ABD yaptırımları onayladıkça döviz talebinin önüne geçilemiyor. Piyasada da döviz mevduatına el konulacağından mevduatların TL'ye çevrileceğine ve bankaların para ödeyemez hale geleceğine kadar birçok dedikodu dolanıyor.
“Türkiye'de ne döviz mevduatına el konulur, ne döviz mevduatları TL'ye çevrilir, ne de bankalar vatandaşa parasını ödeyemez hale gelir” diyen Alaattin Aktaş, “Zaten bunlardan birisi gerçekleşse Türkiye iflas bayrağını çekmiş demektir” görüşünü dile getiriyor.
Gelinen süreci idare edebilmenin kolay olmadığını söyleyen Aktaş, “Zaten önemli olan bu duruma düşmeyecek adımları zamanında atabilmekti. Yapamadık, olmadı” diyor ve ekliyor:
“Şimdi bu sıkıntılı durumu atlatabilmek için çok daha büyük bedeller ödemek durumundayız.”
Aktaş, Dünya gazetesindeki yazısında atılması gereken adımları sıralarken dövizdeki bu artış temposunu düşürmek ve hatta geri dönüşü başlatmak, en azından bir geri dönüş olabileceği izlenimini uyandırabilmek zorundalığının altını çiziyor.
Döviz almayı ya da döviz hesabı açtırmayı yasaklamanın mümkün olmadığını dile getiren Aktaş, TL'yi değerli hale getirmenin yolunun faizi artırmaktan geçtiğini vurguluyor.
Ancak Aktaş’a göre artık faizi öyle birkaç puan artırma treni kaçtı…
Merkez Bankası'ndan olağanüstü bir toplantı beklenebileceğini söyleyen ekonomist, “Bu toplantıda halen yüzde 17.75 olan faize 5-10 puan arasında bir artış daha olması gerektiği” yorumunu yapıyor.
Aktaş’a göre dövizdeki bu yangını söndürmenin başka çaresi yok.