Can Dündar'a kitabındaki o sözlerden dolayı ceza verilmiş

MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin görüntü ve haber yayınladıkları gerekçesiyle yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verilen hapis cezasının gerekçeli kararı açıkladı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 64 sayfalık kararında "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan Can Dündar 5 yıl 10 ay hapis, Erdem Gül ise 5 yıl hapis cezasına neden çarptırdığının gerekçelerini sıraladı.


"CAN DÜNDAR AĞIR CEZALIK BİR SUÇ İŞLEYECEĞİ VE TUTUKLANABİLECEĞİ HUSUSUNDA ÖNCEDEN UYARILDI"


Gerekçeli kararda, Sanık Can Dündar'ın, Adana 5. Sulh Ceza Hakimliği'nce MİT 'e ait TIR'ların durdurulması ve aranması olayı soruşturmalar yürütüldüğü, yazılı, görsel ve internet medyasındaki haberlerle ilgili her türlü yayın yapılmasının yasaklandığını ve erişimin engellenmesi kararının verildiğini bildiğini belirtildi. Gerekçeli kararda, "Sanık dava kapsamında tutuklu yargılanıp, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararına istinaden tahliye edildikten sonra yazdığı "Tutuklandık" isimli kitabında avukatı ve aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi'nin İcra Kurulu Başkanı olan Akın Atalay ile suça konu görüntülerin yayınlanması ile ilgili konuşurken Akın Atalay'ın kendisine hitaben "......bunun devlet sırrı olduğunu söylecekler. TIRları durduran savcıları, askerleri tutukladılar, devletin sırrını ifşa ağır ceza gerektiren suçtur. Tutuklama kaçınılmaz..." şeklinde açıklamada bulunduğunu belirtmesi karşısında sanık Can Dündar'ın suça konu görüntüleri yayınlamadan önce bunların devlet sırrı niteliğinde olduğunu, ağır cezalık suçlardan olup tutuklanabileceğini, hatta görüntülere esas teşkil eden tırların durdurulması sebebi ile yargı mensubu ve kolluk görevlilerinin tutuklandığını bildiğini göstermektedir. Bu itibarla, sanığın en azından bu hususlarda hukukçu bir kişi tarafından ağır cezalık bir suç işleyeceği ve tutuklanabileceği hususunda önceden uyarıldığı bizzat kendi kaleme aldığı kitap içeriğinden de sabittir" ifadelerine yer verildi.


"AYNI İÇERİK VE BİÇİMDE BİR GAZETEDE MANŞET HABERİ YAPILMASI GÜNCEL GAZETECİLİK ANLAYIŞIYLA BAĞDAŞMAYACAĞI GİBİ BU HUSUS HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA DA AYKIRIDIR"


Gerekçeli kararda, "Sanık suça konu olayla ilgili gazete haberinde; "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar", "Dünya gündemini sarsacak görüntüler ilk kez yayımlanıyor", "İçişleri Bakanı Ala: 'İçindekileri biliyor musunuz?' demişti", "Artık biliyoruz", "İlaç taşıyor dediler", "Türkmenlere yardım götürüyordu dediler", "Silah iddiasını ısrarla reddettiler", "TIR'ı durduran savcıyı, arayan jandarma komutanını gözaltına aldılar", "Ama sonunda MİT'e ait TIR içinde Suriye'ye götürülen silahların görüntüleri ortaya çıktı", "Cumhuriyet 19 Ocak 2014'te ihbar üzerine durdurulan TIR'ların görüntülerine ulaştı. MİT TIR'ları ağzına kadar silah dolu" ve "İlaçların altına gizlenmiş" şeklinde haber yaparak çok sayıda belge ve görüntüleri paylaşmıştır. Haber içeriklerinde TIR'lar içerisinde bulunduğu iddia edilen silahların sayısı ve menşei ile ilgili açıklamalara yer vermiş, hatta savunmasında da TIR'ların durdurulmasına ilişkin ilk haberi yapan ve sadece top mermisi olduğu iddia edilen görüntünün yayınlandığı Aydınlık Gazetesinin 21 Ocak 2014 tarihli nüshasındakinden farklı ve haber değeri olan birçok yeni görüntü ve bilgiyi haberinde verdiğini açık bir şekilde beyan etmiştir. Sanığın söz konusu bilgi ve belgelere ilişkin "Tutuklandık" ismiyle kaleme almış olduğu yeni kitabında suça konu görüntüleri bir milletvekilinden temin ettiğini belirterek bunları "bomba" haber olarak nitelendirmesi, suça konu ve ilk kez kendisi tarafından yayınlanan görüntülerin daha önce başka bir yerde yayınlanmadıklarının açıkça anlaşılması karşısında sanığın daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış ve aleniyet kazanmamış bilgi, belge ve görüntüleri ilk kez genel yayın yönetmenliğini yaptığı Cumhuriyet Gazetesinin 29 Mayıs 2015 tarihli nüshasında yayınladığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki, daha önce açıklanıp haberleştirilen ve güncelliğini kaybeden bir konunun yeniden aynı içerik ve biçimde bir gazetede manşet haberi yapılması güncel gazetecilik anlayışıyla bağdaşmayacağı gibi bu husus hayatın olağan akışına da aykırıdır" denildi.


