Çipras'ın yardımcısı Cihan'a konuştu: Çoğulcu meclis, demokrasi için kazançtır

Çipras'ın yardımcısı Cihan'a konuştu: Çoğulcu meclis, demokrasi için kazançtır
Yunanistan'da iktidardaki Radikal Sol Koalisyon (Syriza) Genel Başkan Yardımcısı Yiannis Bournous, "Türk parlamentosunda olabildiğince çoğulcu, farklı görüş, endişe, öneri ve yaklaşımların temsili demokrasi için bir kazançtır." dedi.

HDP'nin bugünkü İzmir mitingine Syriza'yı temsilen katılacak olan Yiannis Bournous, "Syriza'nın politikası, komşu ülke Türkiye'nin bütün demokratik güçleri ile iyi ilişkileri korumaktır." şeklinde konuştu.

Baba tarafından Çeşme kökenli olan Yiannis Bournous, Syriza'nın Avrupa politikaları, savunma, Yunan diasporasından sorumlu birimin başında bulunuyor. Bournous, Cihan Haber Ajansı'na kapsamlı bir röportaj verdi.

Medyanın partilerin seçim kampanyalarına orantısız yer verdiği eleştirileriyle ilgili soruya Yunanistan açısından cevap veren Bournous, "ERT'yi hükümetin borazanı olan ve diğer görüşleri boğan bir kamu televizyonu yapmak istemiyoruz. Hedefimiz, hem kamu medyası hem de özel medyanın her zaman çok sesliliği ve bütün politik güçlerin demokratik ifade hürriyetinin garanti altına alınmasıdır." dedi.

Hem Yunanistan hem Türkiye'nin ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu da ifade eden Bournous, İki ülke arasındaki ekonomik farklılık ve koşullar sebebiyle Türkiye çok hissetmiyor." şeklinde konuştu. Bournous, Türkiye ile aralarındaki sorunlu konuları çözüme kavuşturmak istediklerini fakat önceliklerinin AB ile devam eden borç müzakereleri olduğunu dile getirdi.

Yunanistan'ın dış borcunun yüzde 100'ünün ödenmesinin mümkün olmadığını ifade eden Bournous, "Krizden çıkış sürecinin bir şekilde borç yükü hafifletilmeden gerçekleşmeyeceğini düşünüyoruz." dedi. Kendilerinden önceki hükümetin pahalı makam araçları kullanmasını da eleştiren Syriza Başkan Yardımcısı Yiannis Bournous, "Biz, devletin ve hükümetin harcamalar konusunda vatandaşına iyi bir örnek olması gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

ÇEŞME KÖKENLİ BOURNOUS HDP'NİN İZMİR MİTİNGİNE KATILACAK

Yunanistan'da iktidarın büyük ortağı Radikal Sol Koalisyon (Syriza) Partisi'ni temsilen Syriza Merkez Komite üyesi ve Dış İlişkiler Genel Başkan Yardımcısı Yiannis Bournous (Burnus), Halkların Demokratik Partisi (HDP) 'nin bugün İzmir'de yapacağı mitingine katılacak. Cihan Haber Ajansı'na konuşan Bournous, AB ile müzakerelerde gelinen aşamayı, dış borcun silinmesine dair yaklaşımlarını, Syriza'nın ilk 4 aylık performansını, lüks harcamaların krizle ilişkisini, Kıbrıs, Ege ve Türkiye ile ilişkilere dair görüşlerini anlattı.

Yunan hükümetinin büyük ortağı Syriza Merkez Komite üyesi ve Dış İlişkiler Genel Başkan Yardımcısı Yiannis Bournous (Burnus) (35), bugün HDP'nin İzmir'de yapacağı mitingde partisini temsil edecek. Baba tarafından Çeşme kökenli olan Bournous, Syriza'nın Avrupa politikaları, savunma, Yunan diasporasısından sorumlu birimin başında bulunuyor. Bournous, Cihan Haber Ajansı'na kapsamlı bir röportaj verdi:

AB İLE MÜZAKERELER SEBEBİYLE ÇİPRAS MİTİNGE KATILAMIYOR

-HDP, İzmir mitingine Başbakan Aleksis Çipras'ı devat etti. Ancak iktidar partisi Radikal Sol Koalisyon (Syriza) adına siz katılacaksınız. Çipras'ın katılmama gerekçesi nedir?

