CHP'LİLER Birgün ve Yurt gazetesini ziyaret etti

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP), medya üzerindeki baskıları incelemek üzere kurduğu komisyon, Yurt ve Birgün gazetelerini ziyaret etti. Ziyaret sonrası konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, Türkiye'de yürütme, yasama ve yargının da bağımsız olmadığını söyledi, " Bu toplumda tabi ki medyaya operasyon olur. Bunda şaşılacak bir şey yok." dedi.

CHP'li heyet Taraf ve Zaman gazetelerini ziyaretin ardından, Yurt ve Birgün gazetelerinin de yöneticileri ile bir araya geldi. Yaşadıkları sıkıntıları ve sorunları dinleyen heyet, görüşme sonrası konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Baskı altındaki medyaya destek vermek için böyle bir komisyon kurduklarını anlatan Enis Berberoğlu, şunları söyledi: "Küçük büyük diye bir kavramın medyaya yakışmadığını düşünüyorum. Medyanın tarif biçimi etkili olup olmamasıdır. Buraya geliş sebebimiz bütün özgürlüklerin temelinde olan ifade özgürlüğüdür. Bugün seçimlere 60 gün kala gazetenizin çok anlamlı bir manşeti var; 'medyaya sivil darbe' diye. Buna medya kısmını bıraksak sivil darbe desek biraz daha anlamlı olur. Çünkü bugün 7 Haziran'da seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisi neredeyse hiçbir yasama ve denetim faaliyeti yapmadan sadece yemin ederek yeni bir seçime gidiyor. Bunun arkasında hangi gücün olduğu herkesin malumu. Medyaya bu operasyonları düzenleyen iradenin hakim ve savcıları ne kadar özgür olduğu herkesin bildiği bir başka konu. Yürütmenin başı etkisiz eleman. Yani yürütme, yasama, yargı hiçbirinin özgür olmadığı bir toplumdan bahsediyoruz. Bu toplumda tabi ki medyaya da operasyon olur. Burada şaşılacak bir şey yok. Dün sabah itibariyle baskın yiyen İpek Koza Medya'dan başlayarak daha sonra Twitter fenomeninin ortaya attığı iddiaları ne doğrulayan ne yalanlayan bir hükümet yetkilisini duymadığımız için mecburen burada adı geçen kuruluşları ve baskı gören kuruluşları ziyaret ederek hükümet nelere cüret edecek önümüzdeki 60 gün içinde hangi özgürlüklerimizden vazgeçirmeye çalışacak anlamaya çalışıyoruz."

'MEDYAYLA SAVAŞ FAŞİZMİN EN İLERİ AŞAMASIDIR'

Hükümetin, hukuksuzlukların halk tarafından görülmemesi için medyayı susturmaya çalıştığını kaydeden CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem de "Medyanın karartılması suretiyle yarattıkları tablonun halk tarafından hesap sorulması gerçeğinin görünmez olmasını istiyorlar. Bundan kaynaklı yoğun bir baskı ortamıyla karşı karşıyayız. Bu baskılar dünya tarihinde bildiğimiz, tanıdığımız eylemlerdir. Medyayla savaş faşizmin en ileri aşamasıdır. Biz arkadaşlar medyayı saraya meze etmeyeceğiz. 1 kasım seçimlerine giderken medyanın özgürlüğünü korumak aynı şekilde boynumuzun borcudur. Burada meslektaşlarınız olarak yanınızdayız." diye konuştu.

'BİZ GAZETECİ OLARAK SORU SORMA HAKKIMIZI KULLANMAK İSTİYORUZ'

Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Veysi Şahin de "Hepinizin de bildiği gibi olağanüstü bir dönemin yaşandığı günümüzde bir zamanlar kimsesizin kimsesi sayılan gazeteciler, hatta patronları korunmaya muhtaç hale gelmiş durumdalar. Peki biz ne istiyoruz? İstediğimiz şey aslında çok basit; biz soru sorma hakkımızı kullanmak istiyoruz. Basın demenin temeli budur zaten. Ve buna bağlı olarak da korkmadan yazmak, bizi hiç kimsenin tehdit etmediği, ötekileştirmediği bir ortamda yazmak ve haberi kamuoyuna olabildiğince yalın halde sunmak istiyoruz. Peki bunu gazeteler olabildiğince özgür yapabiliyor mu? Maalesef ki hayır. Yaşananlar her şey ortada. Biz kriminal olaylarla çok ilgili değiliz ama kriminal hale getirilmek istenen senaryo suçlamalarına da karşıyız. Zindanlara karşı olduğumuz gibi düşüncenin özgürce ifade edilmesinin önüne konan engellere de karşıyız. Bu baskılardan Yurt Gazetesi de nasibine düşeni fazlasıyla alıyor. Sadece son iki ayda Yurt Gazetesi'ne açılan dava sayısı otuzun üzerinde. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan 6 tane daha ceza ve tazminat davası açılmış bugün. Ve onların temeli de sarayın günlük siyaset üzerindeki müdahalelerini haberleştirdiğimiz metinlere yönelik. İçinde hakaret ya da herhangi bir şey olduğundan değil. Bizim istediğimiz de zaten bu tek adamlık olsun istemiyoruz. Çok seslilik çoğulculuk olsun istiyoruz. Dinimizin, mezhebimizin, ırkımızın sorgulanmadığı Atatürk değerlerinin hakim olduğu bir Türkiye istiyoruz. Okurlardan önce biz habere özgürce ulaşmak istiyoruz. Akreditasyon her alanda belimizi büküyor. Yaşanan şeyler yenilir yutulur cinsten değil. Gazeteciler için herşey hergün daha da zorlaşıyor hatta imkansız hale geliyor. Biz gazetecinin soru sorma hakkı görevinin layıkıyla yerine getirebilmesi için iktidarın oluşturduğu baskı çemberinin kırılmasının çaresi de uluslararası basın çevrelerinin de bu olaya sahip olmasıyla mümkün olacaktır." şeklinde konuştu.

'SARAY HERKESE KARŞI'

Birgün Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Barış İnce ise şöyle konuştu: "İlk önce davalardan başlamak lazım. Operasyonlardan, çünkü en yakınca olanları bunlar çünkü. Aslında dün başlayan operasyonu bir paralel yapı operasyonu olarak değerlendirmedik, bir saray operasyonu olarak değerlendirdik. Çünkü bir tesadüf olarak değerlendirilemez bu. Tam seçim öncesinde ayrıksı bir sesin, iş adamına yönelik bir baskıyı, bunlar önceden de ortaktı deyip, ne ahlaki nede hukuki olarak değerlendirilebilir. Böyle düşündüğümüz için açık seçik şunu söylemek lazım, seçim öncesi medyaya bir gözdağı verilmek isteniyor. Bu yüzden buna karşı hem kınama mesajımızı yayınladık, hem de bugünkü manşetimizle aslında bir tavır göstermiş olduk. Şunu söyleyebilirim ki saray, kendisine karşı kim olursa olsun, MHP'lisinden HDP'lisine çok geniş bir yelpazede, cemaatçisinden meslek gruplarına kadar, hepsine karışı. Biz de o yüzden, aynı cephede gözüktüğümüz için risk altındayız. Bu risk şuan bize şu şekilde geliyor, adli hukuki davalarla geliyor ilk etapta. Bu da şuradan başlıyor. Cumhurbaşkanına hakaret konsepti içerisinde. 17-25 Aralıkla ilgili her haber, kendisinin yolsuzluk yaptığına dair kanıt belirten iddiada bulunan yada bununla ilgili mizah ta bulunan karikatür çizen, siyasi taşlama yapan her şeyden biz dava yiyoruz. Bu davalardan Cumhurbaşkanına hakaret çok sert bir yasa. Bu yasa dan da 5 buçuk 6 yıl hapis isteniyor. 6 ayda bir sorumlu müdürümüzü değiştirmek zorunda kalıyoruz. Komik bir durum aslında, burada sırayla herkes sorumlu müdür olmak durumunda kalıyor."


CİHAN
02 Eylül 2015 16:32
DİĞER HABERLER