CHP'de yeni kriz!

CHP'de yeni kriz!
CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç, Tunceli'nen Dersim ilesinde gerçekleşen katliamla ilgili açıklama yapan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün hakında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yönetiminden gereğini yapmasını istedi.
Koç, "Genel başkanımız başta olmak üzere CHP organlarını tavır koymaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz.'" dedi. TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Koç, Hüseyin Aygün hakkında açıklamalarının kabul edilebilir olmadığını söyledi. Koç şöyle konuştu: Sendika ve meslek organlarının dekor olarak kullanıldığı demokrasi illizyonu ile kuşatılmış durumdayız. Demokrasi illizyonu, yandaş medya ve AKP'den çıkar sağlayan odaklar tarafından kamuoyuna ileri demokrasi olarak yutturulmaya devam etmektedir. Diğer yandan terör örgütünün rehin aldığı siyaset kurumunun, uzlaşma izdivacı adı altında yürüttüğü anayasa çalışmalarının, AKP tipi demokrasi uygulamalarıyla (AKP'nin iş tutuş tarzıyla) birleştiğinde nasıl bir sonuç çıkacağını şimdiden görmemiz gerekiyor. Şehitlerin, deprem kurbanlarının acıları gönlümüzde iken, 10 Kasım günü ilginç tartışmamalara tanık olduk. Atatürk ve Atatürkçülüğü 1920 - 1940 arasındaki dondurulmuş bir zaman dilimine hapsederek, o zamanki dünya koşullarından soyutlayıp kimi kez hakaret vararak eleştirenler kervanına CHP'den birilerinin katıldığını da gördük. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün bir yayın organına yaptığı açıklamalar, bu çerçevede değerlendirilebilecek, kabul edilebileek değerlendirmeler değildir. CHP'ye oy veren, zor koşullarında mücadelesini yürüten, umut olarak görmek isteyen milyonlarca yurtaşımız gelişmelere isyan etmektedir. Genel başkanımız başta olmak üzere CHP organlarını tavır koymaya ve gereğini yapmaya davet ediyoruz. Şu durum çok iyi bilinmelidir. CHP tesadüfen kurulmuş, siyaset mühendislerinin yönlendirmesiyle kendisine rota arayan, tarihiyle hesaplaşmaktan korkan parti değildir. CHP yüzyıl öncesinden kalan hesapların yeniden masaya yatırıldığı, tarihsel dönemde kendisini başkalaştırmaya zorlayan iç ve dış talep sahiplerine direnecek güçtedir. CHP tabanı cumhuriyetimiz kurucsu Atatürk partimizin temel ilkelerine de sahip çıkmaya devam edecektir. CHP sinsi maceraperestlerin devşirme dönüştürmü planlarını boşa çıkaracak, direniş karşı koyuş olmak durumundadır. CHP yetkili organlarını gelişmeler karşısındaki suskunluğunu kabul etmek mümkün değildir. Sessizlik ve tepkisizliğin dolayı yoldan onaylamak anlamına çekileceği unutulmamalıdır. CHP Türkiye'nin gündemini işgal eden konularda, ideolojik tutarlıkıl ve politik söylem geliştirme noktasında duyarlı davranmak zorundadır. Muhafazakar ve neo-liberal tavsiye odaklarının klavuzluğuna uyum sağlamaya dönük, siyasi tavırların partimizin temel ilkelerini kamuoyunda tartışılır hale getirdiği görülmelidir. Tespitler parti içi muhalefet geliştirme amacıyla ortaya konulmamıştır. Amacımız, partimiz tabanınındaki ve kamouoyundaki tartışmalara karşı söylem ve duruş birlikteliğine çağırmaktır. CHP'li Hüseyin Aygün ne demişti? CHP Tunceli Milletvekili Aygün, 'Dersim olayları' konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı. Olayların sorumlusunun devlet ve o dönem iktidarda olan CHP olduğunu kaydederek, "CHP, Kılıçdaroğlu döneminde bu konuda tarihiyle yüzleşiyor. 'Bunu CHP yaptı' deyip, bunun üzerinden bir politika üretmek de doğru değil, çünkü o dönem başka parti yoktu." dedi. CHP'li Hüseyin Aygün, Cumhuriyet tarihinin en acı sayfalarından biri olan 'Dersim olayları' konusunda uzman bir isim. 