Yarın (bugün) Syriza Partisi'ni temsilen HDP'nin İzmir mitingine katılacağım. Partimiz Hükümet'in büyük ortağıdır. Yönetimi devraldıktan sonra sorumluluklarımız arttı. Başbakanımız AB'li ortaklarımızla herkesin yararına olacak uzun soluklu bir çözüm ve müzakereleri başarı ile tamamlamak üzere heyetin başında bulunuyor.

Syriza'nın politikası, komşu ülke Türkiye'nin bütün demokratik güçleri ile iyi ilişkileri korumaktır. Bölgemizdeki diğer komşu ülkeler için de aynı şey geçerli. HDP'den bir davet aldık. Bu davete icabet etme borcumuz var. Ancak iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek ve ortak meseleleri çözüme kavuşturmak için Türkiye'nin bütün demokratik güçleri ve partileri ile işbirliğine açığız.

"ÇOĞULCU MECLİS DEMOKRASİ İÇİN KAZANÇTIR"

-HDP'nin sadece Kürtlerin değil Türkiye'nin sorunlarına eğilen seçim kampanyası yürütmeye çalıştığı yorumu için neler söylersiniz?

Türk parlamentosunda olabildiğince çoğulcu, farklı görüş, endişe, öneri ve yaklaşımların temsili demokrasi için bir kazançtır. Ülkelerimizdeki demokrasinin olgunlaşmasıdır. Biz şimdi iktidarda olabiliriz ama Yunanistan'da çok düşük yüzdelere sahip küçük bir partiydik. İkibinli yıllarda her zaman mecliste (yüzde 3'lük baraj) temsil edilme mücadelesi verdik. Çevremizin görüşlerinin parlamentoda temsil edilmesi mücadelesini verdik.

Birleşik sorunlarla mücadele konusunda siyasi partilerin ajandası genişliyor. Bu iyi. Toplumsal diyalog, bütün toplumu temsil etmeyi hedefleyen partilerin büyük ve yakıcı konulara dair görüşleri olmasını gerektiriyor.

"DEVLET TELEVİZYONU HÜKÜMET BORAZANI OLAMAZ"

-Türkiye'deki seçim kampanyasını takip edebiliyor musunuz? Partilerin medya ve diğer faktörler bakımından eşit şartlarda yarışa girmedikleri şeklindeki iddialar için görüşünüz nedir?

Siyasi arenada medya meselesi çok kritik bir konu. Sadece Türkiye değil bizde ve dünyada da önemli olan medyayı düzenleyen bir çerçevenin temin edilmesidir. Seçim kampanyaları sürecinde partilerin görüşlerini ifade etmesi ve bunun kamuoyuna ulaştırılması demokratik bir yolla olmalıdır. Bu, pürüzsüz bir seçim sürecinin icrası için gerekli bir kanundur.

Biz de Yunanistan'da bunu yapmak istiyoruz. Medyayı demokratik bir şekilde işlemesi için düzenlemek istiyoruz. Örneğin eski devlet televizyonu ERT'nin yeniden açılması için yasa yaptık. ERT'yi hükümetin borazanı olan ve diğer görüşleri boğan bir kamu televizyonu yapmak istemiyoruz. Hedefimiz, hem kamu medyası hem de özel medyanın her zaman çok sesliliği ve bütün politik güçlerin demokratik ifade hürriyetinin garanti altına alınmasıdır.

"ÇOK SESLİLİK GARANTİ ALTINA ALINMALI"

-Türkiye'de son yıllarda medyaya ve ifade özgürlüğüne müdahale şikayetleri çok artmış durumda. Gözaltı ve tutuklamalar yaşanıyor...

Bizim için çok seslilik ve her görüşün ifade edilmesi demokrasinin korunması için en temel bir konudur. Politik süreç, farklı fikirlerin yarış sürecidir. Bir politik gücün ne kadar güçlü olduğu, halkı ne kadar ikna etmeyi başardığı ve önerilerinin rakip görüşlerden ne kadar daha iyi olduğu gibi konularda kritik edilmelidir. Demokrasinin ve politik sistemin doğru işleyişi ve her durumda bütün görüşlerin ifadesi için çok sesliliğin garanti altına alınması kilit önemdedir.

Bazı ülkelerde kanun ve yasalara rağmen medya demokratik bir şekilde işletilmiyor. AB'de de bu var. Mesela İtalya'da Berlusconi hem başbakan da hem de medya patronu olduğu bir dönem yaşandı.

GELİR ADALETSİZLİĞİ

-Türkiye'de yapılacak 7 Haziran seçimlerine muhalefet partileri çok sayıda vaat ile giriyor. Bu vatandaşın ilgisini çekiyor. Bu konuda Syriza'yı örnek aldıkları yorumu da yapılıyor...

