Eşi cezaevinde olan ve kalp hastası 7 yaşındaki tek çocuğuna bakan; aynı zamanda kendisi de kanser olan Ayşe Özdoğan'ın cezası Yargıtay tarafından onandı. Cezaevine girmesi halinde ölüm tehlikesiyle karşı karşı kalacak olan Özdoğan cezanın en azından ertelenmesini istiyor. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruma tepki göstererek "Bu vicdan yükünün altında kalmak istemezsiniz" dedi.
Cezası Yargıtay tarafından onanan kanser hastası Ayşe Özdoğan, yeniden cezaevine girme tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Cezaevine girmesi halinde ölüm riski bulunan Özdoğan cezasının ertelenmesini istiyor.
"Yaşamak istiyorum" diyerek yetkililere seslenen Özdoğan sosyal medya paylaşımında "Dün akşamdan bu yana sık aralıklarla devam eden burun kanamam var artık dayanamıyorum ogluma moral veremiyorum kaç parçaya bölünecegimi şaşirdirm lütfen sesimi duyurur musunuz?
1 yıl önce 15 günlük ameliyatli iken tutuklandıgımda agzımda dikişlerim duruyordu.Aralik ayında 35 kişilik koguşta yerde yatmak zorunda kaldım. Tekrar aynı süreci yaşama ihtimali beni çok endişelendiriyor ve kendimi çok çaresiz hissediyorum. Yaşamak istiyorum" ifadelerini kullandı.
"BU VİCDAN YÜKÜNÜN ALTINDA KALMAK İSTEMEZSİNİZ"
Duruma tepki gösteren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda cezanın ertelenmesini istedi. Tanrıkulu "Eşi 2 yıldır tutuklu olan, kalp hastası tek çocuklarına bakan, kendisi de ameliyat olmasına rağmen kanserle mücadele eden Ayşe Özdoğan'ın onaylanan cezası ertelenmelidir. Bu vicdan yükünün altına kalmak istemezsiniz" ifadelerini kullandı.
BİR DRAMIN HİKAYESİ
Ayşe Özdoğan, özel bir yurtta idarecilik yaptığı için eşiyle birlikte 8 Nisan 2019’da Antalya’da gözaltına alındı. Kalbi delik dünyaya gelen 7 yaşındaki oğlu Burak Hamza’nın durumu göz önünde bulundurularak o dönemde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Edebiyat öğretmeni eşi İlker Özdoğan ise tutuklanıp Antalya Döşemealtı Cezaevine gönderildi.
Ancak eşinin tutuklanmasıyla hayatı alt üst olan Ayşe Özdoğan’ın yaşadıkları bunlarla sınırlı kalmadı. Bir yandan oğlunun sağlığıyla ilgilenen Özdoğan kanser olduğunu öğrendi. Özdoğan’a 7 Kasım 2019’da tıpta çok nadir görülen Maxciller Sinus kanseri teşhisi konuldu ve hemen üst çenesinden ameliyat edildi.
Tutuksuz yargılanan ve ilk mahkemesi 31 Temmuz 2019’da görülen Özdoğan’ın, ikinci mahkemesi 4 Aralık 2019’daydı. Yani ameliyattan tam iki hafta sonra… Çenesindeki dikişler nedeniyle konuşamayan, ameliyatta çok kan kaybettiği için ayakta duramayan Özdoğan o haliyle mahkemeye gitmek zorunda kaldı.
Özdoğan mahkemeye gitti, yaşadığı stres nedeniyle mahkeme sırasında bayıldı. Eşine yardım etmek isteyen İlker Özdoğan'a izin verilmedi ve salondan çıkarıldı. Özdoğan’a ilk müdahale yapıldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi duruşmaya devam edildi.
ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ KALDI
Mahkeme heyetine kanser raporlarını, pet sonuçlarını, MR’ları sunmasına rağmen 12 Aralık 2019’daki karar mahkemesinde savcı en üst seviyeden ceza verilmesini istedi. Eşi 13 buçuk, kendisi 9 buçuk yıl hapis cezasına çarptırılıp tutuklanan Özdoğan Antalya L Tipi Cezaevine gönderildi.
Özdoğan cezaevinde de birçok hak ihlaline maruz kaldı. Mahkeme süreçlerini ve hapiste yaşadıklarını Bold Medya’ya anlatan Özdoğan, gardiyanların bile ortadaki durum karşısında şaşkınlık yaşadığını, “Yoğun bakımdan hasta mı kaçırdınız?” diye tepki gösterdiklerini söyledi. .
Ağzında maskesi, yüzü gözü şiş bir şekilde hapse konulan Özdoğan çıplak aramadan geçirildi. Cezaevi kimliği için fotoğraf çekilirken tekrar yere yığıldı. Parmak izi için elini kağıda bastıramayacak kadar güçsüzdü, başkaları kolundan tutup bu işlemi yapmasına yardımcı oldu.
Kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacak haldeydi. 35 kişinin kaldığı 15 kişilik koğuşta hijyenik olmayan, kalabalık bir ortamda yaşamaya mecbur bırakıldı. İlk gecesinde kaloriferlerin yanmadığı cezaevinde, aralık ayının soğuğunda yerde uyudu.
Sosyal medyanın da baskısı nedeniyle haftada üç gün imza şartıyla tahliye edilen Özdoğan’ın ikinci ameliyatı geciktiği için vücudunda birçok kayıp yaşandı.
Sol üst dişi, sol damağı, elmacık kemiği, lenf bezleri alındı. Son çenesinin altı boş kaldı. Bacağından 20 cm kemik alınıp yüzüne konuldu. Bu ameliyatlar tüm vücudunu etkiledi. İşitme, görme ve konuşma kaybı meydana geldi. Yürüme sıkıntısı var. Gözyaşı kanalları alındığı için gözyaşı hiç durmuyor, sürekli akıyor. Gözünün altına platin konulduğu için o bölgede dışarıdan da görülen iltihap oluşuyor.
Tüm bu ağır ameliyatlardan sonra Ayşe Özdoğan’ın durumu şimdi daha da kritik. Tümör iki gözünün ortasına, beyin sapına çok yakın olan bölgeye sıçradı. Tekrar ameliyat olması çok riskli. Isparta’da özel bir yurtta müdürlük yaptığı için tanık ifadelerine dayanılarak 9,4 yıl hapis cezasına çarptırılan Özdoğan, dosyası Yargıtay tarafından onaylandı.