Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 11.480 telefon kullanıcısı iradeleri dışında Bylock IP’lerine yönlendirilmiş.
Avukat Nurullah Albayrak
TR724.com'daki yazısında AKP yargısının Bylock çelişkisini yazsı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 11.480 telefon kullanıcısı iradeleri dışında Bylock IP’lerine yönlendirilmiş. Bunun yapılma amacı da gerçek kullanıcıların tespitini güçleştirmek ve örgütle mücadeleyi sulandırmakmış. Bylock IP’lerine yönlendirildiklerini bilmeyen bu kişiler de Bylock kullanıcısı kabul edilerek haklarında gözaltı ya da tutuklama yapılmış ve mağdur edilmişler.
Bylock suçlamasının hukuki olmadığını ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararının hukuken doğru olmadığını önceki yazımda izah etmiştim. Bu aşamada hukukilik konusuna değinmeyeceğim. http://www.tr724.com/yargitay-mit-bylock-hukuku-dolanmak/
Öncelikle bir tuzaktan bahsedilebilmesi için; tutuklayan, tutuklatan, gözaltına alan, gözaltı talimatı veren, soruşturan, araştıran, araştırılmasını isteyen, araştırması gereken, suçlayan, ifade alan, ifadeye itibar etmeyen, dinlemesi gereken ya da dinlemeyen kişilerin varsa bu tuzağın bir parçası olması gerekir.
Cemaat mensupları tarafından…
Soruşturma sürecinde yer alan hakimlik, savcılık ve kolluk görevlilerine, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı deliller bulunmasa dahi gözaltına alın mı denilmiş?
Masumiyet karinesini yok sayarak, masum olduğunu kendisi ispatlayana kadar herkesi suçlu kabul edin mi denilmiş?
Kimin tarafından ve hangi bilimsel verilere göre hazırlandığı belli olmayan 1 sayfalık Excel belgesiyle insanlar hakkında gözaltı kararları verin ve tutuklayın mı denilmiş?
Tabi ki hayır. O halde tuzaktan değil, hukuku katlederek insanların nasıl mağdur edildiğinden bahsetmek gerekir.
MESNETSİZ SUÇLAMALARIN İSPATI
Cemaat mensubu birisi tarafından bu şekilde bir uygulama yapıldı ise, bana göre yapmaya çalıştığı, mesnetsiz iddia ve isnatlarla hukukun nasıl yok edildiği ve insanların mesnetsiz iddialarla nasıl suçlandığını göstermek olabilir. Yaşananlara bakıldığında da hukuk adı altında yapılan hukuksuzlukların açığa çıkarılmış olmasından bahsedilebilir. Bu iddia bir kez daha ve açık olarak insanların mesnetsiz nasıl suçlandığını, en temel hukuk ilkelerinin nasıl yok sayıldığını, soruşturma ve yargılamaların suçun ve suçlunun tespiti amacıyla yapılmadığını göstermiş oldu.
Binlerce insana tuzak kurulduğu haftalardır söylenmesine rağmen insanların tahliye edilmemiş olması, birkaç kişinin tahliyesine karar verilip onlar hakkında da yurtdışı çıkış yasağı konulması tuzak değil hukuksuzluğun tescili olmuştur.
Boşuna hikâye anlatmayın. Yargıtay tarafından verilen ve mahkemeler tarafından da mahkumiyete gerekçe yapılan kararda Bylock programının nasıl kurulduğu açıkça anlatılıyor:
‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütü hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında MİT ve EGM-KOM Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen raporlar ve teknik analizlere göre;
Kullanılması için indirilmesi yeterli olmayıp özel bir kurulum gerektiren ByLock iletişim sistemi, güçlü bir kriptolama yoluyla internet bağlantısı üzerinden iletişim sağlamak üzere, gönderilen her bir mesajın farklı bir kripto anahtarıyla şifrelenerek iletilmesine dayanan bir TASARIMA SAHİPTİR.
ByLock iletişim sisteminde kullanıcıların haberleşebilmesi için her iki tarafın önceden temin ettikleri kullanıcı adlarını ve kodlarını eklemeleri gerekmekte, ancak bu aşamadan sonra taraflar arasında MESAJLAŞMA BAŞLAYABİLMEKTEDİR. Bu bakımdan kullanıcıların dahi istediği zaman bu sistemi kullanma İMKâNI BULUNMAMAKTADIR. (YCGK)
Kararda açıkça belirtildiği üzere, MİT ve Emniyetin mahkemelere gönderdiği bilgiye göre bir kişinin iradesi dışında Bylock IP’sine yönlendirilmesiyle Bylock kullanıcısı olması mümkün değildir. Bu bilgi bizzat MİT ve Emniyet tarafından verilmiş olmasına ve mahkemeler tarafından da kararlarına yazılmış olmasına rağmen, nasıl oluyor da bir tuzaktan bahsedilebiliyor.
HUKUKA BAĞLI KALIN, TUZAK BOZULSUN
Haklarında gözaltı ve tutuklama işlemi uygulanan mağdurlar, Bylock kullanmadıklarını söylemelerine, Cemaatle ilgileri olmadığını anlatmaya çalışmalarına ve Cemaatle zıt düşünce yapısına sahip olduklarını söylemelerine rağmen bu insanların gözaltına alınması hatta tutuklanması birilerinin tuzağı değil, soruşturmacıların, savcıların ve hakimlerin hukuku hiçe sayarak tüm muhalifleri sindirme projesidir. Birilerinden hesap sorulacaksa, hesap sorulacak kişiler sindirme projesini yürütenler olmalıdır.
Hala tuzak var diyorsanız, o zaman da tuzaktan kurtulmanın yolunu bir Cemaat mensubu olarak size söyleyeyim:
Öncelikle, inceleyeceğiz, araştıracağız gibi mesnetsiz açıklamaları bırakarak mağdur olduğu ifade edilen kişileri amasız, fakatsız tahliye edin ve soruşturmalarla ilgili takipsizlik kararı verin.
İkinci olarak da kimin ne dediği ve ne istediğine bakmayın, hukuka sadık kalın ve evrensel hukuk ilkeleri neyi gerektiriyorsa sadece onu yapın. Sizler hukuka sadık kaldığınızda hiç kimse tarafından hiç kimseye tuzak kurulamayacağını göreceksiniz.
Unutmayın ki, hukuka sadık kalmazsanız o zaman da tuzaktan, kumpastan ya da hileden değil sizin gerçekleri gizleyen ve doğruları söylemekten korkan birer haysiyetsiz olduğunuzdan bahsedilecektir.