CHP, 'sorgulamayı öğreten' eğitim sistemi vaat ediyor

CHP Ankara Milletvekili Adayı Nihat Yeşil, Türkiye için eğitim reformunun şart olduğunu vurguladı.

Yeşil, sorgulamayı öğreten, analitik ve sosyal yetileri arttıran bir eğitim sistemi kurgulanması gerektiğini dile getirdi.

Yeşil, eğitim sistemi ile ilgili kaleme aldığı makalede şu görüşlere yer verdi:

"Demokrasimizin geleceği, ülkemizin bilgi ekonomisine geçebilmesi, dünya ile rekabet edebilmesi ve insanlığın evrensel değerlerine katkı sunacak üretimler gerçekleştirebilmesi için eğitim sistemimizin sorunları acilen çözülmelidir. Eşit, parasız, bilimsel, kaliteli ve sorgulayıcı bir eğitim sistemi kurmak; milli değerlerimizi öğreten ancak evrensel gerçekler ve değerlerle örtüşen bir müfredat oluşturmak zorundayız. CHP bu hedefleri gerçekleştirecek eğitim reformlarını hayata geçirecektir. Çocuklarımıza ezberciliği değil, sorgulamayı öğreten, onların analitik ve sosyal becerilerini geliştiren bir eğitim sistemi kuracaktır. İnsanlığın hemen her alandaki tarihsel deneyimlerini, üretimlerini, belirli bir yetkinlikte kavramış ve çağdaş bilgiler doğrultusunda yeni fikirler üretebilen bireyler, toplumsal gelişimin yapıtaşlarıdır. Bu durum, yalnızca yüzyılımız için geçerli olan bir gereklilik değildir. Geçmişte de insanlığın bilimsel, sanatsal ve kültürel dünyasında büyük ölçekli sıçramalara neden olan üretimler, hep bu tür bireyler tarafından gerçekleştirilmiştir. Günümüz dünyasında var olan her olgu, her kavram ve her üretim, insanlığın Beş Bin yıllık yazılı birikiminin ürünleridir. Bu nedenle çağımız insanı için bilimde, sanatta, ekonomide, politikada, kısacası aklınıza gelebilecek her alanda, yeni ve faydalı üretimler gerçekleştirmek; temel olarak, doğru ve yeterli bilgiyi edinmekle mümkündür. Toplumların, yeni nesillere kitlesel ve sistematik olarak eğitim vermeleri de bu yüzdendir. Ve açıkçası bu yöntem, hem bireylerinin 21. yüzyılda olup bitenleri anlayabilmesi açısından, hem de toplumların kitlesel varlıklarını sürdürebilmeleri açısından hayati bir zorunluluktur. İnsanlığın bin yıllar içerisinde geliştirdiği bu yöntemle, Amerika kıtasında yaşayan bir çocuk ile Asya kıtasında yaşayan bir çocuk, hemen hemen aynı yaşlarda, okuma ve yazma, yer çekimi kanunu, çarpım tablosu, dünya tarihi, müzik yazısı (notalar) ve insanlığın ortak kaderini belirleyen benzer tüm bilgileri öğrenmiş olur. Evrensel ortak akıl, böyle gelişir.
Peki, günümüz Türkiye'sinde bu ne ölçüde başarılabiliyor? Ülkemizde uygulanan kitlesel ve 'sistematik' ulusal eğitim politikalarıyla bilimsel, sanatsal ve kültürel anlamda yetkin bireyler yetiştirildiği güvenle dile getirilebilir mi? Maalesef bu sorunun cevabı; hayır. Bunun son dönemlerdeki en somut iki göstergesini dikkatle incelemek gerekmektedir. İlki, yakın zamanda Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayınlanan, şimdiye kadarki en kapsamlı eğitim araştırmasının sonuçlarıdır. Bu araştırmaya göre Türkiye, eğitimde 76 ülke arasında 41. sırada yer alıyor. Özellikle matematik ve okuma becerisi alanlarındaki derecelendirmelerin, ülkenin geleceği açısından bir hayli endişe verici seviyelerde seyrettiği görülüyor. Ayrıca raporda, ekonomik olarak iyi durumda olan ailelerin çocuklarının, diğerlerine oranla daha başarılı oldukları görülüyor ki, bu göstergeyle memleketin milli eğitimde nitelikli ve eşitlikçi eğitim politikasının çöktüğünü açıkça görülmektedir.
İkinci rapor ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yayınlanan '2014 İnsani Gelişmişlik Endeksi'. Cinsiyet eşitsizliğinden çok boyutlu yoksulluğa, sağlıktan eğitime, kaynak kullanımından sosyal bütünleşmeye, güvenlikten uluslararası uyuma, çevreden gelir dağılımı eşitsizliğine kadar çeşitli konularda ülkelerin insani gelişmesi derecelendirilerek karşılaştıran raporda, Türkiye 187 ülke arasından 69. sırada yer alıyor. Türkiye bu sıralamayla Libya, Malezya, Panama, Umman, Belarus ve Lübnan gibi ülkelerin ardında yer alıyor. Bu bizim açımızdan kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir. Bu ürkütücü tablo bizlere, ülkeyi kalkındıracak, sosyal gelişimi destekleyecek, küresel bilgi toplumuna katılımımızı sağlayacak ve insanlığın evrensel birikimine katkı sunacak üretimleri gerçekleştirecek gücü kendimizde bulamamamızın temel sebeplerinin başında eğitim politikalarındaki başarısız uygulamaların geldiğini açıkça göstermektedir.
Başarının satın alındığı, öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırıldığı, 12 yılda yapılan 13 değişiklikle yazboza dönen, ölçme-değerlendirme amacıyla yapılan ve veliler ile öğrencilerin neredeyse yaşamlarını adadıkları sınavlardaki şaibelerin ayyuka çıktığı, zaten YÖK ile prangalanmış yükseköğretimin her ilde açılan liseden bozma 'üniversite'lerle niteliksizleştirildiği, atamaların siyasi çıkarlar gözetilerek yapıldığı, müfredatının özü bilimsel ve çağdaş gerekliliklere uygun olmayan, 4+4+4 düzenlemesiyle çağdaş topluma giden yolu açıkça tıkayan bu günkü eğitim sistemimiz, ülkemizin geleceğini karanlığa sürüklemektedir. Demokrasimizin geleceği, ülkemizin bilgi ekonomisine geçebilmesi, dünya ile rekabet edebilmesi ve insanlığın evrensel değerlerine katkı sunacak üretimler gerçekleştirebilmesi için eğitim sistemimizin sorunları acilen çözülmelidir. Eşit, parasız, bilimsel, kaliteli ve sorgulayıcı bir eğitim sistemi kurmak; milli değerlerimizi öğreten ancak evrensel gerçekler ve değerlerle örtüşen bir müfredat oluşturmak zorundayız. CHP bu hedefleri gerçekleştirecek eğitim reformlarını hayata geçirecektir. Çocuklarımıza ezberciliği değil, sorgulamayı öğreten, onların analitik ve sosyal becerilerini geliştiren bir eğitim sistemi kuracaktır. "

