Çığır açan kitap ortaya çıktı

Çığır açan kitap ortaya çıktı
Coğrafyada çığır açan kitap olarak kabul edilen 'Cihannüma' yeniden yayımlandı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, Osmanlı bilgini Katip Çelebi'nin ''coğrafyada çığır açan kitap'' olarak kabul edilen ve 278 yıldır kütüphanelerin tozlu raflarında ilgi bekleyen ''Cihannüma'' adlı eserini, Türkçe'ye çevirdi ve tıpkı basımını yayımladı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Katip Çelebi'nin 1654 yılında kaleme almaya başladığı ''Cihannüma'' adlı eser, Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa ile Prof. Dr. Sait Öztürk'ün başında olduğu heyet tarafından Türkçe'ye çevrildi. İki cilt halinde yayımlanan eserin, tıpkı basımının önsözünü kaleme alan Prof. Dr. Karlığa ve Prof. Dr. Öztürk, Katip Çelebi'yi tanıttı ve eser hakkında bilgi verdi. Önsözde, Osmanlı bilim ve düşüncesinin seçkin simalarından olan Katip Çelebi'nin, ''kısa süren hayatına çok sayıda eseri sığdırabilen velud bir müellif, derin bir mütefekkir, büyük bir kitabiyat ve coğrafya bilgini olduğu'' belirtildi. Katip Çelebi'nin sadece kendi kültür ve ilim dünyası ile sınırlı kalmayarak, Batılı bilim adamlarının eserlerine müracaat eden ve çağını bir bütün olarak ele alıp, değerlendirmeye çalışan mütecessis bir aydın olduğu vurgulanan önsözde yer alan bilgilere göre, 1609 yılında İstanbul'un Fatih semtinde dünyaya gelen Katip Çelebi, düzenli bir medrese eğitiminden geçmediği halde dönemin önde gelen bilginlerinden özel dersler alarak kendini yetiştirdi. Babasının gayretiyle 14 yaşında Divan kalemlerinden Anadolu Muhasebesi Kalemi'ne giren, 1626 yılında gerçekleşen Bağdat seferine babasıyla katılan Katip Çelebi, dönüş yolunda Musul'de babasını kaybetti ve İstanbul'a geldikten sonra Süvari Mukabelesi Kalemi'ne geçti. Babasının vasiyetini yerine getirmek ve doğuştan gelen ilim merakını dindirmek amacıyla ilim meclislerine katılan, İstanbul'da devrin tartışmalı kişilerinden birisi olan Kadı-Zade Mehmet Efendi'nin derslerine devam eden Katip Çelebi, bütün mesaisini ilmi araştırmalara tahsis etti ve kendi tabiriyle ''küçük cihad'' kabul ettiği bürokratik görevlerden, ''büyük cihad'' saydığı ilmi araştırmalara döndü. Katip Çelebi, Halep'te bulunduğu sırada sahaf dükkanlarında gördüğü kitapların isimlerini yazmaya başladı ve zengin bir akrabasından kalan yüklü mirasın bir bölümünü, ihtiyacı olmasına rağmen, kitap almaya ayırmaktan çekinmedi. 10 yılı aşkın bir süre bütün vakitlerini ilmi araştırmalara ayıran Katip Çelebi, Fatih'teki evinde mum ışığında geceleri sabahlara kadar kitap mütalaasından geri durmadı. Girit seferi sırasında coğrafya bilimi ve harita yapma teknikleriyle de ilgilenen Katip Çelebi, kadro problemi nedeniyle memuriyetten ayrılarak, zamanının büyük bölümünü geometri, matematik ve astronomi gibi devrinde az ilgilenilen konularda dersler vermeye ayırdı. Katip Çelebi, 6 Ekim 1657 tarihinde, 48 yaşında vefat etti. ESERLERİ İLK YILLARDA BATI DİLLERİNE ÇEVRİLDİ İçeride ve dışarıda büyük bir alaka uyandıran Katip Çelebi'nin eserlerinin bir çoğu erken