Can Dündar: Tutuklu meslektaşlarımızın mücadelesinin takipçisi olacağız

Silivri Cezaevi'nden gece tahliye olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, 30'u aşkın gazetecinin cezaevinde bulunduğunu söyledi. Dündar, "Diliyorum ki bu karar, onların da yolunu açacaktır. Onların mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar." dedi.

Silivri Cezaevi çıkışında coşkuyla karşılanan Can Dündar ve Erdem Gül, yakınlarıyla hasret giderdi. Basın mensuplarına açıklama yapan Can Dündar, tutuklu meslektaşlarına dikkat çekti. Anayasa Mahkemesi'nin kararının çok tarihi olduğunu belirten Dündar, "Çok tarihi bir karar olduğunu düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin kararı sadece bizim değil; bütün meslektaşlarımızın, basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün önün açmıştır. Hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı kurumu, saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi. Bizim ödediğimiz bedel, Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. Üç ay yattık, bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içeride yatan gazeteci, bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken, bizimki onun yanında elbette bir hiç. Ama dünyaya ses verebildik, direndik, sizler sayesinde dik durduk, sonuç aldık. Bize her türlü iftirayı, her türlü tehdide rağmen bugün karşınızda, o haberleri savunabilecek noktaya geldi. Bir grup insana teşekkür borcumuz var. Öncelikle buradan, o küçücük çadırdan bize umut aşılayan umut nöbetçilerimize teşekkür etmek istiyoruz. Küçücük bir çadırın, koskoca sarayı dize getirebileceğini gördük burada. Ve bununla gurur duyuyoruz." şeklinde konuştu.

'SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ADINA MÜZE OLSUN'

Kimseye karşı kin duymadıklarını ancak mücadeleye devam edeceklerini ifade eden Dündar, "İçeri girerken bir tek şey diliyordum; o bizi buraya tıkan nefret, kin, öfke bizim içimize salmasın, bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz, öfke duymuyoruz ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden de yüksek bir sesle kendimizi savunmaya devam edeceğiz. Henüz bitmedi. Biz tahliye olduk ama biliyorsunuz, davamız devam edecek. Bu bir basın özgürlüğü davasıdır. Biz çıktık, 30'u aşkın meslektaşımız içeride. Diliyorum ki bu karar, onların da yolunu açacaktır. Onların mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Ve bu arkamda gördüğünüz toplama kampı (Silivri Cezaevi) müze olana kadar hepimiz, insanlık adına, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin, diğer tutuklu gazetecilerle ilgili görüşünü sorduğu Dündar, şunları söyledi: "Biz çıkarken koridorda seslerini duyduk. İçeride gazeteci arkadaşlarımız var. 'Bizi unutmayın' dediler. Sizlere selamlarını ilettiler. Diliyorum ki bu karar, onların çıkışına da vesile olacaktır. 'Umut nöbeti' devam etmeli. Türkiye'de bütün haksızlıklara, bütün hukuksuzluğa karşı biz, gücümüzü göstermeliyiz. Ve bu birliktelik, bu dayanışma inanın ki Türkiye'nin önünü açacaktır. Türkiye'de yaratılmaya çalışılan o kindarlık, kutuplaşma havasını dağıtacak şey, işte bu demokrasi, özgürlük rüzgarı olacaktır. Bunun iyi bir başlangıç olmasını diliyorum."

ERDEM GÜL: BİZ ÇIKIYORUZ AMA BU TUTUKLU GAZETECİLER MESELESİNİN BİTTİĞİ ANLAMINA GELMEZ

Kendilerinin dışarı çıktığını ancak tutuklu gazeteciler meselesinin bitmediğini belirten Erdem Gül ise "Bizim açımızdan bir hatırlatma yapacağım, Ahmet Kaya hatırlatması yapacağım. 'Keşke olmasaydı'yı hatırlıyorsunuz. Bu da bir 'keşke olmasaydı' hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi'ne sadece kişisel değil, Türkiye'deki demokrasi, özgürlükler, her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yolundaki attığı hukuki adım için Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani; mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi'ne bu işi bırakmasaydı. Hukuk sistemiyle ilgili daha Türkiye'de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçeride arkadaşlarımız var, onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor.
Cihan CİHAN
26 Şubat 2016 09:26
DİĞER HABERLER