Cem Uzan yakayı çok fena ele verdi

Cem Uzan yakayı çok fena ele verdi
TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk, ünlü işadamı Cem Uzan’ın İmarbank operasyonu ile ilgili yaptığı açıklamalara itiraz ederek, Uzan’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.

  • Cem Uzan: İkinci dava açıldı
  • Ahmet Ertürk: İmar Bankası’nda 10 kat gizli hesap çıktı
  • 'Bankanın mevduatı ile ilgili söyledikleri bu yalanın en bariz örneğidir'
  • İlseven: Cem Uzan’ın açıklamaları yanıltıcı

Türkiye'de yaptıklarıyla yargılanan Cem Uzan'ın savunması pes dedirtti: Evet hisseler benim. Ama ben İngiltere vatandaşıyım, hisselerimi el koyamazsınız

Fransa’nın başkenti Paris’te iki gün süren röportajın son gününde ÇEAŞ ve Kepez hisseleri ile ilgili açılan tahkim davalarına ayıran işadamı Cem Uzan, ikinci Libananco davasının açıldığını söyledi. ÇEAŞ ve Kepez’deki hakkını “uluslararası mahkemelerde” aramaya devam edeceğini ifade eden Uzan, bu kez de “ÇEAŞ ve Kepez hisseleri benim” diyerek yeniden İCSİD’de dava açtığını bildirdi.

Cem Uzan’ın, ÇEAŞ ve Kepez Elektrik için açılan Libananco davası ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: “ÇEAŞ ve Kepez tahkimlerinde yeni safhaya geçiyorum. Yaşadığım sürece bu davalar devam edecek. Şimdi aynı konuda yeni bir tahkim davası açtım.”

"İNGİLTERE VATANDAŞIYIM"

Yine Libananco şirketi üzerinden mi açtınız?

“Hayır, bu kez kendi adıma açtım. Libananco davasında Türkiye ne demişti: Bu hisseler, Libananco’nun değil Cem Uzan’ın. Evet, hisseler benim. 1996 yılından bu yana da ben İngiltere vatandaşıyım. Oturma iznim de var. Uluslararası anlaşmaya göre, yabancı vatandaşlığı olan bir kişinin malına el koyamazsın. Ben de davayı bu kez bu şekilde açtım. Şimdi yeni kart açıyorum. Hodri meydan...”

ÖNCEKİNİ TÜRKİYE KAZANMIŞTI

Merkezi Güney Kıbrıs’ta bulunan Libanano şirketinin Türkiye aleyhine açtığı 10.1 milyar dolarlık tahkim davası yaklaşık 6 yıl sürdü. 2006 yılında açılan dava geçtiğimiz yıl Türkiye lehine sona erdi. Uzan, tahkim davasında, ÇEAŞ ve Kepez’e el konulduğu tarihte şirket hisselerinin Libananco şirketine ait olduğunu gerekçe göstererek, Türkiye’nin şirketlere el koyamayacağını öne sürmüştü. Türkiye ise, davayı Libananco şirketinin paravan olduğunu ispatlayarak kazandı. Cem Uzan bu kez de, “Evet hisseler benim. Ama ben İngiltere vatandaşıyım, hisselerimi el koyamazsınız” diyerek açıyor.

Türkiye’ye dönmem artık çok zor

Cem Uzan, özel hayatıyla ilgili de bazı açıklamalarda bulundu. Uzan’ın, Fransa’nın başkenti Paris’teki yaşantısıyla ilgili yaptığı açıklamalar ise şöyle: “10 yıldır babam ile görüşmedim. Sağlığının nasıl olduğunu bilmiyorum. 80 yaşındaki bir adamın sağlığı nasıl olursa öyledir. En çok kıyıyı özlüyorum. Yılların kırgınlığı ve burukluğu var. Bunlar kolay geçmiyor. Eşim Türkiye’yi hiç görmemiş. Onun için yakında onu Türkiye’ye göndereceğim. Benim için gideceği yerlerin listesini verdim. Benim adıma, oralarda yemek yiyecek ve ziyaret edecek.”

İlseven: Cem Uzan’ın açıklamaları yanıltıcı

Cem Uzan’ın kendisiyle ilgili iddiaları üzerine BDDK Eski Başkan Yardımcısı Nebil İlseven’den yanıt geldi. İlseven, Uzan’ın doğruyu söylemediğini belirtti ve şunları söyledi: “Ekim 2002-Kasım 2003 döneminde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığım dönemde sorumluluğunu üstlendiğim alanlar, çok açık ve net bir şekilde belirlenmiştir. Röportajda ifade edilen veriler ve gelişmelerin akış biçimi tutarsız ve gerçek dışı beyanlara dayanmaktadır. Anılan dönemde yapılan işlemler yalnızca BDDK bünyesindeki denetim ve değerlendirme organlarının değil, bağlı ve ilgili bakanlıkların bünyelerinde de görevlendirilen organların denetim ve gözetimleri altında yürütülmüştür. Sonuçlara yönelik yasal ve idari karar ve uygulamalar da gene bu yetkili organların değerlendirme ve bulguları sonucunda gerçekleştirilmiştir. İmar Bankası süreci yanlış bilgiler veya maksatlı çarpıtmalarla doğrudan şahsımla ilgilendirilmeye çalışılırken, benim profesyonel çevrem ile ilgili ve gene kişileri hedef alan bazı yakıştırma ve genel ifadelere dayalı imalar olduğu görülmektedir. Bu yakıştırma ve göndermelerin gerek anılan zaman dilimi açısından gerekse de konunun herhangi bir şekilde özü ile uzaktan yakından bir ilgilerinin olmadığı açıktır. Bu göndermelere dayalı ifadelerin kabulü mümkün olmayan nitelikte ifadeler olduğunu görüyor; buradaki amacın kamuoyunun maksatlı olarak açıkça yanıltılması ve yönlendirilmesi olduğunu değerlendiriyorum.”


TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk: İmar Bankası’nda 10 kat gizli hesap çıktı

TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk, ünlü işadamı Cem Uzan’ın İmarbank operasyonu ile ilgili yaptığı açıklamalara itiraz ederek, Uzan’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Ertürk, “Cem Uzan’ın gazetenizde son üç gündür yayınlanan iddialarının tümü yalan ve iftiradan ibarettir. Zaten bu kişinin ve ailenin en büyük özelliği hiçbir sınıra ve ahlaki ölçüye dayanmadan korkusuzca ve ölçüsüzce yalan söylemeleridir. Bankanın mevduatı ile ilgili söyledikleri bu yalanın en bariz örneğidir. Bankanın görünen kayıtlı mevduatının 10 katı büyüklüğünde gizli hesaplarda izlenen bir mevduatın olduğu tespit edilmişti” dedi.

KAYITLAR KARŞILAŞTIRILDI

Ertürk şunları söyledi: “İmarbank’taki mevduat ödemeleri kayıtlar karşılaştırılarak yapılmıştır. Mevduat sahiplerinin ibraz ettikleri belgeler ile karşılaştırılmış ve kontroller yapılmış ve öyle ödenmiştir. Dolaysıyla bu iddiaya cevap vermekten bile hicap duyuyorum. Kendime yakıştıramıyorum. Ama sizi okuyan vatandaşların aklında bir soru işareti kalabilir diye açıklama yapmak zorunda kaldım. Kendisinin iki tane mahkûmiyeti var. Bu mahkûmiyetten dolayı yurtdışına kaçmıştır. Kaçışı ile ilgili diğer anlattığı da tam bir senaryodur. Bugün Motorola ile ilgili olarak anlattığı gizli anlaşma iddiası da gülünç bir yalandan ibarettir. TMSF bir kamu kuruluşudur. Her tasarruf bir karara dayanmak zorundadır. TMSF ile Motorola arasındaki anlaşma da resmî olarak karar organlarından geçirilmiş protokol ile yürütülmüştür. Gizli anlaşma diyerek işi esrarengiz havaya sokmak onun her zaman yaptığı vatandaşın aklını bulandırmaktan ibarettir.

MAĞDUR OLDUĞUNA İNANMIYORUM

Düzenlenen belgede yani gizli anlaşma olduğu iddia edilen belge de, Telsim’in borçları ile ilgili bir konuydu. Motorola’nın, Telsim’in yurtdışındaki varlıkları üzerinde yeniden takip başlatmamasını konu alan hükümler var. Motorola da, Telsim’den olan alacakları dışında aileden bazı alacakları olduğunu belirterek, bu alacaklarını da koruma altına almak istemiştir. Protokolün teknik detaylarına girmeye gerek görmüyorum. Ancak protokolün temel amacı TMSF’nin yurtdışındaki varlıklarını korumaya yönelik hazırlanmış bir metin olduğunu biliyorum. Siyaseten ne kadar masum ve mağdur olduğuna yönelik iddialarını da gülerek hatta acıyla gülümseyerek okudum. O konuda zaten bütün vatandaşlar her şeyin ne olduğunu biliyorlar. Geriye dönük yaptığı bütün açıklamalar sadece gülümsetiyor. İmarbak’taki yolsuzluklar, dünya yolsuzluk tarihine geçecek niteliktedir. Bunlar TMSF’nin mahkemelerin de kayıtlarında bulunmaktadır. Zaten kendisinin ve ailesinin mahkûmiyetleri de bu durumu belgelemiştir. Bu operasyonun baştan planlı ve vatandaşı dolandırmaya yönelik bir operasyon olduğu da ortaya çıkmıştır. Ve medya gücünü de bu ailenin geçmişte ne amaçla kullandığı ortadadır. O konuda yaptığı açıklamalar ve kendisini aklayan açıklamalarda her zaman yaptığı yalanlardan ibarettir.

Paris’te lüks içinde yaşamasını biliyor ama, şu anda parasını alamayan off-shore mağdurlarının parasını niye ödemiyor. Parasını alamayan yüzbinlerce insan parasını almayı bekliyor. Dürüstse onları ödesin. Ödemezse, Paris’e hesap sormaya geliyorum. Önce Paris’te hangi parayla yaşadığının hesabını versin. Ben de TMSF eski Başkanı olarak, öncelikle bunun hesabını vermesini istiyorum. Haram para ile böyle sefa sürülmez.”

11 Ekim 2013 08:53
DİĞER HABERLER