Türkiye cezaevlerinde altı yılda birçok insan kanser olup hayatını kaybetti. Son olarak KHK'lı yarbay Enes Erikçi cezaevinde kanser olduktan sonra 22 Haziran'da yaşamını yitirdi. Erikçi de diğer kanser hastaları gibi son ana kadar tahliye edilmedi.
Cezaevinde kansere yakalandıktan sonra tahliye edilen KHK’lı yarbay Enes Erikçi 22 Haziran’da hayatını kaybetti. Erikçi’nin ölüm haberini, arkadaşı KHK’lı akademisyen Doç. Dr. Mustafa Şahin, Korkusuz gazetesinin yazarı Ahmet Takan’a gönderdiği mektupla duyurdu.
Şahin, “Törenlerde TSK adına konuşma yapan Yarbay Enes konuşamaz hale gelmişti. Yazı ile iletişim kurabiliyordu. Son günlerde ziyaretine gidenlere “Ölümü beklemek de zormuş, ölmek ne kadar zormuş” diye yazdı.
Mustafa Şahin’in mektubuna “Bir askerin sesiz ölümü” başlıklı yazısında yer veren Takan, “Kendisi de KHK’lı olan Doç. Dr. Mustafa Şahin arkadaşı Enes Erikçi’nin ölümü ile ilgili gönderdiği mektuptan çok etkilendim.” ifadelerini kullandı.
Ahmet Takan’ın köşe yazısı:
“Kendisi de KHK’lı olan Doç. Dr. Mustafa Şahin arkadaşı Enes Erikçi’nin ölümü ile ilgili gönderdiği mektuptan çok etkilendim. Şahin, “Bilim insanlarının önemli devlet görevlilerinin ölümünün ardından Nekroloji yazıları (ölmüş birisinin anısına yazılan yazı) yazılır. Kuralları-kaideleri vardır. Akademik konulardaki iştigalim sebebiyle çok miktarda nekroloji okudum. Fakat Türk Milletinin mümtaz bir evladı, vatanperver bir subayın ardından ne yazılır, elim ayağıma dolaştı. Öfkem dinsin diye 3-4 günden beri bekliyorum. Nihayet kalemi elime alabildim” diye mektubuna başlamış. Şöyle devam ediyor:
-Piyade Yarbay Enes, hem Fransızca hem de Arapça öğretmeni olan bir babanın evladı idi. İstanbul-Küçükyalı’da bir İstanbul beyefendisi olarak yetiştirildi. Küçüklükten beri hayalini kurduğu Askerlik mesleğine gönlünü kaptırdı. Bu yolda 1999 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun oldu. Başarılı bir subaydı. Kurmay subay olmak için çalıştı ama Harp Akademilerini kazanamadı. Ama olsundu, bilgi küpüydü. Kurmaylığın bir alt versiyonu olan KOMKARSU’yu kazandı. 2012-2013 yıllarında okuyarak mezun oldu. Başarılı kıt’a görevlerinden sonra başarılarından dolayı; mezun olduğu Kara Harp Akademisine KOMKARSU Öğretim Elemanı olarak tayin edildi. 15 Temmuz 2016’daki menfur olaylara Afganistan’da dış görevde iken yakalandı. Görevden döndü, derhal Kilis’e Hudut Alay Komutanlığı’nda Harekat-Eğitim ve İstihbarat Subayı (S-2, S-3) olarak tayin edildi. -TSK’nın her şerefli mensubunun yaptığı biçimde- hiçbir şey olmamış gibi her zamanki beyefendi tevekkülü ile “Neden?” diye sormadan evini ve ailesini alarak Kilis’e yerleşti.
Gayet parlak bir kariyer değil mi? Ama öyle değil işte… Enes’i önce gözaltına aldılar, sonra tutukladılar. Yafta hazırdı zaten: F...… Sen nelere kadirmişsin be F...? Beğenmediğin, muhalif bulduğun herkese yapıştır etiketi. Kimse gıkını çıkaramaz. “F... mü benden uzak dursun, aman aman bulaşmayalım”. Bu memlekette herkese sahip çıkılıyor (çıkılsın tabi ki); LGBT’lilere, sokak hayvanlarına… -listeyi uzatmak mümkün-. Fakat KHK’lılara dönüp bakan yok.
