7 Haziran seçimlerinden sonra alevlendirilen terörün olumsuz neticelerinden biri de ‘çözüm süreci'ne dair kuşkuları pekiştirmesi.
7 Haziran seçimlerinden sonra alevlendirilen terörün olumsuz neticelerinden biri de ‘çözüm süreci'ne dair kuşkuları pekiştirmesi.
‘Hata mıydı?' sorusu şehit cenazeleriyle birlikte yerini keskin kanaate bırakıyor. ‘Kırk yıllık terör sorunu çözülecek ve anaların gerçekten ağlamayacağı günler gelecek' umudu en büyük darbeyi yedi. Siyaset ve müzakere alternatif olmaktan çıktığında silah mecburi istikamet haline geliyor. Her gün şehit cenazeleri ülke sathına yayılırken ‘söz bitmesin' demek kolay değil. Her şeyi göze alıp söyleyenlerin sesini duyurması ise mümkün görünmüyor. Yine de çözüm süreciyle ilgili olumlu-olumsuz yönleri tahlil etmek ve kayıt düşmek gerekiyor. Dünya savaşlarının sonunda bile masa kuruldu; biz de eninde sonunda çatışmalı süreci bir müzakereyle tamamlamak zorunda kalacağız.
Çözüm süreci özünde hata değildi, süreci yöneten aktörler yanlıştı ve metotlar doğru seçilmemişti. O yanlışların bedelini ağır biçimde ödüyoruz. Başladığımız noktadan daha geriye düştük; terörün en yoğun yaşandığı dönemlerden fazla şehit veriyoruz. Hem terörle mücadeleyi hem de bundan sonraki muhtemel çözüm süreçlerini doğru yönetmek adına ‘hata-sevap' dökümüne ihtiyaç var.
(...)