Çello gider yan gider!

''Onbinlercesi meslekten atılan Türk polisinin dokusu da değişiyor elbette. Artık sanata ve sanatçıya hürmet var. Misal, bir eylem esnasında protestocu sanatçılardan biri heykel taklidi yapınca polis ona elini sürmüyor. Yok canım, gülmeyin, zannettiğiniz gibi değil. Polis elbette o kişinin heykel olmadığını biliyor, sanatçıya olan saygısından dolayı dokunmuyor''
“Yalakalar bir iktidarın en tehlikeli düşmanıdır.”
(Yunan Atasözü)

Galiba Yunan tragedyalarında neden “gülmeyin çünkü sizin öykünüz” dendiğini anlamış bulunmaktayız. Çünkü en ağır travmatik ve trajik vak'anın kahramanları ve yakın tanıkları bir şekilde işin komedi boyutu olduğunu fark edemeyebiliyorlar. Lakin uzaktan bakanlar ve sonra bunu izleme imkânı olanlar için ortada çok ağır bir komedi olduğu gerçekliği de var. 

Biraz karışık geldi değil mi?

Durun Yeliz de anlayacak şekilde gevşeteyim düğümü…

Havuz bataklığındakilerin akıl ve idrakleri göbek kordonuyla saraya bağlı olduğu için, fikir haysiyeti, entelektüel namus filan her şey çöp olmuş durumda. Saray küfrettiği an hepsi o yöne başlıyorlar küfretmeye, fakat gelin görün ki bir gün sonra saray klasik tornistanı yapınca ampul gibi açıkta kalıp başlıyorlar kıvranmaya. Padişah’ın patlıcan kıssası gibi… 

Misal düne kadar Almanya’ya demediklerini bırakmadılar. 

Ne Merkel’in teröristliği kaldı, ne Almanlar’ın hainliği…

Havuza göre bizi kıskanan affedersiniz alçak, namusuz bir memleketti Almanya! 

Gelin görün ki damadın ne tür bir cukkalamasıdır bilinmez, rüzgâr enerjisi ihalesini, yandaş şirket ile beraber Alman firması alınca bir anda Almanya’ya sövgülerin yerini övgü aldı. Birden 'Almanya Almanya bulunmaz eşin', türküsünü tutturdu Havuz medyası.

Aradan öyle yıllar, aylar, haftalar filan geçmeden ha! Sadece birkaç gün içinde yaşandı bu akıl almaz tornistan. Yüreğin yerine mideleri genişleyip yerleştiği için “Ya Reis yeter bizi ofsayta kaçıncı düşürüşün, döne döne Mevlevi olduk, pervaneye döndük” diyebilecek kimse de yok zaten! Pişkin bir utanmazlıkla aynen devam ediyorlar. 

Hadi gelin buna gülmeyin bakalım!

AKP’nin sanat ve heykele düşmanlığı malumunuzdur. 

En çok sanattan tiksinir Reis başta olmak üzere tüm Tayyibanlar. Tıpkı Taliban gibi kitap, film, müzik başta olmak üzere sanatın her dalına bizatihi düşmandırlar. Dolayısıyla sanatçıdan nefret ederler, ellerinden gelse kendilerini yalamayan tüm sanatçıları içeri atar, sonra da dünyaya utanmadan “İçerde sanatçı yok, onlar terörist” diye pişkince açıklama yapar yüzü kendinden komik dış işleri nazırı. 

Film yasaklanır, sahneler kesilir, kitaplar yok edilir, sanatçılara yasak konur, heykellere ucube diye saldırılır, olmadı orak çekiçle girişilir filan. 

Tarihi eserler restore diye hilkat garibesi şeyler yapılır, antik tiyatrolarda sünnet, tarihi cami hazirelerinde düğün, takı töreni düzenlenir. Bin yıllık mekanlarda kına gecesi tertiplenir, olmadı mezarlıklara nargileci açıp yandaşa para akıtılır…

Bunlar AKP ve Erdoğan’ın tipik sanata bakış açısı, daha doğrusu acısıdır. Çünkü acayip tırsarlar sanattan. Ellerinde milyonlarca dolar para, onlarca kanal olmasına rağmen doğru düzgün bir film yapamazlar. Çektikleri filmler IMDB’de dalga konusu olur, tarihin en berbat filmleri olarak yerini alır. Milyonlar yandaşlara akar ve milletin parası çöp olur. Reis bizzat kendi bile izlemez parayla sipariş ettirdiği filmleri dizileri. Sonra da Ali Avcı gibi kellesi alınır başarısızların. Eh padişahın tüm iltifat ve desteğine rağmen olmadıysa bedelini ödeyeceksin tabi...

