Samanyoluhaber.com yazarlarından Ertuğrul İncekul, günümüzün tartışılan problemlerinden birini 'Çalınan dikkat' başlıklı yazısıyla gündeme taşıdı.
Yüzleştiğiniz her şeyi değiştiremezsiniz, ama hiçbir şeyi de yüzleşmeden değiştiremezsiniz.
James Baldwin Çağımızın en kıymetli hazinesini hoyratça harcıyoruz. Farkında olmadan savurduğumuz şey: zaman. İnsanlar artık dakikalarını değil, hayatlarını hoyratça harcayabiliyorlar. Ekran başında, görünmez bir ağın içinde çırpınan zavallı bir av gibi kaybolan milyonlar… Dijital dünyanın göz alıcı vitrinlerinde, zihnimiz birbiri ardına kayan binlerce görüntünün istilasına uğruyor.
Ve ruh… Zihnin yetersiz beslendiği, zihnin silkelenmediği, dikkatin darmadağın olduğu bu iklimde, çölleşiyor. Zihinle kalbin ortaklığı iflas ediyor.
Marifetle süslenmeyen akıllar, malayaniyat çukurlarına yuvarlanıyor. Araçların egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz gibi halbuki her teknolojik buluş insanın gerçek amacına ulaşması, hayatın gayesini, anlamını bulması için bir araçtan öte nedir ki? Ortada kalanlar ise mutsuz, tatminsiz, hayatın anlamını çoktan yitirmiş kalabalıklar.
Oxford Sözlüğü’nün 2024 için seçtiği Yılın Kelimesi çok manidar: “Brain rot” — beyin çürümesi. Hem dilin hem zamanın, hem de insanın ruhunun geldiği hâli tek kelimede özetleyen acı bir teşhis. Gelecek yıllar belki de toplu bir hafıza silinmesi, alzheimer yaşayacak insanlar ve dijital belleklere emanet edeceğiz geleceğimizi.
Modern Dünyanın Görünmez Salgını
Johann Hari’nin Çalınan Dikkat kitabını okuyorum. Hari, dikkatimizi neden toplayamaz hale geldiğimizi anlatırken, bunun bizim “iradesizliğimizden” değil, sistemli bir planlamanın sonucu olduğunu söylüyor. Bir araştırmaya göre, ortalama bir genç, bir işe başladıktan sadece 65 saniye sonra dikkati dağılıyor. Ofis çalışanları için bu süre 3 dakika. Odaklanmanız bozulduğunda yeniden konsantre olmak 23 dakikanızı alıyor. Üstelik bu durum yalnızca sosyal medyanın değil; uykusuzluğun, stresin, yanlış beslenmenin, doğal ortamdan kopuşun ve sürekli “ulaşılabilir olma” baskısının bir sonucu.
Hari, dikkatimizi çalan 12 ana nedeni şöyle sıralıyor: a-sosyal medyanın bağımlılık tasarımı b-bölünmüş dikkat c-uyku yoksunluğu d-fıtrattan kopma e-işlenmiş gıdalar ve obezite f-stres ve anksiyete g-derin çalışma eksikliği h-okuma kültürünün zayıflaması j-hareketsizlik-durağanlık, k-sürekli çevrimiçi olma baskısı l-yüzeysel eğitim- sığlık m-ekonomik sıkışmışlık.
Dikkat Kaybında Avrupa Tablosu
Avrupa’da dijital okuryazarlık politikaları ve farkındalık oluşturmak için çalışmalar devam ediyor. Okullarda telefon kullanım sınırlandırmaları getirilmektedir.
İngiltere: Yetişkinler günde ortalama 4 saat 14 dakika telefon ekranına bakıyor.
Fransa: Gençlerin %87’si, uyandıktan ilk 15 dakika içinde sosyal medyaya giriyor.
Almanya: Çocuklar günde ortalama 5,5 saat ekran karşısında; bunun yarısı oyun konsollarında.
İtalya: Üniversite öğrencilerinin %70’i, ders dinlerken aynı anda başka içerik tüketiyor.
