Çaycuma faciasından yaralı kurtuldu, 4 yıldır ayağa kalkma mücadelesi veriyor

Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde, 11 kişinin hayatını kaybettiği 4 kişinin ise halen kayıp olarak arandığı köprü faciasından yaralı kurtulan 2 çocuk babası Suat Özcan (53), olayın 4. yıldönümünde yaşadıklarını anlattı. Olay sonrası felç kalan Özcan, spor egzersizleri yaparak ayağa kalkma mücadelesi veriyor.

Bugün, tam 4 yıl önce 15 kişiye mezar olan ve tarihe 'Çaycuma Köprü Faciası' olarak geçen olayın yıldönümü. 6 Nisan, olay esnasında köprüden otomobiliyle geçtiği sırada Filyos Çayı'na düşüp son anda yaralı olarak kurtulan Suat Özcan için daha farklı bir anlam taşıyor. Köprüden her geçişinde ve olayı her hatırlayışında o günü yaşayan Özcan, olaydan sonra önce hafıza kaybı, ardından felçli geçirmiş. Ailesinin desteğiyle hayata tutunan Özcan, o anları en ince ayrıntısına kadar Cihan Haber Ajansı muhabirine anlattı.

İlçe merkezinden otomobiliyle köprüden geçtiği sırada çöken blokla birlikte Filyos Çayı'na düşen sürücü Suat Özcan ve yanındaki arkadaşı Seyfi Baysal, ölümden döndü. Küçüklüğünde yanlış iğne sonucu sol bacağı tutmayan Özcan, olaydan sonra geçirdiği travma sebebiyle de geçici hafıza kaybı yaşadı. Bir hafta sonra da beyin kanaması geçirdi. Bir ay sonra ise sağlam olan sağ bacak ve kolundan felç geçirerek yatağa mahkûm oldu. Dört yıldır yatağa mahkûm yaşayan Çaycuma Belediyesi'nden emekli Özcan, bir taraftan köprüde kaybettiği sağlığına kavuşmaya çalışıyor diğer taraftan da hukuk mücadelesi veriyor.

6 NİSAN'DAKİ FACİAYI ANLATTI

Ölenlere başsağlığı, ailelerine sabır dileyen Özcan, "O gün Seyfi Baysal arkadaşımla birlikte İstasyon Mahallesi'ne gidiyorduk. Köprünün üstünde giderken minibüs önümüzdeydi. Minibüsü solladım, o andan itibaren köprünün çatırdadığını duydum. Yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Geri dönemezdik, mecbur ileri doğru gaza bastım. Belki atlatırız, köprüyü geçeriz zannettim. O anda minibüs sağ tarafa biz sol tarafa düştük. Düştüğüm anı çok iyi hatırlıyorum. Sol taraftaki sağlam olan köprünün ayağına takılı kaldık. Yanımdaki Seyfi isimli arkadaşa 'kendini kurtar' diye bağırdım. Otomatik olarak onun camı açıldı ve çıktı. Ben kilolu olduğum ve ayağımın birini kullanamadığım için arabadan çıkamadım. Su basıncı olduğu için kapıları da açamadık. Camdan çıkmak zorunda kaldım. Su sırtıma vurunca diğer ayağımla vites kolundan destek alarak kendimi suya attım. O arada yüzerken araba önümde gidiyordu. Arabanın bir müddet gitmesini bekledim. O anda kolumda şiddetli ağrı hissettim. 5-6 kulaç attıktan sonra bir kayaya tutundum. O sırada Seyfi arkadaşım suya atlayarak beni kurtardı. Ondan sonra bizi hastaneye götürdüler." dedi.

"DEVLETİMİZDEN HİÇBİR MADDİ VE MANEVİ YARDIM GÖRMEDİM"

Olaydan sonra her şeyin unutulduğunu, mağdur edildiklerini iddia eden Özcan, "Ben o günden beri hastane hastane dolaşıyorum. Şu anda da Bolu Fizik ve Rehabilitasyon Merkezi'nde tedavi görmekteyim. Devletimizden hiçbir maddi ve manevi yardım görmedim. Gerekli yardımların yapılmasını istiyorum. Bu yargılama sürecinin olmaması, bizleri bir kez daha yaralamıştır. Ben ölenlere bir kez daha rahmet, bizim gibi olanlara da Allah'tan sağlık diliyorum." şeklinde konuştu.

"EŞİMİN YARDIMIYLA HAYATIMI GEÇİRİYORUM"

Özcan, yaşadığı dehşet dolu anların ardından uzun süren hastane sürecini de şu sözlerle anlattı: "Ben o anda deprem oluyor zannettim. Acaba çocuklar evden çıktılar mı diye düşündüm. Köprünün sudan dolayı yıkılacağı hiçbir zaman aklımın ucundan geçmezdi. Arabanın içinde 'ne oldu' diye konuştuk, o da 'anlamadım' dedi. Kurtulduktan sonra hastane maceramız başladı. Bir hafta sonra hastanede bütün vücut filmimi çektiler, beyin tomografisini çekmediler. Zaten olaydan 1 hafta sonra beyin kanaması geçirdim. Beyin kanamasından 1 ay sonra da sağ ayak ve kolumdan felç oldum. Olaydan sonra verilen sözlerin hepsi lafta kaldı. Eşimin yardımıyla hayatımı geçiriyorum. Fizik tedavilerle ayağa kalkmaya çalışıyorum. Allah bu acıları kimseye göstermesin."

"SORUMLULAR BULUNSUN"

Anne Cemile Özcan (72) ise "Suçlular cezasını çeksin. Onca zahmet çekti, ölümden döndü benim oğlum. Hiçbir suçlusu bulunmadı. Oğlum olaydan sonra hafıza kaybı yaşadı, beyin kanaması geçirdi ve en son felç oldu. Aylarca yatıyor. Sorumlular bulunsun." diye konuştu.

OLAY

Çaycuma ilçe girişinde 252 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü'nün 48 metrelik bölümü, 6 Nisan 2012'de çökmüştü. Çökme sırasında köprüde yaya olarak yürüyen 4 kişi ile içinde 11 kişinin bulunduğu minibüs, Filyos Çayı'nın azgın sularına karışmıştı. Akıntıya kapılarak sürüklenen aralarında dönemin belediye başkanı Mithat Gülşen'in babası Kemal Gülşen'in de bulunduğu 11 kişinin cesedi bulunurken, facianın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen 4 kişiye henüz ulaşılmadı.

Bilirkişi raporuna göre, olayda kusur ve sorumlulukları bulunan Çaycuma Belediyesi için İçişleri Bakanlığı, Karayolları Kastamonu Bölge Müdürlüğü için Kastamonu Valiliği, Devlet Su İşleri (DSİ) 232. Şube Müdürlüğü için ise Zonguldak Valiliği soruşturma izni vermedi. Savcılık ve ölenlerin yakınlarının itirazı da reddedilerek olayın sorumlusu bulunamadı. Cihan CİHAN
06 Nisan 2016 16:03
DİĞER HABERLER