CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Rizede (2)

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Rizede (2) -Kılıçdaroğlu: Fındık ve çayı çıkarın Karadenizli aç kalır. Su gibi, hava gibi ve özgürlükler gibi çay ve fındık bu bölgenin vazgeçilmez ürünüdür -Sadece eleştiri yapan parti değiliz,
RİZE (A.A) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fındık ve çayı çıkarın Karadenizli aç kalır. Su gibi, hava gibi ve özgürlükler gibi çay ve fındık bu bölgenin vazgeçilmez ürünüdür dedi.
     Kılıçdaroğlu, Karadenizin Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezinde düzenlenen 4. Uluslararası Karadeniz Kalkınma Kurultayı DOKAP ve Bölgesel Kalkınma Planları Sempozyumunda yaptığı konuşmada, Karadenizin hırçın, yanlışı affetmeyen bir deniz olduğunu belirtti.
     Karadeniz Sahil Yolunun yanlış yapıldığını, yolu denizin tahrip ettiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Karadeniz affetmiyor. Dere yatağına ev yapmayın dediler. Sel gelir insanların hayatı tehlikeye girer dediler. Hayır dedi Ankarada oturanlar. Yaptılar, affetmedi. Karadeniz ile Karadeniz insanı arasında çok güzel bir bağ vardır. Karadeniz kadını Anadolunun en çalışkan kadınıdır. Yüreklidir, tuttuğunu koparır. Cumhuriyetine sahip çıkan kadındır. Karadeniz erkeği de öyle bıçkındır, affetmez, hele hele böyle hataları hiç affetmez. O nedenle Karadenizde olmaktan ayrı bir keyif alıyorum diye konuştu.
     Karadenizin aynı zamanda göç veren bir bölge olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Nereye gidiyorlar, ağırlıklı olarak İstanbula gidiyorlar. Ama 81 ilde mutlaka Karadenizli vardır. Dünyanın herhangi bir ülkesinde ister Güney Amerika, Afrika, ister Kanada, ister Çin, nereye giderseniz karşınızda mutlaka bir Karadenizli bulursunuz. Çünkü Karadenizli dünya adamıdır. Gönlü zengindir Karadeniz adamının. Her tarafa gider, taşı sıkar suyunu çıkarır. Karadenizlinin böyle güzel özellikleri var. Ama sonra Karadenizliyi eleştireceğim. Kimse kusura bakmasın. Her Karadenizlinin Karadenize borcu var dedi.
     Karadenizin kalkınması için çok sayıda rapor hazırlandığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
     Rapor hazırlamak yetmez kalkınma için. Devletin arşivleri binlerce, on binlerce raporla doludur. Her şey biliniyor bu ülkede, her şeyin raporları vardır. Sorun şudur. Bu raporları biz ne zaman uygulamaya koyacağız. Planlamayı nasıl yapacağız. Her şeyin planı vardır. Evin, mahallenin, belediyenin planı vardır. Planın temelinde yatan unsur oraya ne kadar para harcayacaksınız. O kaynağı en doğru nasıl kullanacağınız önemli. Otoyol yapıldı Karadenize. Biz kıyıdan yapmayın, kentle denizi ayırmayın dedik. Sizin projeniz daha pahalı dediler. Sonra yapılan proje bizim projeden daha pahalı. Demokrasisi gelişmiş ülkede vatandaşların, benim ödediğim vergileri nerelere, nasıl harcadın diye sorma hakkı vardır. Demokrasinin çıkış kaynağı budur bütün dünyada. Bunu soruyor muyuz. Sormadığımız için bizim demokrasimizin kalitesi her zaman tartışma konusu olur.
    
     -DOKAP bölgedeki insanların gelir düzeyini artırmayı düşünüyor-
    
     DOKAPı dikkate alırken üç evrenin ele alındığını, birinci evrenin 2001-2005 yılları arasında bölge ekonomisinin yeniden yapılandırılması, ikinci evrenin 2006-2010 yılları arasında yapılandırmanın bitirilmesi ve üçüncü evrenin ise bölge ekonomisinin sürdürülebilir kalkınma sürecine sokulması olduğunu kaydeden Kılıçdaoğlu, şöyle devam etti:
     DOKAP bölgedeki insanların gelir düzeyini artırmayı düşünüyor. Sosyal gelişmişlik düzeyini artırmayı düşünüyor. Göçün engellenmesi, çevrenin ve doğanın korunması hedefleniyor. Rakamlara bakıldığında 2001de başlayan bu hedefler 2011i geçtiğimizde acaba hangi noktada. Kimse bir şey bilmiyor. Neden, devletin elinde veri yok. Japonlar plan, program hazırladı, biz uygulayacağız. Ne uyguladığımızı ne de sonuçlarını biliyoruz. Ancak genel verilere bakıldığında, Doğu Karadenizin ülke içinde yarattığı katma değer 2004te yüzde 2.5, 2008de 2.6ya çıkmış. Demek ki plan burada çalışmamış, bölge katma değer yaratmamış. 2002de bölgenin toplam ihracatı yüzde 1.4, 2011de 1.5e çıkmış. Demek ki rekabet gücü yok. İstihdamın da 2004-2011 yılları arasında 60 bin kişi gerilediğini görüyoruz. Özellikle tarım istihdamında ciddi gerileme var. 2011 yılına kadar 7 yılda Türkiye tarım istihdamını 430 bin kişi artırmış. Ama Doğu Karadeniz bölgesinde 125 bin kişi düşmüş. Göçün nedenlerinden birisi de bu.
    