sayılacak tarihlerde Batı dillerine tercüme edildi. İslam dünyasında sayıları gittikçe azalmaya başlayan araştırmacı bilim adamı tipinin son parlak örneklerinden biri olan Katip Çelebi'nin, özellikle imparatorluk coğrafyasına dağılan ilmi eserleri bizzat görüp gözden geçirerek meydana getirdiği ''Keşfü'z-Zunun'' isimli şaheseri eşi bulunmaz bir hazine niteliği taşıyor. Katip Çelebi'nin fazlasıyla ilgilendiği alanlardan biri de coğrafya oldu. Coğrafya kitaplarını okudukça batılıların bu ilimi dalında nasıl ilerlediklerini, Müslümanlarınsa etkiyi tekrarlamaktan öte yeni çalışmalar yapamadıklarını gördü. Bu eksikliği gidermek için gecesini gündüzüne katarak çalışan çabalayan Katip Çelebi, ''Cihannüma'' adlı eserini kaleme aldı. İki kere kaleme alınan ''Cihannüma'' coğrafya konusunda Osmanlı Devleti'nde çığır açan bir eser kabul edildi. Birinci kitap, İslam müelliflerinin meydana getirdiği ''Mesalikü'l-Memalik'' ve coğrafya kitaplarından faydalanarak yazıldı. İkinci kitap, bundan 6 yıl sonra 1654'te kaleme alınmaya başlandı. İkinci Cihannüma'nın muhtevası ve üslubu, birincisinden oldukça farklı oldu. Katip Çelebi, ikinci kitapta, yeryüzünü kıtalara ayırarak inceledi. Aksay-ı Garb'tan yani Endülüs'ten değil, Aksay'ı Şark'tan yani Japonya ve Asya coğrafyasının tasviri ile başlayan ikinci kitapta Katip Çelebi, daha sonra Afrika, Avrupa ve Amerika kıtalarını tasvir etti. Katip Çelebi, bir memleketin tasvirinde idare merkezinin mevki, coğrafi konumu, idari taksimatı, saltanat ve riyasetinin ahvali, başlıca beldeleri, havası, suyu, nehirleri, gölleri, dağları, ovaları, bitki örtüsü, toprak mahsulleri, mesafeleri, dini ve ilmi hayatı, sanatı, ticareti, örfü, adeti, ahlakı gibi pek çok konulara değindi. Erken yaşta vefat ettiği için bu önemli eseri tamamlayamayan Katip Çelebi, kitap için son yazılarını Van'da kaleme aldı. ESERİ İLK KEZ İBRAHİM MÜTEFERRİKA NEŞRETTİ İbrahim Müteferrika, eseri neşrederken 422. sayfadan itibaren Ebu Bekir İbn Behram ed-Dımeşki'nin ''Coğrafya'' kitabından eklemeler yaptı. Bu bölümde, Erzurum'dan başlayarak, Anadolu, El-Cezire, Irak, Arap Yarımadası, Şam (Suriye-Filistin), Halep, Adana, Maraş, İçel, Sivas, Karaman başta olmak üzere Üsküdar'a kadar bütün Anadolu eyaletleri tasvir edildi. İbrahim Müteferrika, ''Tazyilü't-tabi'' başlığı altında kendi ilavelerini de ekleyerek eseri 1732 yılında 500 nüsha olarak tab etti. Eserde ayrıca 22 sayfa ''fihris-i icmali'' ve 40 ayrı harita yer aldı. Eser, haritalar hariç 698 sayfa olarak basıldı. İki kez Latince'ye çevrilen eser, ilkin Matthaus Norbreg tarafından ''Liber Mundum Ostendensis'' adıyla ve kısaltılmış olarak tek cilt halinde tercüme edildi. Daha sonra eserin tamamı, O. Henfels-Gestrwind val Hussard ve D. Stürmer tarafından 5 cilt halinde Latince'ye çevrildi. Eser, kısmen Fransızca'ya, kısmen de tarihçi Hammer tarafından Almanca'ya tercüme edildi. Dünyada böylesine ilgi gören bu büyük Türk bilgininin eserleri ne yazık ki Türk araştırmacılar tarafından yeterli ilgiyi göremedi. Ancak küçük bir kısmı modern Türk okuyucusunun hizmetine sunulabilen