Norveç: Telefon yasağı uygulanan okullarda ders başarıları ortalama %14 artmış.
Türkiye’de de tablo pek farklı değil. Sosyal medya kullanım süremiz 3 saat 14 dakika ile Avrupa ortalamasının üzerinde. 16-24 yaş grubunun %90’ı güne telefonla başlıyor.
Dijital Detoks Nedir?
Dijital detoks, teknolojiden tamamen ya da kısmen uzaklaşıp zihinsel berraklığını sağlama ve duygularımızı yaşama, geri kazanma süreci.
Amaç, ekranı kapatmakla sınırlı değil; dikkatimizi geri alarak hayatımıza yeniden derinlik katmak. Dikkatsizce ve odaklanmadan nitelikli işler ortaya koyamayız. Kalbi boyutuyla da hali istikametli yaşamak diyeceğimiz samimi davranışlara, huzura ve iyi ahlaka kavuşmanın yolu akılların marifetle süslenmesi ve odaklanması. Dijital detoks zihnin de, hislerin de tıkanıklığını açacaktır.
Dikkati geri kazanmak için pratik adımlar
Dijital çağda dikkatimizi korumak, neredeyse kas geliştirmek kadar disiplin gerektiriyor.
1-Telefonu belirli saatlerde kontrol etmek,
2-Yemek, aile sohbeti veya yürüyüşlerde ekranlardan uzak durmak bu kasın ilk egzersizleri
3-Derin çalışma saatleri ile zihni odaklamak,
4-Doğayla temas ederek zihinsel yenilenmeyi sağlamak,
5-Her gün 20 dakika basılı kitap okumak,
6- Haftada bir günü “teknoloji orucu”na ayırmak, dağılmış dikkati yeniden toplamanın pratik adımları arasında.
Küçük ama kararlı bu uygulamalar, hem zihni hem ruhu dinlendirir.
Okumaya odaklanmak
Kitap okumak yalnızca bilgiyi artırmakla kalmaz, empati yeteneğini de geliştirir, düşünceleri ve zihni diri tutar. Okumanın insan ruhu üzerindeki etkisi büyüktür, çünkü zihin neyle meşgulse kalp aracılığıyla ruha yansır ve dünyamız o hakikatlerle şekillenir. Düzenli okuma kuşkusuz bir disiplin ister; eskilerin “temrin” dediği, alışkanlık hâline gelmiş disiplinli okuma burada öne çıkar. Ancak asıl önemli olan “tahsis-i nazar” ve “teveccühle dikkat ve odaklanmadır. Odaklanma olmadan yapılan okumalar, boşa havanda su dövmek gibidir. Yangın yerinden mal kaçırır gibi aceleyle okunan bir kitabın ise çok bir faydası olmaz.
2022 itibarıyla Avrupa Birliği’nde 16 yaş ve üzerindekilerin %52,8’i son 12 ayda en az bir kitap okuduklarını belirtmiş durumda. Amerikan şirketi Gallup’ın verilerine göre ,yılda tek kitap ble okumayan Amerikalıların oranı 1978 ile 2014 arasında üç katına çıkmış. Buna karşılık ekran kullanımı ciddi bir artış gösterdi: örneğin Birleşik Krallık’ta 2024’te yetişkinler günde ortalama 4 saat 20 dakikayı internette geçiriyor; 2025 verilerine göre ise toplam ekran süresi—mobil dahil—günde yaklaşık 7,5 saat. Yani kitap okumaya ayrılan süre çoğunlukla dakikalarla sınırlı kalırken, ekran karşısında geçirilen süre saatleri buluyor.Çalınan Dikkat kitabı, dikkatin yaşamın anlamı, özgürlük ve ilişkiler için temel bir kaynak olduğunu vurguluyor. Yazar, dikkatin bireysel eksiklikten değil, dikkatsizliğe göre tasarlanmış bir dünyadan çalındığını; teknolojinin kontrolsüzleştiğinde insanı yöneten bir güce dönüştüğünü belirtiyor.
Son mesajı ise net: Dikkati geri almadan gerçek özgürlük mümkün değil.