Kürt Aydın Kemal Burkay, Türkiye'deki muhalefet partilerinin olumlu hiçbir şeye destek vermediğini aynı şekilde olumlu hiçbir proje de üretemediğini söyledi.
Hükümetin Kürt sorununun çözümü adına başlattığı Kürt açılımı sürecinin muhalefetten destek görmediğini ifade eden Burkay, "Hükümet ise bazı kesimlerden yeterince destek görmediği için ve böylesine şiddetli bir muhalefetle karşılaştığı için durakladı, devam etmedi. Bana göre hükümet de cesur ve kararlı davranmadı." dedi.
Kemal Burkay, Hak ve Özgürlükler Partisi'nin (HAK-PAR) İl Kongresi'ne katılmak için Ağrı'ya geldi. Burkay'ı havaalanından HAK-PAR'ın Ağrı İl Teşkilatı karşıladı. Şehri gezdikten sonra kalacağı otele geçen Burkay, burada Cihan'a, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
AK Parti'nin 2009'da başlattığı Kürt Açılımı'nın muhalefet engeline takıldığını belirten Burkay, "Açılım süreci olumlu bir girişimdi. Kürt sorununun çözümü için olumlu bir fırsattı. Ama ne yazık ki devam etmedi. Hükümetin bu girişimi yeterince destek görmedi, muhalefetten görmedi. Hatta görmesi gereken toplum kesimlerinden de görmedi. Ayrıca muhalefetin bir kesimi AK Parti'yi açılım sürecini başlattığı için, ülkeyi bölmekle, ihanetle böylesine mantıksız bir şekilde suçladı. Hükümet ise bazı kesimlerden yeterince destek görmediği için ve böylesine şiddetli bir muhalefetle karşılaştığı için durakladı, devam etmedi. Bana göre hükümet de cesur ve kararlı davranmadı." değerlendirmesinde bulundu.
Hükümetin böyle önemli konularda tek başına karar vermesinin zor olduğunu söyleyen Burkay, "Kürt sorunu gibi büyük toplumsal konularda muhalefetin desteğinin çok önemli olduğunu, Türkiye'deki muhalefet partilerinin çözüm için çaba sarf etmediğini, Türkiye'de 'düşman başına' dedirtecek türden muhalefet olumlu hiçbir şeye destek vermediği gibi, kendisi de olumlu hiçbir proje üretmiyor." diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE KAMUOYU SİYASİ PARTİLERDEN DAHA ÖNDE"
Burkay, Türkiye'de kamuoyunun, siyasi partilerden daha önde olduğuna dikkat çekerek, "Şunu diyebilirim ki beğenmediğimiz ve hor gördüğümüz halk, yani seçmen kitlesi, bir bakıma ülkemizdeki siyasilerden daha öndedir. Ülkemizde halkımız sanıldığı gibi tutucu değil, değişime daha açık ve ülkedeki problemlerin çözümünde siyasi partilerden daha istekli diyebilirim. Bakın kısa süre önce bir anket yapıldı. Bu ankette soruldu anadilde eğitime ne dersiniz. Bu sorunun ne anlama geldiği açık. Yani Kürtçe eğitim yapılsın mı yapılmasın mı? Bu soruya yüzde 60'ın üzerinde olumlu cevap geldi. MHP gibi bir partinin tabanının yüzde 50'si buna olumlu cevap vermiştir, evet demiştir, olabilir demiştir. Demek ki Türkiye'de halk sandığımız gibi tutucu değil. Halk değişim ihtiyacı duyuyor. Geldiğimiz noktada Kürt halkı da Türk halkı da Kürt Sorunu'nun çözümünü istiyor. Bu sorununun çözümü eğer Kürt halkının meşru haklarını tanımak olacaksa ben eminim ki Türk halkı da buna evet diyecektir. Halk o kadar önyargılı değil. Halk barış istiyor halk çözüm istiyor. Bu yüzden siyasiler de cesur adımlar atmalı ve bu sorunu çözmelidir." diye konuştu.
'12 EYLÜL ANAYASASI HALKA GİYDİRİLMİŞ BİR DELİ GÖMLEĞİDİR'
Hükümetin başlattığı yeni anayasa çalışmalarına da değinen Kemal Burkay, 12 Eylül Anayasası'nın halkın kımıldamaması için, halkın elini kolunu bağlamak için halka giydirilmiş bir deli gömleği olduğunu savundu.
12 Eylül Anayasası'nı askeri rejimin yaptığı bir ‘Polis Tüzüğü' olarak tanımlayan Burkay, "Ülkemizin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Zaten bu anayasa askeri rejimin yaptığı bir tür polis tüzüğüdür. Ben bunu deli gömleği diye niteledim hep, halka giydirilmiş deli gömleği. Adeta halkın kımıldamaması için, halkın elini kolunu bağlamak için halka giydirilmiş bir deli gömleğidir. Yani halkı deli olarak görenlerin halka biçtiği bir gömlektir bu anayasa. Halk deli değildir ve böyle bir gömleğe de ihtiyacı yoktur. Şimdiye kadar çok sivil hükümetler geçti bunun suçunu sadece cuntacılarda görmek doğru değil. Tamam, cuntacılar yaptı bu anayasayı, ama ondan sonra gelen sivil hükümetler görevlerini yapmadı. Ufak tefek değişiklikler yaptılar ve yamalı bohçaya çevirdiler. Şimdi yapılması gereken, tümüyle demokratik sivil bir anayasa yapmaktır." şeklinde konuştu.