CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, "Binali Yıldırım'a AKP Genel Başkanı ve Başbakanlık görevinde değil, saraya kulluk ve vezirlik görevlerinde başarılar dilerim" dedi.
Yaşanan süreci, "Ülkemiz siyaseti adına talihsiz, trajikomik ve tarihi bir olay" diye niteleyen CHP'li Musa Çam, "AKP Genel Başkanı ve başbakan seçilmenin tek ölçütü saraydakini kim padişah yapabilecekse, kim saraya daha iyi kulluk yapacaksa o olmuştur. Davutoğlu'nun gidişi yerine nasıl bir genel başkan ve başbakan adayı olacağını gösterdi. Genel kuruldan çıkmak, hatta seçim kazanmış olmak ve partisince başarılı kabul edilmek dahi Davutoğlu'nu koltukta kalmasına yetmemiştir. AKP'nin zerre kadar bir iradesi var mı ki genel başkan ve başbakan adayı belirleyebilsin. Altını çizerek tekrarlıyorum: Gidenin nasıl gittiği, gelecek olanın nasıl geleceğini gösterir" dedi.
'HERKES SUS PUS SARAYIN İŞARETİNİ BEKLEDİ'
Onurlu bir siyasetçinin sırf koltuk uğruna, sırf plaka uğruna ya da sahte kariyer uğruna böylesi bir yöntemle genel başkan ve de başbakan olmayı kabul etmemesi gerektiğini savunan CHP'li Çam, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Kaç gündür başta meclis kulisleri olmak üzere kamuoyunda genel başkanlık ve başbakanlık için papatya falına bakıyorlardı. AKP kendi içinde sözüm ona temayül yoklaması yaptı. Aklı başında bir AKP'li en başında şu soruyu kendine sormalıdır: Davutoğlu'nun genel başkan ve başbakanlığa getirilmesi sürecinde de temayül yoklaması yapılmamış mıydı ve o temayül yoklamasında birinci sırada Abdullah Gül çıkmamış mıydı? Davutoğlu ise 3. sıradaydı. Günlerce isimler dolandı ama aday olarak adı geçenler bile ortaya çıkıp ben partimin genel başkanlığına ve başbakanlığa adayım diyemedi. Herkes sus pus sarayın işaretini bekledi. Bu durumda ise doğal olarak siyasetçisinden gazetecisine kadar hemen herkes aday olarak adı geçenlerin Erdoğan'a olan yakınlığını, biatını ölçtü. Sistem bütünüyle Erdoğan'ın vesayeti altındadır. Her türlü karar Erdoğan'ın iki dudağının arasından çıkacak kelimelere bağlanmıştır. Ortada AKP diye bir parti yoktur. Genel başkan vesaire hepsi safsatadır. Çünkü gerek parti olarak gerekse de meclisteki grubu kabine üyeleri ile AKP'nin özgür iradesi yoktur teslim alınmıştır."
AK Parti içerisinden yapılan değerlendirmede iki güçlü kişiyle bu işin yürümediğinin görüldüğünü ve güçsüz, düşük profilli bir başbakan adayının arandığını savunan Çam, "Şimdi Binali, milyon Ali ya da milyarder Ali fark etmiyor kim başbakan olursa olsun güçsüzlüğü, profilinin seviyesi tescillenmiş olacak. Ülkemiz siyaseti adına talihsiz, trajikomik ve tarihi bir olaydır. Bugün AKP'nin ülkemize ve halkımıza reva gördüğü, o sıkça eleştirdikleri 1930'ların tek partili dönemi ile mukayese dahi edilemez" dedi.
"Bir İzmir milletvekili olarak kendi seçim bölgemden hangi partiden olursa olsun, bir milletvekilinin başbakan olmasına normal koşulda saygı duyarım" diyen Musa Çam, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ancak Binali Yıldırım'ın bugün AKP Genel Başkanı ve başbakan adayı olarak gösterilmesine ne yazık ki saygı duyamadım. Üzüldüm. Normal prosedür işletilmiş olsaydı, yani Binali Yıldırım kendi özgür iradesiyle adaylığını açıklayıp bunun çalışmasını yapmış olsa ve daha da önemlisi demokrasinin gereği olarak seçilmiş olsaydı genel başkan ve başbakan olmasını saygıyla karşılardım. Ne var ki Binali Yıldırım kendi iradesiyle değil, saray tarafından aday gösterilerek bu makamlara gelmektedir. Binali Yıldırım'a AKP Genel Başkanı ve başbakanlık görevinde değil, saraya kulluk ve vezirlik görevinde başarılar dilerim."
DHA