CHP'li Eren Erdem: Dik durduğum için ölüm çağrılarının hedefindeyim

CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, 'ak troller' ve 'havuz tetikçileri' tarafından alenen ölüm tehditleri aldığını belirterek "Dünden beri binlerce ölüm tehdidi alıyorum, hakkımda sosyal medyada katliam çağrıları ve kurşuna dizme anketleri yapılıyor. Havuz tetikçileri 'Ayağına değil, kafasına sıkalım', Ak troller 'Dikkatli ol, evini biliyoruz' gibi sosyal medyada alenen tehditler savuruyor. Osmanlı Ocakları denilen paramiliter yapılanma ev adresimi paylaşarak baskın planları paylaşıyor. Şu an vatanseverlik şiarıyla ülkemin itibarını ayaklar altına bir anlayışa karşı dik durduğum için ölüm çağrılarının hedefindeyim." dedi.

Şahsına yönelik havuz medyasında çıkan ağır hakaret ve tehdit içeren haberlere yazılı açıklama ile cevap veren Erdem, "Havuz medyası, TBMM'de yaptığım bir konuşma üzerinden şahsıma yönelik şahsiyet suikastçiliğine başladı. Bilindiği gibi, haftalar önce İstanbul İl Başkanlığı'nda daha sonra Meclis'te bir basın toplantısı gerçekleştirdim. Konu Türkiye üzerinden radikal terör örgütlerine giden sarin gazı konusuydu. Ulusal ve uluslararası basının yıllardır takip ettiği, bir konuda devletin belgelediği bilgiler ışığında bir toplantı yaptım ve toplantıda yaptığım açıklamalar Cumhuriyet, BirGün, Evrensel, Yurt, Sözcü gibi o günkü ulusal medyanın hemen hemen tüm gazetelerinde yer aldı. Bu süreçte yine ulusal ve uluslararası basına konuyla ilgili, basın toplantımda ifade ettiğim görüşleri aktardım. Ancak şu an Sarin gazı olarak bilinen kimyasal silah hakkında TBMM konuşmalarım ve basın toplantıları üzerinden şahsıma yönelik iftiralar atılarak ciddi bir linç kampanyası başlatılmış durumda." diye konuştu.

Sarin gazı konusunun yeni olmadığını ve birçok platformda daha önce dile getirdiğini anlatan Erdem, Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/139 esas numarasıyla, 2013 yılında bir soruşturma başlattığını ve akabinde sarin gazı imalatında kullanılan kimyasal maddeleri temin etmekten çok sayıda kişiyi yapılan takip ve belgeler üzerine tutuklandığını ifade etti.

Dosyada teröristlerin sınırı kolaylıkla nasıl geçtiği, kimyasal maddeleri Türk iş adamları aracılığıyla nasıl rahatlıkla temin ettikleri ve İslami terörün Türkiye'de nasıl örgütlendiğine dair sayısız bilgi ve belgenin mevcut olduğunu anlatan Erdem, şöyle devam etti: "İddianamede sarin gazının Avrupa'dan üretildiğine, Türkiye'yi transit ülke olarak kullanıp radikal İslamcı terör örgütlerine nasıl kolaylıkla ulaştırıldığına ve bunlara nasıl göz yumulduğuna dair açıkça bilgi ve belge paylaşılıyor. Ancak bir hafta geçmeden tutuklanan kişiler, her nedense, serbest bırakılıyor. Benim TBMM'deki toplantılarımda asıl vurgulamak istediğim nokta da bu oldu: 'Teröristler neden kolaylıkla sınırları geçebiliyor, neden bu kişiler serbest bırakıldı, neden radikal terör devlet tarafından bu şekilde görmezden geliniyor' sorunsalları üzerinden bir sorgulama ve hesap sorma amacındaydım. Ancak belli ki birileri, bu ihmallerin konuşulmasını, gerçeklerin dile getirilmesini istemiyor olacak ki, yalan yanlış iftiralar ve tehditlerle şahsıma yönelik suç işliyorlar."

Ak troller ve havuz tetikçileri tarafından alenen ölüm tehditleri aldığının altını çizen Erdem şunları kaydetti: "Dünden beri binlerce ölüm tehdidi alıyorum, hakkımda sosyal medyada katliam çağrıları ve kurşuna dizme anketleri yapılıyor. Havuz tetikçileri 'Ayağına değil, kafasına sıkalım', Ak troller 'Dikkatli ol, evini biliyoruz' gibi sosyal medyada alenen tehditler savuruyor. Osmanlı Ocakları denilen paramiliter yapılanma ev adresimi paylaşarak baskın planları paylaşıyor. Şu an vatanseverlik şiarıyla ülkemin itibarını ayaklar altına bir anlayışa karşı dik durduğum için ölüm çağrılarının hedefindeyim. Görmezden gelmenin belgelerini açıkladım diye, birileri birden sahte bir vatan ve ülke sevdasına kapıldı. Ankara'nın ortasında, Suruç'ta, Reyhanlı'da bombalar patlatılırken bu zihniyetin neden ülke sevdasına kapılmadığı da ayrı bir sorunu teşkil ediyor. Vatan haini arayanlar, ülkemizin itibarını ayaklar altına düşüren, terör örgütleriyle ülkemizi anılır hale getiren yönetim anlayışına, havuz soytarılarına, onların emperyalist işbirlikçi patronlarına ve halkımızı bu şahsiyetsizlere ve iftiralarına katlanmak zorunda bırakan iktidar mekanizmasına baksınlar. Benim açıkladığım tüm bilgiler, bu devletin belgeleri, onların bu halka duydukları nefretin belgeleridir. Dolayısıyla eğer ortada bir iftira varsa, sorumlusu Adana Başsavcılığı ve Mehmet Arıkan'dır. Ben sadece savcılığın başlattığı iddianamede yer alan bilgileri ve bu bilgiler nezdinde önce tutuklanıp ardından hemen serbest bırakılmanın nedenlerini soruyorum." CİHAN
15 Aralık 2015 15:47
DİĞER HABERLER