Enes’e de F...’cü etiketi yapıştırmak kolay olmadı. Görenlerin, konuşanların tümünün haza beyefendi diyeceği bir karaktere sahipti. Bu kalıba çok uygundu ne de olsa? Enes hasta oldu. Teşhis bilindik: Kanser. Tüm KHK’lıların için için kendilerini yiyerek düçar olduğu cinsten. Enes’in kemoterapi alması gerekiyordu. Adli Tıp tedavisinin dışarıda yapılmasına uygun raporu vermedi. Enes’in maddi-manevi değişimi mahpusta onu ziyaret edenlerin gözlerinden kaçmadı. Maddi olarak erirken manevi olarak huzuru yakalamıştı. Cezaevinde yatmasını yeterli buldular, çıktı hastanede ölüme yattı. Önceleri evde yatıyordu, sonra hastaneye kaldırdılar. Konuşmasını kaybetti. Törenlerde TSK adına konuşma yapan Yarbay Enes konuşamaz hale gelmişti. Yazı ile iletişim kurabiliyordu. Son günlerde ziyaretine gidenlere “Ölümü beklemek de zormuş, ölmek ne kadar zormuş” diye yazmıştı.
Enes, nihayet 22 Haziran 2022 Çarşamba günü hayata gözlerini kapadı. Çoğunluğu şu veya bu şekilde TSK’dan sistem dışına çıkarılmış devre ve mesai arkadaşları tarafından 23 Haziran 2022 Perşembe günü toprağa verildi. Üzerine son toprağı atıldı. Gözleri yaşlı bir eşin, acılı baba ve kardeşlerin, akraba ve dostların mezarın üzerine su dökmesini bekledik. Tüm aileye sarılarak sabr-ı cemil (güzel sabırlar) diledik. Mesai arkadaşı Ramazan Albayın dediği gibi Enes “güzel insandı”.
Bundan sonra söyleyeceklerim sadece bu ülkenin iktidar sahiplerine değil. Gelecekte bu yazıyı okuyacak ey dostum, bu satırlar aynı zamanda sana: “Soykırımın bir örneği olan Enesler ve KHK’lılar vardı” dersin. “Bir daha ne darbeler olsun, ne haklar gasp edilsin yurdumuzda ve dünyada… Bu ülkenin onurlu bilim insanları bir gün KHK’lıların kanser, kalp krizi vakalarından ölümünü elbette inceleyecekler.
Ülkenin muhalefeti, KHK’lılar ve F... yargılamaları için programlarınızı okuyoruz. Adil yargılanma hakkı önemli bir vurgu elbette. Fakat bilin ki çalışmalarınız İktidar Partisi ile aynı minvalde. KHK ve F... konusunda iktidar, muhalefeti zehirliyor; muhalefet de birbirlerini. Kardeşim “Beraat edenler ve takipsizlik alanlar göreve iade edilecek. Ama kamu güvenliğini ilgilendiren kurumlarda görev yapanlar hakkında idare –mali hakları korunarak- başka bir konumda görev verebilecek” ne demek? Bu hak iadesi mi? Hak gaspı mı? Zaten şu an bu yapılıyor. Bu kişiye hak vermek değil, hak almaktır. Kardeşim kişi beraat etmiş, daha ne yapsın? Eski konumuna dönemeyecekse siyaset kurumu niye var? Siz aynı görevine döndürün, biz zaten çalışmak istemiyoruz. Bir memur ile çalışmak istemezseniz mevcut kanunlarda onu emekli-pasifize etmenin bin türlü çaresi var. Ezcümle bütün dünya sizin olsun. Enes bize dünyanın geçici olduğunu çok güzel anlattı.
Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.”