eserlerinin çoğu, hala el yazması nüshalar halinde kütüphanelerin raflarında araştırılıp, incelenmeyi ve yayımlanmayı bekliyor. ''278 YILLIK BORÇ YERİNE GETİRİLDİ'' Prof. Dr. Karlığa ve Prof. Dr. Öztürk, ilk kez İbrahim Müteferrika tarafından 1732 yılında basılan Cihannüma'nın, aradan 278 yıl geçmiş olmasına rağmen şimdiye kadar tıpkı basımının dahi yapılamaması, genç Türk nesillerinin anlayacağı tarzda günümüz Türkçesine aktarılamaması ve Osmanlıca bilmeyen araştırmacıların hizmetine sunulamamasının büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı. Bu sebeple bu büyük bilgin ve düşünürün vefatının 350. yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, bu büyük hemşehrinin anılıp anlatılması için her türlü desteği sağlamakla kalmadığını, aynı zamanda 278 yıllık bir borcu eda ederek, bu abidevi eserin tıpkı basımı ve bugünkü dile aktarılması için gerekli çalışmaları da başlattığını belirten Karlığa ve Öztürk, bu neşirde 1732 yılında İbrahim Müteferrika'nın ilavelerle neşrettiği nüshanın esas alındığını bildirdi. Müteferrika neşri için Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan Pertevniyal 754 numaralı nüsha seçildi. Bu nüshanın rengi kaçmış, kıvrılmış, bozulmuş olan sayfaları Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye 931 ve Halet Efendi 638 numaralı nüshalardan tamamlamak, suretiyle eser neşre hazırlandı. Cihannüma'da 40 harita bulunuyor, muhtelif bölgeleri tasvir eden ve astronomiye ilişkin çizelgeler yer alıyor. ''KATİP ÇELEBİ, OSMANLI MODERNLEŞMESİNİ ORTAYA ÇIKARDI'' Eserin yayın danışmanı Prof. Dr. Bekir Karlığa, eserin, Türkçe basımına yazdığı önsözde ise, Katip Çelebi'nin Türk, Osmanlı, İslam bilim ve düşüncesinin son asırlarda yetişen en seçkin isimlerinden birisi olduğunu vurguladı. Karlığa, 13. yüzyıldan sonra İslam dünyasının dışında ve özellikle Rönesans dönemi boyunca Avrupa'da ortaya çıkan ilmi ve fikri gelişmeler hakkında genişçe bilgi veren ilk ve tek Müslüman bilginin Katip Çelebi olduğunu kaydederek, nitekim onun ve öğrencilerinin büyük gayretleri sonucunda 18. yüzyıl açılımının gerçekleştiğini ve Osmanlı modernleşmesinin ortaya çıkmasına zemin hazırladığını anlattı. Katip Çelebi'nin bu yönüyle adeta İslam dünyasında yeni bir aydınlanma hareketinin yılmaz destekçisi ve dur durak bilmez emekçisi gibi olduğunu kaydeden Karlığa, Katip Çelebi'nin devleti yönetenlerin mutlaka coğrafya bilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade etti. Karlığa, Katip Çelebi'nin dünyayı bir bütün olarak algılamaya çalışmanın ötesinde yeryüzünde cereyan eden olayları da bütün halinde algılamaya çalışan bir düşünce adamı olduğunu belirterek, önsüzde ''Bu amaçla öteki İslam düşünür ve yazarlarının aksine, dünya tarihinin gerek kronolojik olarak gerekse vakalar bazında tam ve doğru tanıyabilmek için elinden gelen bütün çabayı sarf etmiş ve bu amaçla tanışma imkanı bulduğu İhlasi Mehmet Efendi'nin Latince ve batı dilleri bilgisinden azami ölçüde yararlanmaya çalışmıştır'' ifadesini kullandı. Katip Çelebi'nin eserlerinin vefatından kısa bir süre sonra batı dillerine çevrildiğini belirten Karlığa, şunları kaydetti: ''Bildiğimiz kadarıyla İslam düşüncesinden batı dillerine yapılan çeviriler 16. yüzyılda son bulmuştur. 