Dünyanın gözü bir kez daha Güney Çin Denizi’ne çevrildi. Çin Ulusal Açık Deniz Petrol Şirketi (CNOOC), bölgenin derin ve ultra-derin katmanlarında yer alan Huizhou 19-6 petrol sahasında 100 milyon tonluk devasa bir rezerv keşfettiklerini duyurdu. Bu gelişme, enerji güvenliği açısından önemli bir kazanım olsa da, çevre ve jeopolitik denge açısından pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.

Çin, Güney Çin Denizi’nin yaklaşık 170 kilometre açığında, Guangdong eyaletinin Shenzhen kenti kıyılarına yakın bir noktada yer alan Huizhou 19-6 sahasında büyük bir petrol keşfi gerçekleştirdi. Devlete ait Çin Ulusal Açık Deniz Petrol Şirketi (CNOOC), söz konusu sahanın Çin’in münhasır ekonomik bölgesi içinde bulunduğunu belirtti.

Açıklamaya göre, HZ19-6-3 numaralı keşif kuyusu 5.415 metre derinliğe kadar kazıldı. Kuyuda toplam 127 metrelik petrol ve gaz rezervi bulundu ve test üretiminde günlük 413 varil ham petrol ile 2,41 milyon fit küp doğal gaz elde edildi.

CNOOC, keşfin ardından yaptığı değerlendirmelerde sahadaki “kanıtlanmış yerinde rezerv” miktarının 100 milyon ton petrol eşdeğerini aştığını bildirdi.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre bu devasa keşif, Çin'in artan enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir adım olarak görülse de, çevresel etkileri konusunda ciddi endişeler de yaratıyor. Ultra derin deniz katmanlarında yapılan sondajların petrol sızıntısı riskini artırdığı ve deniz ekosistemlerine büyük zarar verebileceği sık sık dile getiriliyor.

Çin, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarında zirveye ulaşmayı ve 2060 yılında karbon nötrlüğü hedefini gerçekleştirmeyi taahhüt etmişti. Ancak bu ölçekteki yeni petrol rezervleri, bu hedeflerle ciddi bir çelişki yaratıyor.

Güney Çin Denizi, yalnızca enerji kaynakları açısından değil, aynı zamanda stratejik konumu nedeniyle de dünyanın en tartışmalı bölgelerinden biri. Çin, Vietnam, Filipinler, Malezya ve diğer ülkeler bu bölge üzerindeki hak iddialarını sürdürürken, Çin’in bölgedeki enerji faaliyetleri gerilimi artırabilir.

Bu yeni keşif, Çin'in derin deniz arama teknolojilerindeki ilerlemesini ortaya koyarken, aynı zamanda bölgesel dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeline sahip.