Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanması TBMM gündeminde

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Meclis Başkanlığına soru önergesi verdi.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, Suriye'ye gönderilen MİT TIR'larıyla ilgili haberden ötürü 26 Kasım gece saatlerinde verilen karar uyarınca tutuklandığını hatırlatan Beşkaş, "Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisinin tutuklanmasına konu haber o dönem çok yankı uyandırmış olup bir müddet sonra haber içeriğinin doğru olduğu da ortaya çıkmıştır. Nitekim hükümet yetkililerinin TIR'lar içerisinde ilaç olduğuna ve Türkmenlere gittiğine dair açıklamalarına ilk yanıt dönemin muhalefet partisi milletvekili, mevcut hükümetin ise Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'ten gelmiş ve Türkeş 'Ben bizzat biliyorum vallahi billahi o TIR'lar Türkmenlere gitmiyordu.' demiştir. Akabinde TIR'larda ilaç kutuları diye iddia edilen kutuların altında silahlar olduğu da ortaya çıkmış ve gelinen noktada Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 'silahsa silah ne olmuş yani' şeklindeki açıklaması ile TIR'larda silah olduğunu açıkça ifade etmiştir. Ancak tüm bunlar karşısında yargı erki; sivil iktidarın hüküm yürütme aracına dönüştüğünün bir kanıtı olarak sadece haber yapan ve üstelik yalan haber değil, doğruluğu kanıtlanmış haber yapan iki gazeteciyi mesnetsiz bir biçimde tutuklamıştır. Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki yargılama da usule aykırı bir diğer hukuk dışı uygulama da basın suçları kapsamındaki bu olayda 4 aylık dava açma süresinin yani yasada var olan bir hükmün de egale edilmiş olmasıdır." dedi.

Bu bağlamda Beştaş, şu soruları yöneltti: "Adalet Bakanı ve hukukçu kimliğiniz ile bu yargılama ve tutuklama kararı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Ben davamı açtım. Bu haberi özel haber olarak yapan kişi de öyle zannediyorum ki bunun bedelini ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu' şeklinde TRT 1'de yaptığı konuşmasının bu davadaki tutuklama kararı ve akıbeti ile bir ilgisi var mıdır? Bağımsız yargı erki ne zamandır Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin sözlerini talimat kabul edip işlem yapmaktadırlar? Hakim ve savcılara ayrıca sözlü yahut yazılı talimat gönderilmekte midir? Yoksa hakim ve savcılar Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin her açıklamasını talimat olarak mı kabul etmektedirler?

Mahkemenin Basın Kanunun 26 ıncı maddesinde yer alan 4 aylık sürede dava açma zorunluluğunu düzenleyen hükmüne aykırı davranarak olayın üzerinden 5 aydan fazla süre geçtikten sonra tutuklama kararı verme nedeni nedir? Mahkemelerin yasal mevzuata aykırı davranmasının dayanağı nedir? Bu konuda mevzuata aykırı kararlara hükmeden yargı görevlilerine bir yaptırım uygulanmayacak mıdır?

Tüm hukuk çevrelerinin ve hatta Yargıtay başkanının dahi kaygı ile izlediği bu hukuk dışı karar ile ilgili olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Kararın basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına bir darbe olduğunu düşünüyor musunuz? Bu karar ile Anayasal güvence altında olan 'haber alma hakkı' zedelenmiş ve karardan en büyük zararı gören tüm Türkiye halkları olup bu zararın telafisi adına yargının bağımsız çalışabilmesine yönelik bir çalışma yürütecek misiniz?

Mevzuatın ve yasa hükümlerinin uygulanmaması sonucu oluşan hukuksuzluğun yarattığı ve yaratacağı tehlikenin boyutlarını Bakanlık olarak değerlendirmekte misiniz? Hukuksuzluğun toplumsal bütünlüğü zedeleyeceğini düşünüyor musunuz? Bakanlığınızın hukuksuzluğun yaratacağı güvensizlik ortamına ilişkin yeni dönemde uygulayacağı politika ve vizyon nedir? Yoksa Erdem Gül ile Can Dündar'ın hukuksuz bir biçimde tutuklanmış olması yeni hükümet dönemi politikalarınızın bir başlangıcı mıdır?" CİHAN
27 Kasım 2015 13:28
DİĞER HABERLER