Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik: "Bugünkü sınav yapısı devam ettiği sürece ben dershanelerin kapatılmasına karşıyım. Bu gündeme geldiği zaman da ben karşı oldum."
2012-2013'teki dershanelerin kapatılması sürecinde sessiz kalan ve o dönem bu yanlıştan dönülmesini isteyenlerin propaganda çarkı altında ezilmesini seyreden Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik, seneler sonra dershanelerin kapatılması konusunun yanlış olduğunu ve bu konuda Tayyip Erdoğan’la görüş ayrılığına düştüklerini öne sürdü.
Tv5’te Mustafa Aydın’la Eğitim Dünyamız programına konuk olan Çelik, dershanelerle ilgili soruya, “Bir Urfa türküsü var, diyor ki açma yaram kan gider” sözleriyle karşılık verdi. Çelik, “Bugünkü sınav yapısı devam ettiği sürece ben dershanelerin kapatılmasına karşıyım. Bu gündeme geldiği zaman da ben karşı oldum. Sayın başbakana da o yönde ikna ettim. ” diyerek şu açıklamalarda bulundu: “Diyelim ki tamamen kursları da yasakladınız. Bu sefer iki kafadar, üç kafadar öğretmen onlar bir araya geliyorlar okuldaki öğrenciye diyorlar ki annene babana söyle sana bir takviye vermemiz lazım. Onlar onun evine ya da onlarım belli yerleri var oraya gidiyorlar bu sefer merdiven altına iniyor. Siz insanlar meşruiyet içinde yasal zeminde gereksinim duyulan ihtiyaç olan bir şeyi yapmaya müsaade etmezseniz o ihtiyaç ortadan kalkmadığı sürece o yapılır. Bu sefer illegal şekilde yapılır, kaçak yapılır merdiven altına iner. Hiç olmazsa diğerinde devlet vergisini alıyor ve devlet asgari düzeyde de de olsa kontrolü var.”
“ARKADAŞLARIMIZIN HEPSİ HAVUZA ATILDI” SUÇLAMASI
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurumsal hafızası olanların havuza atıldığını kaydeden Hüseyin Çelik, “En büyük israf insan israfıdır. Havuz dediğim şey şudur Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdürlüğü yardımcılığı, daire başkanlığı, il ve ilçe müdürlüğü, talip terbiye kurluğu üyeli yapmış binlerce insan özlük hakları garantiye alındığı için onlarda uslu uslu oturup maaşların aldılar.” ifadelerini kullandı.
Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli Eğitim Bakanlığı’na bana kalırsa en büyük darbeyi vuran şey Milli Eğitim Teşkilat Kanunu’dur. Ben o zaman sayın cumhurbaşkanımız o zaman başbakandı cumhurbaşkanımız ve etkili yetkili olabilecek partiler nezdinde de çok çaba harcadım ama gücümüz yetmedi buna. Teşkilat kanunda ne yapıldı? Hâlbuki ismi değiştirilen, birleştirilen veya ayrılan bakanlar bakanlıklar için bu yapılabilirdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ismi değişmedi bu aslında olmaması gereken bir şeydi. ”