-Bizim tecrübemizden hareketle cevap vereceğim. Ekonomik krizin ana sebebi, maalesef şimdiye kadar uygulanan ekonomik politikaların ağırlıdır. Neoliberal politikaları Yunanistan'da ve Avrupa'da orta ve alt düzey kesimler ödedi. Bu haksızlık. Orta ve alt düzey gelire sahip vatandaşlar, maaş ve emekli aylıkları, çalışma koşulları ve sağlık hizmetlerinin kesildiğini gördüler. Bütün istatistikler, zenginlere yeterince dokunulmadığını gösteriyor.

OECD'nin bir araştırmasını göre OECD ülkeleri arasındaki 'ortalama gelir dengesizlikleri'nde Türkiye 4'üncü, Yunanistan ise 6'ncı sırada. Bu, yüzde 10 yoksul ve yüzde 10 da zengin vatandaşlar arasında. Ülkemizde büyümenin olduğu eski yıllarda ve şimdi ekonomik kriz döneminde daha kötü bir şekilde en zengin ile en fakirler arasındaki makas açılıyor.

Biz zorluklara rağmen bu görüntüyü değiştirmek istiyoruz. Bir ekonomide çalışan ve emekli kesim harcama yapamadığında, esnaf, küçük ve orta işletmeler ile pazarın ileriye gitmesi ve durgunluktan çıkması mümkün değil. Vatandaşın sağlık hizmeti gibi ana ihtiyaçlarından birinden mahrum kalması kabul edilemez. Krize rağmen biz mağdur olmuş yoksul ve fakir halk kesimine bir koruma kalkanı oluşturuyoruz. İnsani krizden etkilenen insanlara makul bir zemin hazırlanmadıktan sonra gerçek ekonomi ve büyümeden bahsedemeyiz.

ÇİPRAS'IN TÜRKİYE ZİYARETİ VE İLİŞKİLER

-Başbakan Çipras 2015'te Türkiye'yi ziyaret edecek mi?

En acil konu müzakerelerin tamamlanmasıdır. Başbakanın Türkiye'ye resmi bir ziyaret yapması önemli. Şimdilik beklemede. Hem Yunan-Türk ikili ilişkileri hem de bölgemizde yer alan açıktaki meseleler sebebiyle olmalı. (Avrupa ile) Müzakerelerin sona ermesi ve Türkiye'deki seçimlerin atlatılmasından sonra bu herhangi bir zamanda gerçekleşecek.

-Kıbrıs'ta doğrudan müzakereler yeniden başladı...

Mustafa Akıncı'nın seçilmesiyle Rum lider Nikos Anastasidis'in de katılımı ile yeniden başlayan doğrudan müzakerelerden memnunuz. Biz iki toplumlu iki bölgeli bir federasyon çözümüne bağlıyız. Kısa sürede tarafların kabul ettiği ortak bir çözüme ulaşılmasını umuyoruz.

-İki ülkeyi ilgilendiren bölgesel politikalar konusunda neler söylersiniz?

Bölgemizde çok ciddi tehditlerle karşı karşıyayız. Olabildiğince ilerici çözümler bulunması gerekir. İki ülkeninde karşı karşıya olduğu tehdit ekonomik krizdir. İki ülke arasındaki ekonomik farklılık ve koşullar sebebiyle Türkiye çok hissetmiyor. Küresel bir kriz var. Bütün dünyayı ve bölgemizi etkiliyor.

Bu dönemde bizim için bölgemizdeki karışıklıklar önemli. Örneğin Orta doğu krizi. Halklar, ciddi bir IŞİD tehlikesini önlemeye davet ediliyorlar. Biz her tip aşırılığa ve fanatizme karşıyız. IŞİD'in barbarlığına karşıyız. Türkiye, bölgede önemli bir ülke olarak bu tehlike ile mücadelede önemli bir oyun oynamalıdır.

"TÜRK VE YUNAN AKIMI İYİ BİR FIRSAT"

-İkili ilişkilere dair görüşünüz nedir? Enerji konusu da gündeme gelmişti...

