Sincan-Uygur Bölgesi’nde 600’ün üstünde Müslüman Uygur Türkünün öldürüldüğü, yaralı sayısının binlerle ifade edildiği bir etnik temizlik yaşanıyor.
Urumçi, Kaşgar, Aksu ve Yining kentlerinde sokaklar Çin askerinden geçilmiyor. Av mevsimi açılmış sanki; Uygur avına çıkmış Çin milleti! Mermi yağıyor, kırbaç şaklıyor, dipçik iniyor... Uygurlar birbiri ardına, kanlar içinde yere seriliyor..
Ve Türkiye’de kimi cahiller ‘Büyük Rus, Çin, Türk’ ittifakından söz ediyorlar , NATO, AB ve ABD’yle birlikteliğe bir seçenek olarak!
iha.com.tr’ye gelen yazı, bu üçlü ittifak meraklılarının suratına bir tokat gibi inmeli:
‘Bizim kebapçıları öldürüyorlar ağabey... Soykırım başlatıldı resmen. Ordu önüne geleni, ayrım yapmaksızın vuruyor. Dünya birşey yapmalı!’
Ve devam ediyor e-posta:
‘Ağabey burada internet pek güvenli değil, sonra anlatırım. Bizim memlekette Chinamobile’ı (cep telefonı şebekesi) kapattılar... İnternet ve elektriği kestiler. Şu an ordu bastırıyor. Allah büyüktür. Kanton taraflarında bizim kebapçıları ve meyvecileri öldürüyorlar!’
Sözde özerk, Doğu Türkistan bölgesine, son yıllarda dünyanın Çinlisini yolladı Çin Hükümeti. Ki, Uygurları yalatıp yutsun, sayılarını en aza indirsin diye. Dahası ekonomik anlamda, bu bölgeyi geri bıraktırmak için elinden geleni de ardına koymadı. Yağmur Atsız Bey’in Salı günkü yazısında çok güzel belirttiği gibi ‘... Eritme politikasının son hamlesi, eşsiz bir tarihi hazine özelliği taşıyan Kaşgar’daki iç şehir mahalleleri katledildi...’
Özellikle Urumçi’ye, Pekin’den dünyanın Han Çinlisi gönderildi. Kentin nüfusu böylece 2 milyon 300 bine tırmandı. Yani tam bir eritme ve yok etme politikası!
Görgü tanıklarına göre, herşey İdah Camisi’nin önünde, yoklukla yoksulluğa karşı sesini yükselten 300 kişinin bi araya gelmesiyle başladı. Bu 300 kişinin çevresini saran ilk halka polis, ikinci halkaysa asker... Ve ardından indi coplar, indi dipçikler, yağdı mermiler...
Adının Yakup olduğunu söyleyen bir kişi ‘Cami çıkışında işsizliğe karşı sesimizi yükselttik. Çinliysen iş de var para da. Uygur Türkü ve Müslümansan açlığa mahkumsun!’
Çinliler işledikleri cinayetin sorumlusunu da buldular hemen. Adı Rabiya Kadir.
Eskiden Urumçi’de yaşayan ama işi ve evi elinden zorla alınıp bir Çinliye verilen 62 yaşında bir kadın! Telefon etmiş, Urumçi’deki yandaşlarına, sürgüne gittiği ABD’den ve ‘ayaklanma başlatın!’ demiş! Ama bu var sayımlarla ilgili tek bir kanıt sunamadı hükümet şu ana kadar.
Sözde Ermeni soykırımı... Kürtlere zulüm diye bize diklenenler, acaba Uygurlara yönelik bu soykırım ve eritme siyasetine karşı çıkacak mı?
Boşuna heveslenmeyin, kimsenin gıkı çıkmaz!
Cem Yılmaz’ın İstanbul’u
‘İşiniz yaratıcılıksa, o zaman İstanbul’dan daha iyi bir ilham perisi bulamazsınız. Dahası da var; İstanbul ilham dediğiniz şeyin tuvalidir sanki. Şiir yazmaya zorlar; Dev bir romanı bitirmeye, heykel yontmaya. Sanatcı kentle eser arasında gider gelir sadece. Ben, İstanbul’un yükünü sırtlayacak kadar değerli hissetmiyorum kendimi. Bu işin şakası tabi. Ben zaten sanata hep şaka yollu yaklaşırım.
‘Yalnız başıma, küçük bi yerde, evimde, karanlık bir odada çalışmayı tercih edermi ben. Elbette İstanbul’un akıl almaz güzelliğinin keyfini çıkarırım ama özel nedenler yüzünden, ne işimi İstanbul’a taşırım ne de İstanbul’u işime. ‘İstanbul’u nasıl tanımlayacaksınız biliyor musunuz? İstanbul eşittir Vazgeçilemez.com.’
(Mediacat özel sayısı)
Hitler’in günlükleri
Almanların ünlü Stern Dergisi, Nisan 1983’de Hitler’in günlüklerinden üç beş paragrafa yer verdi ve yakında tamamını dergide yayınlanacağını açıkladı.
Dergi tam 10 milyon mark ödemişti 60 küçük not defterinden oluşan bu günlükler için. Bu 60 deftere ek olarak, Rudolf Hess’in Almanya’dan kaçtığı günle ilgili bir adet küfürname ve 1932 - 1945 yılları arasında olan biteni özetleyen bir büyük defter vardı.
Stern Dergisi yazarı Gerd Heidemann, defterleri Doğu Almanya’dan, Batı’ya Dr Fischer adında birinin kaçırdığını söylüyordu. Defterler sözüm ona, Dresden yakınlarında 1945 yılında düşen bir uçağın enkazında bulunmuştu. Stern Dergisi, dünyanın dört bir yanından el yazısı uzmanları getirtti ve bu uzmanlar tam 18 ay, günlükleri neredeyse satır satır inceledi. Bütün uzmanlar, ‘Bu Hitler’in el yazısı!’ diyordu. Derken, 25 Nisan 1983’de, dergi, dev bir basın toplantısı düzenledi. Amaç günlükleri tanımaktı ki ünlü tarihci David Irving ayağa kalktı,elinde tuttuğu üç beş sayfa fotokopiyi salladı havada ve haykırdı:
‘Bunlar da sizin günlükler gibi sahte! Aynı kaynaktan geliyor!’ Bundan iki hafta sonra Federal Almanya Devlet Arşivi bir açıklama yaparak, ‘Hitler Günlükleri tümüyle sahtedir. Kullanılan kağıt, mürekkep yenidir... Tarihi hatalarla doludur... Hitler’in Nutukları adlı kitaptan çalıntıdır.’
Ertesi gün Stern Dergisi’nin İcra Kurulu toptan istifa etti... Günlükleri Konrad Kujau adında, biri, yazmıştı. Adamın işi zaten ,imza taklitciliği ve sahte evrak hazırlamaktı! Yargılandı Kujau ve 42 ay hapse mahkum oldu. Peki ya 10 milyon mark? Havada bulut parayı unut gibisinden bir cevap verdi dergi sahiplerine Kujau. Hapisten çıkınca da bir dükkan açtı: ‘Gerçek Kujau Sahte Belgeleri’ satmaya başladı!