Nihat Yeşil, CHP iktidarında eğitim sisteminin yeniden kurgulanacağını savundu ve partisinin vaatlerini şöyle sıraladı:

"Bir yıl okul öncesi, 8 yıl ilköğretim olmak üzere toplam 9 yıl temel eğitim ve 4 yıl ortaöğretimden oluşan 1+8+4 eğitim sistemini hayata geçireceğiz. 13 yıl süreli, tam gün, nitelikli, ücretsiz ve zorunlu eğitimi mümkün kılacağız. Okul aile birliklerini yasal statüye kavuşturarak, velilerin okullarda söz söyleme haklarını yasal güvenceye almış olacağız. Kamu eğitim harcamalarının GSYH içindeki payını, OECD ve UNESCO'nun ilgili normlarını esas olarak artıracağız. Devlet okulları ve özel okullar arasındaki sosyo-ekonomik ayrışmayı ortadan kaldıracağız. Öğretmenliği yeniden toplumun en saygın mesleklerinden biri haline getireceğiz. Atama bekleyen öğretmen sorununu kadrolu atamayla çözeceğiz. 140 bine yakın öğretmen açığını kapatacak, birleştirilmişi sınıflardaki 50 bine yakın öğretmen ihtiyacını karşılayacağız. YÖK'ü ortadan kaldıracak, özgür üniversitelerin önünü açacağız. Sanayi kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde, OSB'lerde ve Sanayi Sitelerinde çıraklık merkezi ve iş garantili yatılı eslek liseleri kuracağız."
CİHAN
22 Ekim 2015 15:54
DİĞER HABERLER