Güneşin cilt üzerindeki hasar verici etkilerini yapısal nedenler, allerji-irritasyon, hormonal değişiklikler, kullanılan bazı ilaçlar gibi altta yatan sorunlar artırıyor. Bu hasar birikerek, yüzü her yıl daha koyu, gölgeli ve lekeli görünmesine yol açıyor. Ciltte oluşan lekeleri en aza indirmek için birtakım koruyucu önlemler almak mümkün.
Adana'da özel bir hastanede görevli Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Çetinkünar, bu önlemlerden en kolay ve uygulanabilir olanlarının şapka ve şemsiye kullanmak ve düzenli bir şekilde güneşe karşı koruyucu krem sürmek olduğunu söyledi. Koruyucu önlemlere rağmen bazen kaçınılamayan bu görünümle baş etmenin çeşitli yolları olduğunu anlatan Çetinkünar, lekelerin vasıflarının izlenecek yolu belirlemede büyük önem taşıdığını kaydetti.
Çetinkünar, "Efelid denilen çillenme tarzı leke, solar/senil lentigo denilen yaşlılık lekesi, güneş lekesi, melasma/cloasma denilen geniş gri-kahverengi sınırları belirgin koyulaşmalar, PIH dediğimiz sivilce, iltihap veya yaralanma sonrası kalan renk farklılıkları, gözaltlarındaki renk koyulaşmaları gibi pek çok leke çeşidi olabiliyor. Tümüyle birbirinden farklı şekilde gelişen ve cildin farklı bölümlerini ilgilendiren lekelerin tedavisi için öncelikle doğru tanı konulması gerekiyor." dedi.
Dr. Deniz Çetinkünar, cilt lekelenmelerinin farklı tedavi yöntemlerini şöyle sıraladı:
"Mikrodermabrazyon: Genellikle sigara içen hastalarda görülen cilt renginde grileşme ve matlaşma şeklindeki sorunlarda hafif ve kontrollü bir yüzeysel aşındırma işlemi uygulanıyor. Günlük hayatı etkilemiyor.
Kryoterapi: Cildin çok yüzeysel lezyonlarında sıvı azot ile dondurma yoluyla tedavi uygulanabiliyor. Özellikle soğuğa karşı hassasiyeti olan ciltlerde uygulamaya bağlı izler bırakabildiğinden yüz bölgesinde pek tercih edilmiyor.
Kimyasal peeling: Leke tedavilerinde belli grup asitler tercih edilerek, yüzeysel ya da orta derinlikte soymalar bu gruba giriyor. Uygulama derinliğine göre iyileşme süreçleri oluyor. Leke açıcı kremlerle kombine edilebiliyor. Soldurucu lazer uygulamaları da bu tedavilere ilave edilebiliyor; bu tür kombine tedavilere 'ışık peelingi' adı veriliyor.
Leke açıcı krem: Tek başlarına etkileri sınırlı olsa da, kombine tedavilerin başarısına katkıda bulunuyor. Farklı etken maddeler genel olarak pigment üretimini baskılamaya, pigmentlerin sentezini bozmaya yönelik etki ediyor.
Enjeksiyonla yapılan tedaviler: Cilt içine enjekte edilen ya da 'roller' kullanarak cilt içine nüfuz edilmesi sağlanan bazı ilaçlar, besleyici elementler cilt tonunun açılmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra 'PRP' denilen; hastanın kendi kanının kaynak olarak kullanıldığı ürünler daha kaliteli ve iyi cilt onarımına olanak tanıyor.
Derin soyma işlemleri: Fenol adı verilen güçlü bir kimyasal ajanla ya da cerrahi soyma (dermabrazyon) ile yapılan işlemleri kapsıyor. Öncesinde çoğunlukla anestezi, sonrasında ise sıkıntılı, uzun ve özel bakım gerektirmeleri nedeniyle hastanın uzun süre günlük hayattan uzak kalmasına neden oluyor.
Lazer: Bunların dışında, leke tedavilerinde farklı lazer sistemleriyle de olumlu sonuçlar elde etmek mümkün olabiliyor."
Cihan CİHAN