"SUÇA KONU BİLGİ VE BELGELERİN DEVLET SIRI NİTELİĞİNDE OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKİR"


Gerekçeli kararda, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin yabancı devletlerin de müdahil olduğu iç savaş halindeki Suriye ülkesi ile komşu olup, 900 kilometrelik çok uzun bir kara sınırının olması, Suriye ülkesinde 2011 yılından beri devam eden iç savaş ortamında birçok uluslararası çapta silahlı terör örgütü ve bir kısmı kamuoyunca malum uzantıları ve türevlerinin faaliyet göstermesi, söz konusu terör örgütlerinin ülkemiz sınırları içerisinde bu süreçte birçok terör eylemi gerçekleştirmiş olmaları ve bunun tekrarlanması riskinin yüksek düzeyde olması, iç savaş ortamı ile çatışmalardan kaynaklanan ve Avrupa ülkelerini de etkileyen mülteci sorunu karşısında milli güvenlik açısından hassasiyet ve sakıncaların halen devam ettiği bir ortamın varlığı hususunda herhangi bir ihtilaf ve çekişme bulunmamaktadır. T.C. Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın yazılarında ülkenin ulusal menfaatleri doğrultusunda yürütülen faaliyetler sırasında durdurulan MİT TIR'larından ele geçen malzemelere ilişkin bilgi ve belgelerin "devlet sırrı" niteliğinde olan ve gizlilik taşıyan bilgi ve belgeler olduğu belirtilmiştir. Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın bir istihbarat teşkilatı olması, kendi faaliyet alanıyla ilgili ve ayrıntılı bilgi sahibi olduğu hususlardaki bilgi ve belgelerin devlet sırrı olduğu yönündeki yazı ve değerlendirmeleri, olayın oluş şekli, meydana gelen gelişmeler ile dosya kapsamındaki sair deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; suça konu bilgi ve belgelerin devlet sırı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir" ifadelerine yer verildi.


"DEVLETİN GÜVENLİĞİNE VE SİYASAL YARARLARINA İLİŞKİN BİLGİLERİ AÇIKLAMAK SUÇUNU İŞLEDİĞİ YÖNÜNDE MAHKEMEMİZDE TAM BİR VİCDANİ KANAAT OLUŞMUŞTUR"


"Sanık Can Dündar'ın tüm bu hususlar muvacehesinde daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış ve açıklanmamış olması sebebiyle aleniyet kazanmadığı için "devlet sırrı" olma niteliğini kaybetmemiş gizli nitelikteki bilgi, belge ve görüntüleri yayınlayarak üzerine atılı devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak suçunu işlediği yönünde mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur" denilen gerekçeli kararda, "Sanığın suça konu haberi tüm dünya gündemini sarsacak şeklinde, haberin ulusal yayın yapan ve 50.000'in üzerinde tirajı olan bir gazetede manşetten verilmesi karşısında suçun işleniş şekli, sanığın her iki suç tarihinde gazetenin genel yayın yönetmeni olması, gazetedeki konumu gereği diğer sanık Erdem Gül'ün yaptığı haberinin yayınlanmasından habersiz olamayacağı, buna göre suç kastının ağırlığı, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, milli güvenlik yönünden ortaya çıkan tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak verilen cezanın alt sınırından uzaklaşılarak ceza tayini cihetine gidilmiştir. Sanık Can Dündar ile ilgili olarak diğer sanık Erdem Gül'ün yayınladığı jandarma kriminal raporuna ilişkin bilgi ve belgeleri sanık Can Dündar'ın temin ederek sanık Erdem Gül'e verdiğine ilişkin dosyada hukuka uygun, kesin ve inandırıcı delil bulunmamaktadır. Hatta sanık Erdem Gül de savunmasında haber kaynağını açıklamayacağını belirtmiştir. Bu sebeple sanık Can Dündar'ın diğer sanık Erdem Gül'e devlet sırrı niteliğindeki bilgi, belgeyi verdiği hukuki anlamda sübut bulmamıştır. Bu suretle sanık Erdem Gül'ün eylemine diğer sanık Can Dündar'ın onunla fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek katılıp müsnet suçu işlediği sabit olmadığından, sanık Can Dündar'a bu eyleme ilişkin herhangi bir ceza verilmemiştir. Yine sanık Erdem Gül'ün üzerine atılı devlet sırrı niteliğindeki bilgileri açıklama suçunu işlemesinde sanık Can Dündar'ın Basın Kanununun 11/3 maddesi gereğince herhangi bir cezai sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmıştır" denildi.

16 Mayıs 2016 18:55
DİĞER HABERLER