CHP, KHK'lılarla buluşmalarını üçüncüsünü İstanbul'da gerçekleştirdi. Toplantıda Kaftancıoğlu, "Sizin hikâyelerinizin benim açımdan dehşet verici bir ötekileştirme ve bir kıyım hikayesi" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 35 ilde yapmayı planladığı KHK’lılarla buluşmaların üçüncüsü İzmir ve Adana’dan sonra İstanbul’da gerçekleştirildi. CHP Genel Başkan Yardımcıları Gülizar Biçer Karaca ve Yüksel Taşkın’ın yanısıra, İstanbul Milletvekili Cihangir İslam ve İstanbul il Başkanı Canan Kaftancıoğlu da toplantıya katıldı. Burada konuşan Kaftancıoğlu, “Sizin hikâyelerinizin benim açımdan dehşet verici bir ötekileştirme ve bir kıyım hikayesi” dedi.
“NASIL ‘F... BORSASI’ VARSA OHAL BORSASI OLDUĞUNU GÖRDÜK”
Toplantıda CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, KHK sorununu CHP olarak çözeceklerini kaydederek şöyle devam etti: “OHAL Komisyonu Başkanı bir saatlik görüşmenin ardından en son bana şunu söylemişti: ‘Hiçbir şey bulamazsak, kurumuna soruyoruz ve kurum görüşü istiyoruz.’ Ben o kurum görüşünü Cumhurbaşkanı’na soracak şeklinde zannettim. Ama bugün geldiğimiz noktada o kurum görüşünün iki Süleyman olduğunu hep birlikte öğrenmiş olduk. Nasıl bir ‘F... borsası’ndan bahsediliyorsak bugün öğrendik ki bir de OHAL borsası oluşturulmuş. Bu salonda bulunan arkadaşlarımızın birçoğunun ve tamamının neredeyse hala görevlerine iade edilmemiş olmalarının ardında yatan gerçek o meşhur iki Süleyman’la bir ahbaplıklarını olmaması.
“BİZ BU KHK ZULMÜNE SON VERECEĞİZ”
Ama ahbaplık olmadan adalet arayarak ve adalet talep eden hak mücadelesi verenlerle birlikte biz bu süreci mutlaka başaracağız. Hukuki mücadele elbette kıymetli. Ancak şu anda hepimiz biliyoruz ki yargı bir kişinin iki dudağının arasında. Yürütmenin hem yasamayı hem yargıyı denetlediği bu sistemde hukuki çözüme erişmek oldukça güç. Tamamen siyasi bir kararla bu karar çözülecek. Bu hak mücadelesi başarıya kavuşacak. O zaman ne yapmalıyız? Bizler, siyasiler ve hak mücadelesi veren değerli katılımcılar hep birlikte bu sesi yükseltecek ve size sivil ölümü layık gören, sivil ölüme mahkum eden anlayışın siyaseten çözüm mecrasına getirmeye sağlayacağız. Çok mu umutluyuz? Hayır, umutlu değiliz. Biz bir şeyden umutluyuz emin olun artık bu çözüm üretme noktasında olanlar kendi dertlerine bile çözün üretemez haline geldiler. Ancak ben buradan açıkça ifade etmek istiyorum. Sayın Genel Başkanımızın her platformda ifade ettiği gibi CHP ilk seçimde iktidar olacak. Bunu hep birlikte görüyoruz. Sadece biz görmüyoruz, sahada yaptığımız çalışmalarla yurttaşlarımızın bize olan ilgisi ve söylemleriyle de görüyoruz. CHP KHK’lılarla ilgili ne yapacak? Bugün İstanbul programını sosyal medyada paylaştığımda bir arkadaşım altına şunu yazmıştı: ‘Evet bu toplantılar güzel, anlamlı. Ama siz ne yapacaksınız?’ İşte biz öncelikle KHK zulmüne son vereceğiz. Biz 20 Temmuz sivil darbesinin devam ettiği bu süreçte hukuksuzca, adaletsizce işinden edilen KHK zulmüyle içil ölüme terk edilen bu anlayışa mutlaka son vereceğiz. Hakkında hiçbir soruşturma açılmamış olan, beraat, takipsizlik alan ve AİHM tarafından hak ihlaline uğradığı karar verilmiş olan tüm akademisyenlerimizi görevlerine iade edeceğiz. Ardından hakkında kesinleşmiş yargı hükmü dahi olsa KHK ile ihraç edilip mahkûmiyet, beraat her ne olursa olsun tamamının dosyasını yeniden ele alacağız adil, eşit, bağımsız bir yargı önünde tekrar yargılanarak gerçekten suçlu olan varsa elbette hukuk nazarında gereken cezayı alacak"”
“VİCDAN BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜN”
Kendisi de KHK’lı olan Prof. Dr. Yüksel Taşkın, “Her AKP’linin veya her MHP’linin bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağduru komşusu var. Görmezden gelemezsiniz. Olmaz, kaçamazsınız. Vicdan bölünmez bir bütündür. ‘Filistinlilere duyarlıyım’ deyip KHK’lıları görmezden gelemezsiniz. O zaman en basit ahlak terazisinde sınıfta kalmışsınız demektir” dedi.
Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz CHP olarak gerçekten mağdurun kimliği yok anlayışında hareket etmeye çalışıyoruz. Bir de ben şu anda olanca samimiyetimle konuşmaya çalışıyorum. Aslında siyasetçi dediğiniz şey sizi dinleyip sizinle çözüm üretmesi gereken kişidir. Türkiye o kadar buradan uzaklaştı ki şu anda siyaset çözüm odağı değil, sorun kaynağı haline geldi. Ve görmezden geliyor. İnanın her AKP’linin her MHP’linin KHK mağduru bir komşusu var. Ama kafayı çeviriyorlar. Olmaz kaçamazsınız. Vicdan bölünmez bir bütündür.
“FİLİSTİNLİLERE DUYARLIYIM DEYİP KHK’LILARI GÖRMEZDEN GELEMEZSİNİZ”
‘Filistinlilere duyarlıyım’ deyip KHK’lıları görmezden gelemezsiniz. O zaman en basit ahlak terazisinde sınıfta kalmışsınız demektir. Dolayısıyla bütün bunları yaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen toplumun muazzam bir enerjisi var. Her zaman direnen, dış gösteren demokrasi için mücadele eden emek veren insanların muazzam bir enerjisi var. Türkiye otoriter rejimler içerisinde muhalefetin en direnen güçlü olduğu ülkedir. Ve biz bir kere eşkıya değiliz. Biz demokrasiyi sandık yoluyla değişim istiyoruz en doğal hakkımız bunun için mücadele ediyoruz. KHK’lılarla ilgili şunu söyleyeyim: Bir kere dünya tarihinde bu kadar büyük bir siyasi tasfiye yok. Ben KHK yani 15 Temmuz’un iktidarın sonunu getireceğini söylemiştim. Ve buna hala inanıyorum. Hiç kimse bunun altından kalkamaz. Bakın tam 20 Temmuz’da birazdan adını açıklayacağım bir arkadaşım şöyle bir tespitte bulunmuş. Yani darbeden beş gün sonra şunu tespitte bulunuyor ki bu CHP’nin de tavrıdır ‘Darbeye ve darbeci yaklaşıma karşı olduğumuzu yenilerken, darbe girişimini bahane edilerek sivil seçilmiş makamların da darbe hukuku uygulamasına, Anayasanın ve özellikle insan hakları alanında bağlayıcı uluslararası hükümlüklerimizin askıya alınmasına da karşı olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz. İbrahim Kabaoğlu’. 20 Temmuz’da söylediği her şey gerçekleşti. 2018 seçim bildirgemizi okuyacaktık çok uzar diye okumuyorum bütün değerli arkadaşlarımdan CHP’nin 2018 seçim bildirgesine göz atmalarını rica ediyorum.”
KAFTANCIOĞLU: “KHK MAĞDURLARININ HİKAYELERİ DEHŞET VERİCİ BİR ÖTEKİLEŞTİRME VE BİR KIYIM HİKAYESİ”
CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında çok sayıda KHK yayınlandığını ve 130 bin dolayında insanın kamudan ihraç edildiğini hatırlatırken, “Hiçbir abartıya başvurmaksızın kendi adıma diyebilirim ki KHK mağdurlarının yani sizin hikâyelerinizin benim açımdan dehşet verici bir ötekileştirme ve bir kıyım hikayesi. İşlerine son verilen 10 binlerce KHK mağduru yani sizler bir tür vebalı gibi kaderlerinize terk edilmiş durumdasınız. Komşularınızın eski çalışma arkadaşlarınızın sizlere selam vermeye korktuklarını bile biliyorum. Yakınlarınız, soranlara sizlerden söz ederken kulaklarına fısıltıyla anlatıyorlar korkularından. En koyu istibdat rejimlerinde bile yaşanmayacak olan acımasız bir ötekileştirme yaşıyorsunuz” dedi.
KHK mağdurlarının maddi ve manevi yıkımla karşı karşıya olduğunu dile getiren Kaftancıoğlu, “Yaşadıkları aşağılanmayı kabul edemeyen KHK mağdurları içinde çaresizlikten intiharı seçenler oluyor. Ne tuhaf ve acıdır ki KHK mağdurlarının işe iadeleri kimi zaman intiharlardan sonra gerçekleşiyor. Yargı süreçleri çok yavaş ilerliyor. Mağdurların işe iade talebi muktedirlerin derin buzdolaplarında bekletiliyor. Birçok kişi hakkında beraat ve takipsizlik kararı verilmesine rağmen işlerine iade edilmiyorlar. KHK’lılara yaşatılan bunca olumsuzluğa ve hukuksuzluğa rağmen asla umutsuz olmayacağız” diye konuştu.