     -Beklenen kamu yatırımı da gelmemiş-
    
     Bölgenin temel ürünlerinin fındık ve çay olduğunu, bu ürünlerin bölge için stratejik ürün olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
     Fındık ve çayı çıkarın Karadenizli aç kalır. Su gibi, hava gibi ve özgürlükler gibi çay ve fındık bu bölgenin vazgeçilmez ürünüdür. İki ürünün üreticileri hayatlarından memnun değiller. Fındığa verilecek destekleme önümüzdeki yıl biraz daha düşecek. Desteklemeye 2011 yılında yüzde 11 pay ayrılırken fındığa, yüzde 9a düşecek.
     Peki kamu yatırımlarında gerekli yatırım alındı mı- 2001-2011 dönemi içinde hedeflenen kamu yatırımlarının ancak yüzde 67si gerçekleşmiş. Demek ki beklenen kamu yatırımı da gelmemiş. Kamu yatırımları için ön görülen 8 milyar dolar, gerçekleşen 5 milyar dolar. 2010-2013 Doğu Karadeniz Kalkınma Planına göre mevcut limanların demir yolu bağlantıları yok, limanlarda uygun depolama tesisi yok, kara yollarının fiziki standartları düşük. Karadeniz Sahil Yolu şehir içi geçişleri sorunlu, iç kesim kara yolları bağlantılarının standardı düşük. 2000 yılında da aynı sorunlar vardı, 2012 yılında da aynı sorunlar var. Demek ki sorunların çözümüne yönelik sağlıklı çaba harcamamışız. İnsanlar daha huzurlu yaşasın diye plan yapılıyor. Ancak yoksul sayısında son 5 yılda 72 bin kişilik artış var. 2011 yılında bölgedeki yoksul sayısı 492 bin kişiye çıkmış durumda.
    
     -Fındık fiyatını biz değil, yurt dışındaki spekülatörler belirliyor-
    
     Fındık üretiminde Türkiyenin dünya birincisi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları belirtti:
     Bir ürünü üretmede dünyada baskın güç olan ülke veya firma fiyatını kendisi belirler. Ben üretmesem, pazarlamazsan dünya fındıksız kalır. Ama fındık fiyatını biz değil, yurt dışındaki spekülatörler belirliyor. Çözümü var mı- Çözümün hayata geçmesi için siyasi iradenin ortaya çıkarması gerekiyor. Halkını, insanını, bölge insanını seven, başka ülkelere emek, alın terini ihraç eden değil, ürününü ihraç ederken hakkı olan bedeli de Türkiyeye getirmeyi özendiren bir siyasal anlayışa ihtiyaç var. O siyasal anlayış Türkiyede yok. Fındık üreticisi dertli, efendim ben perişan oldum. Kusura bakma zaten perişan olacaksın. Hükmet yazmış programını, daha az para vereceğim diye. Gidip sen de oyunu ona veriyorsun. Evet bana daha az para ver diye. Kişi yaptığından şikayet etmemeli. Fındık üreticisi memnun değil, kendisini perişan eden iktidara oy verecek, sonra da şikayet edecek. Ey CHP sesini çıkar, belki onlar ürkerler bize daha fala para verirler.
     Sadece eleştiri yapan parti değiliz, o dönemler bitti. Aynı zamanda her soruna çözüm üreten partiyiz diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
     Biz her soruna çözüm üreten partiyiz. Fındık üreticisi hangi partiye oy verirse versin, o üreticinin benim başımın üzerinde yeri var. Hiç kimseye hangi partiye oy verdin diye söylemem. Ama bir gerçeği de dile getirmek zorundayım. O gerçek sadece bizim değil, hepimizin gerçeği. Bu ülke fındık üretiminde dünyada bir numara olacak, fiyatını başka ülkede 3 spekülatör belirleyecek. Niye fındık borsası Türkiyede değil-
     Siyasetçinin birinci görevi kendi halkının çıkarlarını savunmaktır. Kendi halkınızın çıkarlarını savunursanız bu ülke zenginleşir. Bizim yeni bir söylemimiz var. Önce halk zenginleşecek. Halkın cebi para görecek. Halkın kabahati var mı- Yok. Çalışıyor, fındığını üretiyor, alın teri döküyor. Kabahati yok. Kabahat o alın terinin karşılığı fiyatı vermeyen siyasi otoritenin. Sorunumuz bu.
     Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından basın mensuplarının gündemle ilgili sorularını cevaplamayacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, daha sonra Rizeden Hopaya hareket etti.
     (Bitti)
    
     Muhabir: Muhittin Sandıkçı
     Yayıncı: Murat Kaban
31 Ekim 2012 13:38
DİĞER HABERLER