Seçimler öncesi çok geniş bir açık konular ajandamız var. İki ülkeyi ilgilendiren çok fazla jeopolitik ve jeostratejik konular ve işbirliği meseleleri var. Yeni hükümet olarak popülist ve milliyetçi bir politika izlemeyeceğiz. Türkiye'den de benzer bir yaklaşım bekliyoruz. İki ülkenin egemenlik hakları ve ortak çıkarlara saygı temelinde sorunlarımızı çözerek enerji konusuna da bakmak önemli. Türk ve Yunan akımlarının inşaası da öyle. Enerji potansiyelimizi geliştirmek için iyi bir fırsat. Buna benzer çok sayıda mesele var. Çok boyutlu ülkemizin egemenliğini garanti altına alan bir politika istiyoruz. Masaya oturarak hangi konularda anlaşma ve ayrılık noktaları mevcut olduğunu görmek ve eğer mümkünse bunları çözmek için açık ve samimi bir diyalog yapmak arzusundayız.

Bu sürecin ancak Yunanistan'da müzakereler ve Türkiye'de seçimler tamamlandıktan belli bir yöne doğru gidebileceğini düşünüyorum.

SYRİZA'NIN 4 AYLIK PERFORMANSI

-Syriza hükümeti ilk 4 ayda hangi vaatleri hayata geçirdi?

İlk yasal düzenleme 'insani krizle mücadele' oldu. Bu çerçevede yoksul ve fakir vatandaşa bedava elektrik, bedava gıda yardımı ve krizle birlikte artan evsizler ve bankalara kredilerini ödeyemeyen vatandaşların haczedilen evleri sebebiyle kiralık konut yardımlarında bulunacağız. Şimdiye kadar bu hizmetlerden yararlanmak isteyenler yüz bini geçti. İkinci kanun ise aileler ve küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik borç yapılandırma düzenlemesi oldu. Her ay yüksek taksit, aşırı faiz vs. sebebiyle ödeme yapayan insanlar sebebiyle hem devlet hem de borçlu ailelerin yükünü günden güne arttırıyordu. Bu kanuna göre vatandaş borcun büyük bir bölümünü ödediğinde faizin önemli bir kısmı siliniyor. Ayrıca 100 aylık taksit imkanı da var. Bu hem vatandaşa kolaylık hem de devlete kaynak sağladı. Artık insanlar bu şekilde borçlarını makul ölçülerde ödeyebiliyor.

Ayrıca bizim için önemli olan bir diğer düzenleme ise sigortasız vatandaşlar dahil herkesin kamu sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmasıdır. Temel sağlık hizmetleri bedavadır.

Çalışma koşulları da müzakere konusudur. İptal edilen toplu sözleşme hakkının adaletsizlik olduğuna inanıyoruz. Hedefimiz bunun yeniden hayata geçirilmesidir. Ayrıca iki seferde 2015'in ikinci yarısı ve 2016'da asgari ücreti kademeli olarak yeniden 751 Euro'ya çıkarmayı hedefliyoruz.

Kısa bir süre önce topluma yararlı bazı önlemleri daha hayata geçirdik. Örneğin birkaç bin memurun aralarında öğretmen ve okul güvenlik elemanlarının olduğu insanı yeniden işe alındı.

"ATİNA CAMİSİNİ YAPACAĞIZ"

-İktidarın küçük ortağı sağcı Bağımsız Yunanlar'a rağmen Atina'ya cami konusunu yeniden kanunlaştırdınız. Bir türlü yapılamayan cami için ilk kazma ne zaman vurulacak?

Cami konusu, çok kolaylıkla uzun yıllar önce çözüm bulunabilecek bir meseleyken, modern zamanlarla ilgisi olmayan değişik çıkarlara hizmet etmek amaçlı sebeplerle gerçekleşmedi. Bu defa çözümü için süreç ilerleyecek.

- İkinci nesil göçmen çocuklarına vatandaşlık hakkı veren yasal düzenlemeyi de geçirdiniz...

Vatandaşlık hakkı bizim için çok önemli bir konu. Biz bu göçmenlere ilişkin yaklaşımımız sebebiyle çok sayıda suçlamaya maruz kaldık. Bu konuda başarmak istediğimiz, bütün insanların ülkemizde uyum içerisinde ve üretken bir şekilde varolmalarıdır.

Yunanistan'da doğan ikinci nesil göçmen çocukları vatandaş olabilecekler. Devasa bir sayıdan değil bir kaç bin insandan bahsediyoruz. Eğitimlerini burada yapmış ve vergi ödüyorlar.

Bu önlem, Avrupa'da göçmenlere yönelik politikaların maalesef daha da tutucu bir hal aldığı ve problemin büyüdüğü bir dönemde hayata geçiriliyor. Bu önemli.