Mesela Ahmet Tezcan namlı biriyseniz kapıkulu olmanın ödülünü alır ve Aliya isimli hamaset kokan mini diziye başladığınızı duyurursunuz. Elbette milletin cebinden akmaktadır paralar Ahmet’in kerameti kendinden menkul projesine. Bu Ahmet meselesi öyle basit değil. Bizzat en yakın kankalarından birinin film setinde arkadaşlarına “Bu o kadar şerefsizdir ki, TRT’ye verdiğim projeyi, ‘onlara gerek yok ben yazarım’ diyerek çöktü” dediği bir tıynettedir. İnanmayan 1915 setinde çalışan emekçilere sorsun. Neyse Ahmet yandaşlardan sadece bir yandaştır ve minnacık parçalarla nefsini köreltecek kadar kanaatkârdır. Daha fenalarını gördü bu memleket ve daha da görecektir eminim. Mevzumuz Ahmet ya da İsmail değil zaten. Onları başka zaman tafsilatıyla ele alırız.

Yeliz annem, senlik bir durum yok, yazıyı burada bırakabilirsin, sana zulmetmiş olmayalım anlamadığın mevzulara girerek!

Ne diyorduk, evet sanat ve heykel…

Sanatın ve sanatçının iflah olmaz düşmanı AKP ve tabanı elinde herhangi bir enstrüman olanı hain olarak gördüğünden Çellocu bir hanım sanatçıyı ihbar etmişler, polis de darp etmiş. Suçu nedir belli değil, hoş suçlu olsa ne olacak, hangi sebeple olursa olsun polis bir vatandaşı darp edebilir mi?

Burası AKP Türkiye’si olduğu için bunlar olabiliyor. 

Misal, Kuraner Erbaş…

Yok, meraklanmayın son dönemde devleti söğüşlemek için peydahlanan balon derneklerden biri değil bu. “Bu nasıl isim?” Diye sorduğunuzu duyabiliyorum. Evet, gerçek bir isim bu ve bu arkadaş polis memuru. Bugüne kadar ne görev yaptı, nasıl geldi bilinmez ama bildiğimiz Cübbeli Ahmet tadında ve kostümünde olan bu arkadaş polis memuru olarak ekip arabasını kullanıyor.


Vatandaş da, birileri galiba polis otosunu gasp etti, diye ihbar ediyor. Ancak emniyet, “telaşa mahal yok yahu, o bizim Kuraner” diyor. Kuraner ekip otosunda giderken ‘Tello gider yan gider Tello’ isimli türküyü dinleyerek sanatı ve sanatçıyı yüceltiyor… 

Onbinlercesi meslekten atılan Türk polisinin dokusu da değişiyor elbette. Artık sanata ve sanatçıya hürmet var. Misal, bir eylem esnasında protestocu sanatçılardan biri heykel taklidi yapınca polis ona elini sürmüyor. Yok canım, gülmeyin, zannettiğiniz gibi değil. Polis elbette o kişinin heykel olmadığını biliyor, sanatçıya olan saygısından dolayı dokunmuyor. 

Hafızası iyi olanlar hatırlayacaktır. Uyuşturucu ve hırsızlık baskını esnasında bazı satıcı ve hırsızlar balkonda namaza durmuş, kimileri de pencerelerden hatim indirmişti! (https://www.youtube.com/watch?v=e2Kuysug8N8)

Altın devrini yaşayan Ergenekoncuların keyiften kırk takla attığı bu manzaraların sonu ne olacak bilmiyorum. Açıkçası korkmuyorum dersem de yalan olur. Çünkü eskiden bir tane Aczmendi Müslüm Gündüz vardı, şimdi binlerce var ve hemen her akşam Havuz medyasında uzman adı altında bunlar konuşturuluyor. 

Kurtlar Vadisi ekibi villa taksiti sıkıntısını toptan çözmek için yeni projeleriyle yalakalığı ise 60 sene öncesine bile yetişemiyor.

Kuraner ekip otosunda direksiyon sallarken Tello gider yan gider’i dinliyor, Çellocu dövülüyor, protestocu sanatçı heykel zannediliyor ve Kilink İstanbul’da bakın polisimizi nasıl yüceltiyor. (https://www.izlesene.com/video/kilink-ve-turk-polisi/8476625)

Bu arada arka plandaki boğaz yamaçları filme alınırken Henüz Tayyip Erdoğan ve AKP İstanbul’u ele geçirmemişti, onu da hatırlatalım. 

Seyfi Mert
05 Ağustos 2017 15:36
DİĞER HABERLER