Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Ankara ziyareti öncesinde Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk, Kayseri’deki evinde gözetim altına alındı. Koronavirüs gerekçesiyle kapısının önünde polisin beklediğini söyleyen Tümtürk, “35 milyon mazlum Doğu Türkistanlı’ya uygulanan soykırım suçu için Çin’in Ankara Büyükelçiliğindeki eylemimiz gece gözetim altına alınmam nedeniyle engellendi” dedi.
Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin ziyareti öncesinde koronavirüs bahane edilerek evinde gözetim altına alındı. Tümtürk, polislerin evinden çıkmasına izin vermediğini söyledi.
Koronavirüs risk grubunda olduğu gerekçesiyle evinde gözetim altına alınan Tümtürk, Ankara’da yapılan eyleme telefonla bağlandı. Tümtürk, yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Bugün ben bu organizasyonu, Çin Dışişleri Bakanı eli kanlı soykırım suçlusu Wang Yi’nin Ankara ziyaretini protesto etmek için 35 milyon mazlum Doğu Türkistanlı ‘ya uygulanan soykırım suçu için bugün Çin’in Ankara Büyükelçiliğinde organize ettik. Fakat ne acıdır ki, gece gözetim altına alınarak bugün sizlerle Ankara’daki bu eylemi yapmamız engellendi. Gerekçede filyasyon denildi. Bizim HES Kodumuza kırmızı kod konuldu. O yüzden evden dışarı çıkamıyorum. Kapının önünde polis memurları bekliyor. Tabi bunu biliyorum ki, bu bir uydurmaca. Bu 35 Milyon Doğu Türkistanlı’nın sesini kesmek ve onun feryadını haykırmak ve Çin işgalcilerine Çin soykırım suçlularına karşı mazlum Doğu Türkistanlıların 35 Milyon Türkistanlının sesini 80 milyon Türk halkına haykırmamızı engellemek istediler.”
SUÇLULARIN İADESİ ANLAŞMASI ÇORABINI ÖRMEYE GELDİ
Türkiye’ye ve iktidarın Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı soykırımı lanetleyip ve kınaması gerektiğini belirten Tümtürk, şöyle konuştu: “Bugün Doğu Türkistanlıların sesini kısmak değil, Çin’in soykırımını durdurmaktır. Bugün Doğu Türkistanlılar, bütün dünya tarafından Çin tarafından soykırım suçu uygulanıyor diye kınanırken, Bugün Çin soykırım suçlusu olarak suç üstü yakalanmışken, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, hangi yüzle, hangi cüretle Türkiye’ye gelip, Türk Milletini aldatmaya ve yine başımıza suçluların iadesi anlaşması çorabını örmeye gelmiştir. Bugün Türkiye eğer Çin’in soykırımını Çin Dışişleri Bakanının yüzüne söylemezse yarın Çin Doğu Türkistan’daki bu suçlarını soykırımı meşrulaştıracak ve dünyada kendine zemin bulacaktır.
SİYASİLER İDRAK ETMELİ
Bize yakışan, asla ve asla Çin’in toprak bütünlüğüne saygı duymak, Çin’in toprak bütünlüğünü desteklemek, Çin’in soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki sözde teröre karşı mücadelesini desteklemek olmamalı. Çin’in soykırımına karşı durmak olmalıdır. Bizim siyasilerimizin ve hükümet sözcülerimizin ‘Çin’in toprak bütünlüğü destekliyoruz. Çin’in teröre karşı mücadelesi destekliyoruz’ sözü 35 milyon mazlum Doğu Türkistanlıya karşı yapılan soykırımı meşrulaştırmak ve Çin’e karşı soykırımına destek vermek anlamına gelmektedir. Asla bu sözleri kabul etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti muktedirdir. Güçlüdür. Hiçbir zaman batılı emperyalistlerden kaçarak doğulu komünistlere muhtaç olamayacak kadar muktedir ve güçlüdür. Bunu siyasilerimizin idrak etmesini istiyoruz.
ÇİN’İN İKİ KURUŞLUK MENFAATİNE DESTEK VERMEYİN
Biz asla iktidar düşmanı değiliz. Hükümet düşmanı değiliz. Ama siyasilerimizin Doğu Türkistan politikasını Doğu Perinçek gibi Türk Milletinde yüzde 0,025 gibi karşılığı olmayan bir siyasi mevtayı arabulucu olarak ortaya sürmesi ve yardım edemediğimiz Doğu Türkistan’a Doğu Perinçek üzerinden Amerikancı, CIA’ci, batının işbirlikçisi iftiraları attırılması ve bütün medyanın Doğu Perinçek’e tahsis edilerek, Türk Milletinin Doğu Türkistan’a olan ilgi ve alakasının kesilmesi büyük vebaldir. Büyük suçtur. Bu hatadan dönülmesini istiyoruz. Batıdan demokrasi tokadı yiyen ve soykırım suçu ilan edilen Çin İslam dünyasında Türk dünyasında kendisine destek arayışı içerisinde asla bu destek verilmemeli. Çin’e verilecek destek. Çin’in iki kuruşluk menfaatine verilecek destek, 35 milyon Doğu Türkistanlıyı Çin soykırımına kurban etmektir. Bu sadece Doğu Türkistanlıları kaybetmemize vesile olmaz. Aynı zamanda Türk dünyasının İslam dünyasının Türkiye’nin de onurunu izzetini kaybedeceği bir çıkış yoludur.”