"BÜTÜNCÜL BİR ANLAŞMA İSTİYORUZ"

-Müzakereler hangi aşamada?

Yunan halkı bizi son 5 yılda yıkım ekonomisini değiştirmek için destekledi. Bu yetki temelinde müzakere yapıyoruz. Hem Riga'da hem de sonrasında yapacağımız görüşmelerle bunu tamamlamak istiyoruz. Yunan halkının koyduğu kırmızı çizgilerimizi ihlal etmeyecek bütüncül bir anlaşma istiyoruz. Çalışma koşulları, toplu sözleşmeler, maaş ve emekli aylıklarında kesinti yapılmaması, Yunan halkının krizle birlikte kaybettiği köklü toplumsal haklarına yeniden kavuşması konuları bizim için dokunulmazdır.

"BAZI ÖNLEMLER ALMAK DURUMUNDA KALACAĞIZ"

-Yeni önlemler olacak mı?

Maalesef bir müzakerede bazı konularda geri adım atmak zorunda da kalıyorsun. Keşke programımızın yüzde 100'ü uygulayabilseydik. Buna rağmen geçirdiğimiz yasalar ve parlamentoya getireceğimiz toplumsal önlemelere dair düzenlemelerle seçimler öncesi vaatleri gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Her gün halkın yaşamı iyileşsin. Vatandaş bir perspektif görsün.

Müzakere zor bir süreç. Ancak maalesef programımızda olmayan önlemleri de almak zorunda kalacağız. Buna rağmen hedefimiz, en kısa sürece bu haksızlıkların giderilmesidir.

-Haziran'da yüklü miktardaki dış borç ödenebilecek mi?

Yunanistan, Ağustos 2014'ten bu yana ödenmesi gereken destek kredi dilimlerini alamadı (7 milyar Euro'dan fazla). Donduruldu. Dünyada bir yandan sorunsuz maaş ve emekli aylıklarını ve kendi kaynaklarıyla borç geri ödemesi yapan başka ülke yok. AB ve IMF bu konunun çözümüne yardımcı olmadığını anlamalı. 1 ya da 2 aylık bir çözüm istemiyoruz. Bütüncül bir çözüm olacak. Sadece kaynak akışının yeniden başlamasından bahsetmiyorum. Bizim için bütüncül anlaşma, büyüme ne olacak önemli. AB fonları bunun için kullanacağız. Yatırımlar artacak. İkinci olarak dış borcumuz ne olacak. Bu perspektif önemli.

"BORCUMUZ SİLİNMEDEN MÜMKÜN DEĞİL"

-AB'nin tepki gösterdiği dış borcun silinmesi hala masada mı?

Yunanistan'a geldiği söylenen mali desteğin (240 milyar euro) yüzde 93'ü doğrudan yabancı bankalara faiz ödemelerine için gönderildi. Yunanistan krizinden kâr elde eden Alman vs bankaları var.

Seçimler öncesi de söyledik, Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin dış borçları büyük sorun. Yüzde yüz geri ödenmeleri mümkün değil. Önümüzdeki on yıllarda ulaşılması mümkün olmayan müthiş bir büyüme gerçekleşmesi gerekir ki bunlar ödenebilsin.

Biz dış borç sorununa Yunanistan'dan başlayarak toptan bir Avrupai çözüm bulunması gerekir. Krizden çıkış sürecinin bir şekilde borç yükü hafifletilmeden gerçekleşmeyeceğini düşünüyoruz. Bu farklı teknik yöntemlerle yapılabilir. Biz bunda ısrar ediyoruz. Bu konu masada. Borç bütünüyle ödenemez.

KAMU HARCAMALARINDA YÜZDE 50 KESİNTİ

- Syriza, lüks harcamalar konusunda adımlar atacağını ilan etmişti. Lüks harcamaların krize etkisi nedir?

Biz görevi devraldığımızda skandal bir durumla karşılaştık. Önceki hükümetler PASOK ve Yeni Demokrasi'nin yaptığı büyük ve lüks harcamalar, savunulamayacak kamu giderleri, 700-800 bin Euro'luk pahalı makam otomobilleri vardı. İktidarımızın ilk yılında kamu harcamalarında yüzde 50'lik indirim kararı aldık. Bunu hayata geçiriyoruz.

Biz, devletin ve hükümetin harcamalar konusunda vatandaşına iyi bir örnek olması gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa vatandaş haksızlığa uğradığını düşünüyor. CİHAN
23 Mayıs 2015 15:59
DİĞER HABERLER