Günlerdir süren polemiğin sonunda görüntü kayıtları ortaya çıktı. Ak koyun kara koyun belli oldu.
Erzurum Özel yetkili mahkemenin savcısı Osman Şanal yürüttüğü soruşturmayla ilgili olarak elindeki mahkeme kararıyla Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’e gidiyor.
Arama ve gözaltı yetkisi olduğu anlaşılan mahkeme kararını Başsavcı’ya tebliğ edip gereğini yapacaklarını gayet nazik bir dille ifade ediyor.
Başsavcı önce şaşırıyor mahkeme kararını görünce fark ettirmemeye çalışsa da az çok birazdan başına nelerin geleceğini anlıyor.
Diyalogun sonrasındaki gelişmeler nasıl bir hukuk devletinde yaşadığımızı gözler önüne seriyor.
Görüntü kayıtlarından izlediğimiz kadarıyla Başsavcı Cihaner kararı okuyunca önce bu kararın hukuk dışı olduğunu söylüyor direneceğini ifade edip, kendisini götürmek için fiziki güç kullanmak zorunda kalacaklarıyla Şanal’ı tehdit ediyor.
Cihaner’in bunları söylediği kişi de bir savcı. Üstelik yetki alanı içinde soruşturma yürüten özel yetkili mahkemenin savcısı.
Cihaner daha sonra savcının orada bulunmasına “eşkıyalık” diyor. Ayrıca savcının kendisine sunduğu mahkeme kararını da “eşkıyalık” olarak tanımlayarak bu karara imza atan hakime de “eşkıya” demiş oluyor.
Sonuçta ne yaptığını bilen, kararlı bir savcı görevini yapıyor. Başsavcının odasında arama başlıyor.
Arama sürerken bir hukuk devletinde olamayacak bir gelişme yaşanıyor.
Başsavcının cep telefonu çalıyor. Ve Cihaner telefonu açıp karşıdaki kişiye “başkanım” diye hitap ediyor.
Arayan; HSYK Başkanvekili Kadir Özbek.
Ve konuşmanın bir yerinde Cihaner Özbek’e “dün konuştuğumuz gibi” diyor.
Anlıyoruz ki Özbek ve Cihaner bu konuyla ilgili daha önce de görüşmüş.
Aklımıza şu soru geliyor.
Yoksa Cihaner; Erzincan’da yıllarca cemaat soruşturması kılıfıyla Adalet Bakanlığından bile habersiz yürüttüğü soruşturmayla ilgili de bazı önemli noktalarla bilgi alışverişi yapıyor muydu ?
Mesela Cihaner karı-koca kavgası diye başladığı ve cemaat soruşturmasına çevirip birçok ilde siyasetçiler ve belediye başkanları da dahil olmak üzere yüzlerce insanın telefonlarının dinlenmesine varan bu soruşturmayla ilgili bazı önemli yerlerle bilgi paylaşıyor muydu ?
HSYK Başkanvekilinin terör örgütü soruşturması sebebiyle şu anda tutuklu bulunan bir Başsavcıya yakın ilgisi insanın kafasını karıştırıyor doğrusu.
İsterseniz birkaç yıl geriye gidelim. Filmi biraz geriden başlatalım.
Tarih 12 Haziran 2007. İstanbul Ümraniye’de bir gecekonduda 27 adet el bombası bulunuyor.
Bu olay Ergenekon soruşturmasının başlangıç noktası ve bu soruşturma Türkiye için bir dönüm noktası oldu.
Soruşturmanın başlamasından kısa süre sonra gelen gözaltılar ve tutuklamalar bu ülkede nelerin yaşandığını, kimlerin nasıl planları olduğunu gözler önüne serdi.
Ve Ergenekon soruşturmasından rahatsız olanlar özellikle bunun devletin içine sızmış cemaatlerin işi olduğunu iddia edip durdular, hala da bunu söylüyorlar.
