Namazlardan sonra pek çoğumuz tesbihat yapmayı ihmal ediyoruz. Namaz sonrası 3-5 dakikamızı alacak tesbihatın ne kadar kıymetli olduğunu bizzat efendimiz müjdelemiştir.
Namaz sonrası 3-5 dakikamızı alacak tesbihatın ne kadar kıymetli olduğunu Peygamber Efendimiz (sas) bize şöyle ifade ediyor: “Kim her namazdan sonra 33 defa Allah’ı tesbih eder (Sübhanallah), 33 defa Allah’a hamd eder (Elhamdülillah), 33 defa da Allah’ı tekbir eder (Allahü ekber) ve 100’ü tamamlamak için de “La ilahe illallahu vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehülhamdü ve hüve ala külli şey’in kadîr” derse, hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır.” (Müslim)
GÖKLER ÖTESİNDEN NURLAR
O sayılı günler, Ramazan ayıdır. O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren Ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi. Artık sizden kim Ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruca başlasın. Hasta veya yolcu olan, tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Oruç günlerini tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden ötürü Allah’ı tazim etmenizi ister. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir. Bakara 185
SÖZ SULTANI’NDAN (SAS)
Allah Resulü (sas) şöyle buyurmuşlardır: “Nice oruç tutan kimseler vardır ki ona orucundan kalan sadece bir açlıktır. Nice gece ibadetine kalkan vardır ki ona bu ibadetinden kalan sadece bir uykusuzluktur. İbn Mâce, Sıyam, 21
HUZUR İNSANA ALLAH’TAN GELİR
Huzur, her ferdin vicdanında Allah’ı bulması, O’nunla maiyete ermesi her dem O’nunla dolması, coşması ve zamanla tamamen O’nun nuruna gark olmasıdır. Huzur insanın kendisinden değildir. Huzur, bize O’ndan gelir. Bu da, herkesin derecesine göre tecelli eder.
SALAVATNÂME
Allahümme salli alâ Muhammedin abdike ve resülike ve salli alel mü’minîne vel mü’minâti vel müslimîne vel müslimât.
RABB’E MÜNACÂT
Ey rahmeti sonsuz Rabb’imiz! Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayını hakkımızda hayırlı kıl. Rahmetin yağdığı bugünlerin sonunda bizleri hakiki bayramlara ulaştır.
Seyr Fillâh’a ulaşan insanın benliğin sırlarından sıyrılması şarttır
Her insanın beslendiği bir kaynak olmalı ve sık sık bu kaynağa uğrayarak kendini yenilemelidir. Aksi takdirde sessizce kurur gider de farkına bile varamaz.
İnsanın kendini kontrol etmesi çok zor bir meseledir. Onun içindir ki, tasavvufta ilk olarak nefsin bilinmesi mevzuu ele alınmıştır. Mevlânâ Muhammed İkbal tasavvufa dair yazdığı ‘Esrar-ı Hodi’ isimli eserinde nefsin sırlarını kavramaktan bahsederken, “Seyr Fillâh’a ulaşan insanın, benliğin sırlarından sıyrılması şarttır.” der.
Keşke bir alet icad etseler de, herkes şekerini, tansiyonunu ölçer gibi manevi hayatını ölçebilse! Bu insanlığın kurtulması için çok büyük bir iyilik olurdu.Tekyeler, zâviyeler bir zaman bu misyonu eda ediyorlardı.
Yeni Hayat