17. ve 18. asır, Osmanlı bilgin ve düşünürleri arasında yalnızca 3 kişinin eserleri batı dillerine çevrilmiştir. Bunlardan birisi Katip Çelebi, diğer ikisi ise Hazerfen Hüseyin Efendi ile tarihçi Naima'dır. Ancak son dönemlerde birden fazla eseri, Batılı bilim adamlarının ilgisini çeken gerek Latince gibi klasik, gerekse Fransızca, Almanca ve İngilizce gibi modern Batı dillerine tercüme edilen tek Osmanlı bilgin ve düşünürü Katip Çelebi olsa gerekir.'' ''ESER, BİR DÖŞÜMÜNÜ GERÇEKLEŞTİRDİ'' Yayın editörü Prof. Dr. Sait Öztürk de, kitabın Türkçe basımına yazdığı yazıda, Katip Çelebi'nin, batının bilimsel ürünlerini kullanan ilk Osmanlı aydınlarından olduğunu ifade ederek, Katip Çelebi'nin bu yönüyle ilk Osmanlı oksidantalistlerinden sayıldığını kaydetti. Katip Çelebi'nin içeride ve dışarıda büyük bir alaka uyandırdığını vurgulayan Öztürk, ''Cihannüma''nın, coğrafya konusunda Osmanlı devletinde çığır açan bir eser olduğunu, Batılı eserlere müracaat ederek oluşturulan bu eserin, bir dönüşümü de gerçekleştirdiğini ve Müslümanların coğrafya ve astronomi konusundaki görüşlerini batılı bilgileri bazen ikame bazen de ilave ettiğini anlattı. Kendisinden sonra bir çok eserin yazılmasının yolunu açan ''Cihannüma''nın 17. asra bu yönüyle mührünü vurduğuna dikkati çeken Öztürk, eserin kısmen bir çok defa batı dillerine çevrildiğini belirtti. KÜLTÜR AŞ GENEL MÜDÜRÜ BAYHAN'IN GÖRÜŞLERİ Kültür A.Ş Genel Müdürü Nevzat Bayhan, Katip Çelebi'nin kaleme aldığı eserlerin, günümüzde İslam, Türk ve Osmanlı ilim ve kültürünü araştırmak isteyen araştırmacıların başvuru eserleri arasında yer aldığını belirtti. Katip Çelebi'nin bir çok eserinin çok erken tarihlerde Batı'nın ilgisini çektiğini ve Batı dillerine tercüme edildiğini anımsatan Bayhan, Katip Çelebi'nin bugün de Batı'nın ilgi odağı olmaya devam ettiğini kaydetti. ''Katip Çelebi'nin, konuları itibariyle birbirinden farklı kaleme aldığı eserleri düşününce kendi ilim ve kültür muhitimizde hak ettiği alakaya mazhar olamamış, bir bakıma keşfedilmeyi bekleyen bir bilim aşığı olarak durmaktadır'' diyen Bayhan, bu büyük insanı tanımanın Türk kültürünün zenginliğini tanımak anlamına geldiğini bildirdi. Katip Çelebi'yi tanımak ve tanıtmak adına vefatının 350. yıl dönümünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak Katip Çelebi'nin dünya coğrafyası niteliğinde kaleme aldığı ve ilk matbaacı İbrahim Müteferrika'nın bundan tam 275 yıl önce neşrettiği ''Cihannüma'' adlı eserin, hem tıpkı basımını hem de günümüz diline çevirisini yayınladığını anlatan Bayhan, ''Büyük bir gayretin ve sabrın eseri olan Cihannüma, Osmanlı coğrafya literatürünün en seçkin eserleri arasında yer almaktadır. Japonya'dan Van'a kadar bütün coğrafyayı anlatan eseri, 1732 yılında İbrahim Müteferrika, Anadolu'yu da ilave ederek basmıştır. Esere 40'ın üzerinde harita konularak, zenginleştirilmiştir'' ifadesini kullandı.
06 Aralık 2010 12:01
DİĞER HABERLER