Ve Ergenekon soruşturmasının başlamasından tam 20 gün sonra 2 Temmuz 2007’de yaşanan ilginç bir gelişme.
HSYK; 2 Temmuz 2007’de İlhan Cihaner’i Erzincan Başsavcılığı görevine atıyor.
Olabilir her savcı bir yerden başka bir yere atanabilir.
Ama ilginç gelişmeler bitmiyor.
Cihaner Erzincan’da Başsavcı olarak göreve başladıktan birkaç ay sonra kendisine gelen bir kadının, kocasından dayak yediğini söylemesi üzerine bir soruşturma başlatıyor ve bu soruşturma bir sürü ili kapsayan bir cemaat soruşturmasına dönüşüyor.
Ve bugün İlhan Cihaner’in tutuklu yargılanmasıyla sonlanan bu soruşturma kapsamında masum insanların evlerine silah ve bombalar yerleştirilmesine daha sonra buralara jandarma tarafından baskın düzenlenerek bu evlerin silahlı terör örgütünün hücre evleriymiş gibi gösterilmesine varan planlar, komplolar, tezgahlar kurulduğu ortaya çıkıyor.
Erzincan’da başlatılan soruşturmanın silahlı terör örgütü soruşturmasına dönüştürülerek masum vatandaşlara ve o bölgede görev yapan bazı devlet memurlarına tuzaklar kurulduğu ortaya çıkıyor.
O bölgeye atandığı zamanlama dikkat çeken Cihaner’in göreve başladıktan sonra imza attığı işler de hep İstanbul’da başlayan Ergenekon soruşturmasının seyrini takip ediyor.
Ümraniye’de Ergenekon silahlı terör örgütü iddiasıyla başlayan soruşturmanın hemen ardından Erzincan’da bir silahlı cemaat terör örgütü oluşturma planı ve bununla ilgili komplolar üzerine kurulu bir soruşturmanın düğmesine basılması ilginç değil mi ?
Gizli tanıklar Erzincan’da yaşanan tüyler ürpertici kirli tuzakları bir bir deşifre etti.
İşte bu sebeple hazırlanan iddianamenin 2 numaralı sanığı olan Başsavcı Cihaner’e kendisini ilginç bir zamanda oraya atayan HSYK’nın sahip çıkması bir hukuk devletinde olabilecek bir olay mı ?
Ve HSYK’nın İlhan Cihaner’e sahip çıkarak onunla ilgili soruşturma yürüten Erzurum Özel Yetkili Mahkemenin bütün savcılarını görevden alması düşündürücü değil mi ?
HSYK’nın daha önce de Ergenekon savcı ve hakimlerini görevden almak için girişimde bulunduğunu herkes biliyor.
Ortaya çıkan görüntülerde HSYK Başkanvekilinin Başsavcı Cihaner’i telefonla araması şimdi normal mi ?
Tabi şu da dikkatten kaçmamalı ki; Cihaner bu soruşturmanın 2 numaralı sanığıysa Erzincan’da bulunan 3. Ordu’nun komutanı Orgeneral Saldıray Berk iddianamenin 1 numaralı sanığıdır.
Yani Cihaner’den büyük Berk vardır.
Şimdi her şey ortaya çıktığında devreye giren ve gücünü kullanan HSYK acaba bütün bu süreç devam ederken de devrede miydi ?
Son olarak Milli Savunma Bakanına bir not;
Yürüttüğü yanlış strateji sonucu Erzurum savcılarını HSYK’ya kurban veren Adalet Bakanı gibi olup biteni seyretmek yerine, 926 sayılı TSK Personel Kanununun gereğini yerine getirtip şu an haklarında terör örgütü sanığı oldukları iddiasıyla soruşturma olan komutanları açığa aldırın. Bu yetki sizdedir. Bu konuda Genelkurmay Personel Başkanlığını çalıştırın.