Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği'ne ya da Ziraat Bankası'na borcunu ödeyemediği için hacizle karşı karşıya kalan çiftçiler, 2 Şubat Salı günü Ankara’ya gidip taksitlendirme ve faiz affı için seslerini duyurmaya çalışacak. Birlik, çarşı pazardaki pahalılığın nedeninin çiftçi olmadığını, hem üretici hem tüketicinin soyulduğu sisteme dikkat çekeceklerini de kaydetti.
Aldıkları kredileri ödeyemedikleri için hacizle karşı karşıya kalan çiftçiler bir kez daha Ankara'da buluşacak. Daha önce dört kez Ankara'ya giden çiftçiler, 2 Şubat Salı günü bir kez daha bir araya gelecek.
Türkiye'nin değişik illerinden mağdur çiftçiler, Türkiye Ziraat Odaları Birliği'ni ziyaret edecek. Kredileri ödeyemedikleri için traktörleri, tarlaları, hayvancılık, süt üretimi yaptıkları tesislere gelen hacizlere çözün bulunması için seslerini duyurmaya çalışacaklar.
Çiftçiler, “Borçlarımızın holdinglere yapıldığı gibi silinmesini istemiyoruz, faizlerin silinmesini, anaparanın taksitlendirilmesini istiyoruz” mesajını dile getirecek. Tarlada para etmeyen ürünlerin, çarşı pazarda fahiş fiyatlara satıldığı sisteme dikkat çekecek.
“HEM ÇİFTÇİ HEM TÜKETİCİ SOYULUYOR, SÖMÜRÜLÜYOR”
Çarşıda, pazarda ürünlerin ateş pahası olmasının nedeninin söylendiği gibi ne pandemi ne kuraklık ne de girdilerin pahalı olmasından kaynaklandığını söyleyen Ömer Sarı, “Çiftçinin serasında, tarlasında çiftçiyle konuşsunlar, o ürünleri kaça verdiğini sorsunlar, tarladaki fiyatlar ile pazardaki fiyat farkının sorumlusunun çiftçi olmadığı ortaya çıkar. Gübreye, mazota, ilaca, fideye zam geliyor doğru, ama çiftçinin ürettiği ürüne hiçbir zaman zam gelmiyor. Hep aynı fiyata alınıyor. Bir takım kişiler çiftçinin sırtından kazanıyor sadece. Şu anda hem çiftçi hem tüketici soyuluyor, sömürülüyor. Her iki kesimin de hakları yeniliyor. Ben serada, tarlada ter içinde üretiyorum, altı ay kahır çekiyorum, aldığım kredinin borcunu ödeyemiyorum, her şeyim haczediliyor, birileri ise benim sırtımdan zenginliğine zenginlik katıyor. Böyle adalet olur mu? Yazıktır, zehir zıkkım olsun.” dedi.
“FAİZLER SİLİNSİN, ANA PARA 5 TAKSİTTE ÖDENSİN”
Müdahale edilmeyen bu sistem nedeniyle çiftçilerin kredilerini ödeyemez hale geldiğini, traktörüne, tarlasına, hayvancılık, süt üretimi yaptığı tesislere haciz geldiğini söyleyen Sarı, “Sadece yaşadığım Amasya Büyükkızılca'da Tarım Kredi Kooperatifine 500 çiftçinin borcu var. 100’ü aşkın kişi borcunu hiç ödeyemiyor. Çiftçinin dayanacak gücü kalmadı. Daha önce dört kez Ankara'ya gittik, derdimizi anlatmaya çalıştık. Hiçbirinden sonuç çıkmadı. Biz, Ziraat Bankası ile Tarım Kredi Kooperatif borçlarının faizlerinin tümüyle silinmesi, anaparanın 5 eşit parçaya bölünmesini istiyoruz.” diye konuştu.
Sarı, haklarını arayan bazı çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifi müdürleri tarafından basın mensuplarıyla görüşmemeleri konusunda uyarıldıklarını, hacizle tehdit edildiklerini öne sürdü.
YÜZDE 80'İ AKP'Lİ
Her siyasi partiden çiftçinin birlikte hareket ettiğini, sosyal medya üzerinden bir araya geldiklerini söyleyen Ömer Sarı, “Ankara'ya gelecek olan çiftçilerin hepsinin sorunu aynı ve mağdur oldukları için kendiliğinden, sosyal medya üzerinden bir araya geliyorlar. Sesini yükselten, Ankara'ya gidenlerin yüzde 80’i AKP'li. Örneğin ben AKP'liyim. Benim köyümden gelen 30-40 kişinin tamamı aynı partili. Aramızda her siyasi partiden insan var. Hepimizin ortak noktası, ekmeğimizin peşinde olmamız. Bu bir ekmek kavgası. Kimse bizi birilerinin yönlendirdiğini söylemesin.” ifadelerini kullandı.
SESLERİNİ VİDEO MESAJLA DUYURMAYA ÇALIŞTILAR
Çiftçiler Ankara yolculuğu öncesinde sosyal medya kanallarında içinde bulundukları durumu anlatan paylaşımlar yaptı. İşte o paylaşımlardan bazıları:
Alaattin Şeker (Amasya): Ben seracıyım. Fide almam gerekiyor, kredi borcum yüzünden alamıyorum. Tarım Kredi’nin yüzde 30 katkı payı ile yüzde 27 faizleri silinirse önümüz açılır, biz de önümüzdeki yıl için fide alabiliriz.
Ali Apaydın (Ardahan): Ardahan'da 7 ay, bazen -30 derecenin altına varan soğukta hayvan yetiştiriyorum. Bankalar, Tarım Kredi, çiftçinin kanına girmiş emiyor. Cumhurbaşkanımız faize karşı olduğunu söylüyor, bizim faizlerimizi neden silmiyor. Sayın Cumhurbaşkanım, çitçi her zaman sizin yanınızda oldu, siz ise bizi ortada bıraktınız.
Ali Sarı (Amasya): Ankara'ya dört kez geldik, sesimizi duymadınız. Duymadığınız sürece bir daha bir daha geleceğiz.
Başar yıldırım (Sivas): Hayvancılık yapanların dertlerini neden duymuyorsunuz? Girdi maliyetleri yüksek. Dayanacak gücümüz kalmadı. Suçumuz üretmek mi? Biz borçlarımızın silinmesini talep etmiyoruz, faizlerin silinmesini ve taksitlendirme istiyoruz. Denizdeki yatçının litresini 3 liraya yaktığı mazotun litresini biz niye 7 liraya yakıyoruz. Holdinglerin borcuna gelince affedilsin, çiftçinin borcuna gelince olmasın. Desteklerden de aflardan da zengin sermaye yararlansın. Yazık değil mi bize?
Mehmet Kani (İzmir): Borç batağına girmemizin nedeni ithalat. Canlı hayvan, karkas et, süt ürünleri ithal ede ede hayvancılık öldü. Bizi bu duruma düşüren siyasilerin bizi çıkarması gerekiyor. Çaresi de ithalatın kesilmesi. Biz holdingler gibi borçlarımızın silinmesini istemiyoruz. Faizlerin silinerek makul bir ödeme takvimiyle ödemek istiyoruz.
Ufuk Varlı (Samsun): Ektiğimiz mahsuller para etmiyor ve girdiler çok yüksek. Para kazanamıyoruz, kazanamayınca da borçlarımızı ödeyemiyoruz. Ürettiğim karnabaharı 30 kuruşa verdim. Tüketici ise pahalıya alıyor. Parayı ise aracılar kazanıyor.