'Dersim 1938 ve Zorunlu İsyan' ile '0.0.1938, Resmiyet ve Hakikat' kitaplarının yazarı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun davetiyle milletvekili adayı olan ve Tunceli'den seçilen Aygün, 73 yıl önce yaşanan olaylarla ilgili resmî tezlerin gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Zaman'a konuşan Aygün, Dersim meselesinin 500 yıllık bir konu olduğunu belirtti. "Dersim, etnik kimliği ve dinî inançları bakımından farklı özellikler taşıyan, bu farklılık sebebiyle de 500 yıldır yok edilme siyasetiyle karşı karşıya kalan bir bölge." diye konuşan Aygün, "Cumhuriyet, esasen o politikada bir değişiklik meydana getirmiyor; önce merkezleşme yönünde kararlar alınıyor, bölgeyi merkezî yönetime bağlama yönünde bazı raporlar hazırlanıyor. Bu raporlar, 500 yıllık Dersim sorununu barış içinde çözmeye yönelik öneri getirmiyor. 1937-1938'de jenosite (soykırım) varan bir operasyonla Dersim meselesi tarihe havale edilmiş oluyor. Ama böyle de bitmiyor, bu sorun devam ediyor." ifadelerini kullandı. Ordu harekat yapınca insanların kendini korumak için silahlandığını aktaran CHP'li vekil, "Resmiyette ise bir isyan olduğu ve devletin de bunu bastırdığı tezi savunuluyor. Çünkü Başbakan'ın deyimiyle '50 bin insanın öldürüldüğü' bir operasyonun meşrulaştırılması için orada bir isyan oluşturulması gerekiyordu. Dersim isyanı, sonradan icat edilmiş bir şeydir, öyle bir şey gerçekte yoktur." dedi. Dersim katliamının sorumlusunun devlet ve o dönemin CHP iktidarı olduğunu vurgulayan Hüseyin Aygün, şöyle devam etti: "Ancak CHP'de bu konuda kendi tarihiyle yüzleşme ve uygulanan politikaların toplumun önünde saydam bir şekilde tartışılması yönünde bir tavır alındığını Kılıçdaroğlu döneminde görüyoruz. Tabii 'bunu CHP yaptı' deyip, bunun üzerinden bir politika üretmek de doğru değil, çünkü o dönem başka parti yoktu zaten." Mustafa Kemal Atatürk'ün 'katliamdan haberdar olmamasının mümkün olmadığını da dile getiren Aygün, "Bu dönem boyunca izlenen bütün politikalarda Atatürk devletin başındadır. Fakat Aleviler, bütün bu dönemi Mustafa Kemal'den ayırmak için onun 'büyük lider' kimliğine de gölge düşmemesi için fotoğrafını alıp Hazreti Ali ile yan yana asmışlardır. Bu katliamdan haberdar olmadığına kendilerini inandırmışlardır." yorumunda bulundu. KÜRT SORUNU BAĞIŞ VE DİYALOGLA ÇÖZÜLÜR Kürt sorununa da temas eden Hüseyin Aygün, çözümün barış ve diyalogla olacağına inandığını dile getirerek, "Öcalan'la yapılan görüşmeler çok değerlidir ve bu sürecin yeniden başlaması gerekir. Ama örgütün de silah kullanmayacağını inandırıcı bir şekilde topluma ve hükümete anlatması lazım. Birbirimizi öldürmeden konuşmalı, çözüm aramalıyız. Hükümet aslında görüşmeler yaparak, müzakere yaparak bu iradeyi ortaya koydu. O yolun devam etmesi gerekir." şeklinde konuştu. Sorunun çözümünde 'kırmızı çizgi' söylemini de yanlış bulduğunu aktardı. Ergenekon süreci derin devleti felç etti Hüseyin Aygün, Ergenekon ve Balyoz davasını da değerlendirdi. "Ergenekon diye bir gizli örgütün, yapılanmanın olduğunu biliyorum." diyen Aygün, operasyonun başlamasıyla yasadışı eylemlerin bittiğini, bölgede faili meçhullerin neredeyse durma noktasına geldiğini anlattı. 'Veli Küçük'lerin tutuklandığı dönemi olumlu bulduğunu' belirtirken, "Derin devlet ve gizli kontgerilla çekirdekleri felç oldu. Gerçekten kontgerillanın tasfiyesinin, derin devlete son verme adımı olarak görüyordum." diye konuştu. Ancak yapılan son tutuklamaları eleştirerek şunları kaydetti: "Ahmet Şık'ların, gazetecilerin, Ergenekon'dan kuşku duyduğunu söyleyenlerin, eser yayınlayanların tutuklanması nedeniyle ben biraz sulandığını düşünüyorum. Daha çok 'muhalifleri tasfiye etme hareketi' gibi duruyor. Dolayısıyla çok büyük bir fırsatın heba edildiği görüşündeyim."
16 Kasım 2011 17:14
DİĞER HABERLER