Ordu’da 2 ay önce tutuklanan genç hafız Nesrin Gençosman ceza evinde bulaşan zatürre mikrobu sonucu ilk mahkemesine çıkamadan vefat etti, yakınları ihmale dikkat çekti.
Ordu’da 2 ay önce tutuklanan genç hafız Nesrin Gençosman (30) ilk mahkemesine çıkmadan vefat etti. Cezaevinde zatürre mikrobu bulaşan Gençosman’a tutuklu bulunduğu cezaevinde hafta sonu diye ilâçlarının verilmediği ve genç kadının komaya girdiği belirtildi. Acil olarak hastaneye kaldırılan ve bir hafta yaşama savaşı veren Gençosman ciğerlerinin su toplaması ve işlevsiz kalması sonucu vefat etti.
Hafta sonu deyip ilâçlarını vermemişler
Yeni Asya gazetesi'nde yer alan habere göre genç hafızı ve yaşadıklarını anlatan 15 yıllık bir aile dostu şunları dedi: “Cezaevinde 10 gün önce zatürre mikrobu kapmış, ama bilememiş, kendini grip sanmış. Revire gitmek istemiş, ama 4 gün sonra revire götürmüşler, revire gittiği gün Cuma olduğundan hafta sonunu bahane edip ilâçlarını vermemişler. Pazartesi günü ablası görüşüne gidiyor, ama Nesrin görüşe çok hasta ve halsiz geliyor, ablası da cezaevi müdürüne çıkıyor yardım istiyor. Cezaevi müdürü doktoru arıyor, doktor da Çarşamba günü hastaneye sevk edileceğini söylüyor, ama Salı gecesi koğuşta kriz geçiriyor. 1 haftadır yoğun bakımdaydı, tüm ciğerleri iltihaplanmıştı, en son diyalize soktular, ama olmadı...”
İlk mahkemesine çıkamadan...
Nesrin Gençosman yoğun bakımda iken savcının tahliye kararı aldırdığını aktaran yakını, “Nesrin Salı gece yoğun bakıma kaldırıldıktan sonra savcı alelacele geçen hafta Nesrinin tahliyesini istedi” diyerek yaşananlardan duyduğu üzüntüyü anlattı.
Kış günlerinde öğrencilere pardesü alırdı
Nesrin Gençosman’ın küçük yaşlardan beri hafız olduğunu belirten yakını yaptığı açıklamaları şöyle tamamladı: Tek işi Kur’ân öğretmekti. Melek gibi bir insandı. Onu tanıdığım 15 yıl boyunca hiç kimseyi incittiğini görmedim. Şimdi hakikaten de melek oldu... Birisine bağırdığını, sesini yükselttiğini hiç görmedim. Etrafında bulunan maddî durumu kötü öğrencilere yardımcı olur, soğuk kış günlerinde onların mont-pardesü almasına yardım ederdi. Acımız, yüreğimizdeki yangın çok büyük. Bir hesap daha ahirete kaldı...”
NURDAN TOPRAK / Yeni Asya