CIA, İran'da desteklediği 1953 darbesinin demokratik olmadığını kabul etti; operasyonla ilgili yeni ayrıntılar paylaştı
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), 1979'da, İran'da başbakanı deviren ve Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin iktidarını pekiştiren 1953 darbesini resmen demokratik olmayan bir darbe olarak tanımladı.
ABD Büyükelçiliği'nin ele geçirildiğinde altı Amerikalı diplomatın kaçmasıyla ilgili yeni ayrıntıları bir podcastte yayınlayan CIA, Associated Press'e "CIA yönetimi halka karşı mümkün olduğunca açık olmaya kararlıdır" açıklamasında bulundu.
Kurumun tarihiyle ilgili podcast yayınında "Langley Dosyaları" olarak adlandırılan iki bölümünde altı Amerikalı diplomatın kaçış öyküsünü anlatan kurum, Kanada'nın İran Büyükelçisinin evinde saklanırken, iki kişilik bir CIA ekibi Tahran'a girdi ve uydurma bir bilim kurgu filmi için keşif yapan bir ekibin üyeleri gibi davranarak ülkeden uçmalarına yardımcı oldu.
AP'nin sorularını yanıtlayan İran'ın Birleşmiş Milletler misyonu, 1953 darbesini "İran'ın içişlerine acımasız Amerikan müdahalesinin başlangıcı" olarak niteledi.
Misyondan yapılan açıklamada, "ABD'nin kabulü hiçbir zaman telafi edici bir eyleme ya da gelecekteki müdahalelerden kaçınmak için gerçek bir taahhüde dönüşmedi ve İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik yıkıcı politikasını değiştirmedi" denildi.
Yönetmenliğini ve başrolünü Ben Affleck'in üstlendiği 2012 Oscar ödüllü "Argo" filminde yeniden anlatılan kaçırma operasyonu, Affleck'in merhum CIA görevlisi Antonio "Tony" Mendez'i canlandırdığı operasyonunu anlatıyor.
Podcast ilk kez Mendez'e eşlik eden ikinci CIA görevlisinin kimliğini açıkladı ve bu kişinin ajans dilbilimcisi ve sızma uzmanı Ed Johnson olduğunu söyledi. Johnson daha önce kamuoyunda sadece "Julio" takma adıyla tanınıyordu.
"CIA'in çalışmalarını demokratik yollarla seçilmiş bir İran hükümetinin devrilmesine yol açtı"
Yetmiş yıl sonra, 1953 darbesi İran, teokratik hükümeti, tarihçiler ve diğerleri tarafından her zamanki gibi hararetle tartışılmaya devam ediyor.
İran'ın devlet televizyonu, haziran ayındaki yıl dönümünde Başbakan Muhammed Musaddık'ı deviren darbeyi saatlerce tartıştı. Darbeden 1979 İslam Devrimi'ne uzanan sürecin, ölümcül derecede hasta olan Şah'ı nihai olarak devirdiği belirtildi.
Amerikan tarafındaysa CIA'in darbedeki parmağı kısa sürede Soğuk Savaş casusluğunun bir başarısı olarak ortaya çıktı, ancak son yıllarda tarihçiler teşkilatın eylemlerinin ne kadar etkisi olduğunu tartıştı. Bu aynı zamanda CIA'in başka ülkelerde de bir dizi darbe yapmasına yol açtı. 1954'te Amerikan gizli operasyonları Guatemala'da askeri bir diktatör kurdu ve muhtemelen 245 bin kişinin ölümüne yol açan 40 yıllık bir iç savaşın fitilini ateşledi.
Bu durum, 1953'te CIA'in İran'da gerçekleştirdiği eylemin Amerikan siyaseti tarafından yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Dönemin Dışişleri Bakanı Madeleine Albright 2000 yılında ABD'nin darbedeki "önemli rolünü" kabul etti.
Başkan Barack Obama 2009 yılında Kahire'de yaptığı konuşmada CIA'in çalışmalarını "demokratik yollarla seçilmiş bir İran hükümetinin devrilmesine" yol açmak olarak tanımladı.