Problemlerin çözülmemesi, şiddet karşısında kadının ses çıkarmaması fakat kırgın ve soğuk davranması ailede gerilimi ve şiddeti artırır.
Farika Teymur Artır Uzman Psikolog Çevredekilerin yapıcı davranışları ile eşler daha sağlıklı iletişim kurabilir. Şiddet duygusunu kontrol altına alamayan erkeğin, "Problemlerimizi şiddete başvurmadan da çözebiliriz." diye düşünmesi de sağlıklı bir adımdır.
Kadının şiddet görmesi bir aile sorunudur ve çözüm de aile içi karşılıklı sağlıklı iletişimle mümkündür. Ne var ki şiddet ya iletişimin sağlıklı olmamasıyla tetiklenmekte ya da iletişim şiddetin ortaya çıkmasıyla bozulmaktadır. Şiddet başlangıçta büyük boyutlarda görülmediği için evlilik devam etmekte fakat şiddete yol açan sorunlar devam ettiğinden şiddet kısır döngülerle katlanarak artmaktadır.
Her şiddet vakası kendine özeldir ve her biri probleme özel çözümler gerektirmektedir. Öfke ve şiddet duygularını kontrol altında tutamayan kişilerin yakınlarının bilinçli olması ve uygun çözümler için uygun kişilere başvurması gerekmektedir. Ciddi kişilik bozukluklarının dışında şiddet eğilimindeki erkekler kendi davranışlarından dolayı rahatsız olmaktadır. Şiddet vakalarına baktığımızda çaresizlik duygusuna kapılan erkek sorunlarına makul bir çözüm bulamadığında öfkesini kontrol altına alamamakta ve şiddete başvurmaktadır.
Şiddeti ortaya çıkaran gerilim aslında bir krizdir. Aileler ve kişiler bazen hastalanabilir, krizler yaşanabilir. Önemli olan bu krizlerin şiddeti, büyüklüğü ve sıklığıdır. Krizler ne kadar sık ve şiddetli yaşanırsa ailenin ciddi hasarlar almasına sebep olur.
Kişinin kontrol altına almayı öğrenmesi gereken dürtülerinin başında saldırganlık ve şiddet gelir. Günlük hayatta karşılaşılan problemler, iletişim çatışmaları ile engellenme, bireyde öfke ve saldırganlığa yol açar. Bu hormonal nedenler ve yanlış çevre şartlarının da etkisiyle erkeklerde daha fazla görülür.
Çocuklukta görülen yanlış modellerle edinilen yanlış tutumlar, disiplin eksikliği veya aşırı baskı, aile içi iletişim sorunları ve sevginin doğru olarak paylaşılmaması, güven ve duygusal bağlanma ile ilişkili kişilik bozuklukları, hormonal bozukluklara yol açan sağlık sorunları, bağımlılık yapan madde kullanımı eşleri şiddete yönlendirmektedir.
Kadınların bir kısmı eşlerine duydukları derin bağlılık, bazen bağımlılık ya da eşlerinin başkalarının etkisinde kalarak şiddete başvurduklarını düşündüklerinden dolayı şiddete katlanmaktadır. Bu kadınlar çocuklarını eşleriyle birlikte büyütmek istemeleri, erkeğin şiddet gösterdikten sonra pişman olması, iletişim sorunlarının olup düzelme ümidinin olması gibi nedenlerle şiddete rağmen evliliklerini isteyerek sürdürmektedir.
İletişim sağlıksız şekilde devam ettiğinde ve şiddete yol açan problemler çözülmediğinde şiddet de devam etmektedir. Kadının erkeğin şiddet göstermesi karşısında korkup ses çıkarmaması fakat kırgın ve soğuk davranması da gerilimi şiddeti artırmaktadır.
Stresli ortam erkeğin kaygısını, kendisine güvensizliğini artırmaktadır. Bununla beraber kadının erkeğin kişiliğine uygun davranması da kolay olmamaktadır. Şiddete uğrayan kadın da bir travma geçirmiştir ve kendisinin değersiz olduğunu hissetmekte ve sevgi göstermekte, güzel sözler kullanmakta zorluk çekmektedir.
Sevenlerin ilgisi, çaresizlik duygusunu azaltıyor
Aile ve dost çevresindeki kişilerin yapıcı davranışları ile eşler birbirleriyle daha sağlıklı iletişim kurmaktadır. Şiddet duygusunu kontrol altına alamayan erkeğin, "Eşimle problemlerimizi şiddete başvurmadan da çözebiliriz." diye düşünebilmesi, sağlıklı adımdır. Kadının eşine insan olarak değer verdiğini ve sevgi duyduğunu fakat şiddet problemini ve bunu artıran bireysel ve aile içi problemleri birlikte çözmek istediğini net bir şekilde ifade edebilmesi de olumlu sonuç vermektedir.