebi
kurumadan ihlaller peş peşe geliyor. Ahmet Altan'a yeni soruşturmalar
açılıyor. Zaman'ın eski yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, Tahşiye'den
hakkında işlem yapılamayınca Selam Tevhid dosyasına eklemleniyor.
Çıkarılan yakalama kararı haftalarca bekletildikten sonra yandaş medyaya
servis yapılıyor. Makalenizde belli kelimelerin geçmesi terör suçlusu
muamelesi görmeniz için yetiyor.
İpek Medya Grubu'ndaki kayyum
esareti devam ediyor. Yüzlerce insan tazminat hakları elinden alınarak
işten atıldı. Ödedikleri primlerle analarının ak sütü gibi hakları olan
işsizlik maaşı bile gasp ediliyor. Bu arada kayyumlar sadece o holdinge
değil, bütün yargı ve güvenlik bürokrasisine atandığını sanıyor galiba.
Hukuku katleden taleplerde bulunuyorlar ve ne yazık ki 2015
Türkiye'sinde söz konusu isteklerini gerçekleştirebiliyorlar. Son örnek
Zaman Gazetesi'nde önceki gece yapılan arama.
İşini kaybeden
bağımsız gazetecilerin ekmeklerini kazanmak üzere çıkardıkları gazete
baltalanıyor. 28 Şubat sürecinde ordudan atılan subayların iş bulamaması
için belediyeler ve özel sektöre baskı yapılmasından farklı değil bu
çaba. Özgür Bugün Gazetesi ile marka kullanım hakkı konusunda çatışma
yaşıyor kayyumlar. Olabilir ilgili mahkemelerde kozlar paylaşılır,
uyuşmazlık çözülür. Hayır, kayyumlar neredeyse tek tek okurların evine
baskın yaptıracak. Zaman'ın baskı tesislerini gerekçe yaparak yazı
işleri ve haber merkezi dâhil bütün binalarında arama yapma girişiminin
bundan farkı yok. Özgür Bugün Gazetesi'nin künyesinde nerede basıldığı
yazıyor. Üstüne üstlük matbaa yasalar çerçevesinde bastığı bütün
ürünlerin örneklerini zaten valiliğe ve basın savcılığına tutanak
mukabili teslim ediyor. Yani bayiden bir gazete alsalar veya basın
bürosundan talep etseler bu bilgiye ulaşabilirler. Onun yerine TOMA ve
Çevik Kuvvet eşliğinde gazetede arama yapmanın gözdağı ve sindirmeden
başka anlamı yok.