Çocuklar Duymasın senaryoyu bakın nereden aşırmış!

İnşaatı ve kentsel dönüşümü öven, siyasi iktidarın söylemlerini yeniden üreten haliyle ekranlara dönen ‘Çocuklar Duymasın’ sosyal medyada eleştirilerin hedefi oldu.
Samanyolu Haber.com yazarı Seyfi Mert yeniden yayınlanmaya başlayan 'Çocuklar duymasın' dizisinin senaryosunu analiz etti. Sosyal Medya'da da çok konuşulan yeni senaryonun satıraralarında verilen mesajları çözen Mert Birol Güven'in üstlendiği misyon hakkında ip uçları veriyor... 

Ülkemizde pek bir meşhurdur Goebbels. Artık hepimiz biliyoruz Hitler’in propaganda subayını. Herkes bu karakteri Hakan Fidan örtüştürür ama bence ciddi bir yanlış vardır bu işte. Goebbels belki Erol Olçok olabilirdi ama o da 15 Temmuz akşamı kör bir kurşunun hedefi oldu gencecik oğluyla beraber. Keskin nişancının vurduğunu söylüyor tüm şahitler. Enteresan olan, onu vuran kişilerin de öldürülmüş olması. Ama kimlikleri nedense açıklanmıyor. 
Köprünün direklerinin tepesine tünemiş olan katiller, o gün hedef gözeterek ateş açıyorlar. 
Rahmetli Olçok’un kardeşi şimdi Goebbels rolü yapmaya çabalıyor ama Reis’in eski tetikçilerinden Atılgan Bayar bu konuda Cevat’ın çok yetersiz olduğunu yazıp çiziyor sürekli. Gerçi Bayar, sofradan bir kişilik yer isteyip durduğun için çırpınıyor ama mevzumuz bu da değil. 

Ben Cevat’ın yerine olsam, tamam ağabeyimin aziz hatırasına onu yücelten belgeseller de yaptırırım ama önce katil ya da katillerle ilgili bana gösterilenin dışında hakikat var mı? Bunu araştırırım. 
Neyse meselemiz Goebbels ya da Erol Olçok değil. Cevat da değil. Atılgan Bayar hiç değil…

Hakan Fidan ve Hitler rejiminde bu karakterin kime karşılık geldiği olabilir. 
Benim kanat-i acizaneme göre Hakan Fidan milimi milimine Hitler’in en büyük destekçisi ve tüm pis işlerini yaptırdığı kara kutusu Adolf Eichmann karakterine benzemektedir. Bizim kamuoyu pek bilmez bu Eichmann’ı. 
Kendini “Yahudi Uzmanı” olarak da tanıtan Adolf Eichmann, meşhur 1942 Wannsee Konferansı sonrasında dediği “Yahudilere karşı çok merhametli gidiliyor” açıklamasıyla (Hiç yabancı olmayan bir söylem değil mi?) bilinir. Rejim muhaliflerini önce fişleyen, ardından sürgün ve en nihayetinde toplu olarak yok eden en önemli aktördü Eichmann. Toplama kampları da onun fikriydi, gaz odaları da… 

Gerçi kendi akıbeti de çok ibretlik oldu. Merak edenler araştırıp öğrenebilirler. Yargılanmasıyla ilgili epey belgesel ve kitap çalışması yapıldı. 
İşti bu Adolf Eichmann’ın tarihe geçen bir cümlesi var. Şöyle diyor: “Eyleminizden haberdar olsa, Führer’in de onaylayacağı şekilde hareket edin.”
Yani Hitler’in hoşuna gideceği şeyler yapın. Ola ki haberdar olursa sizin için iyi olur. 
Her devrin yapımcısı Birol Güven’in suluzırtlak ve bin türlü şekilde çevirerek lastik gibi uzattığı dizisi Çocuklar Duymasın’da hafriyat kamyonu güzellemesiyle ilgili yaptıklarını okurken aklıma bu cümleler geldi. Sanatçıdan ziyade çok iyi bir tüccar olan Güven, son derece akıllı davranarak Reis’in duyduğunda onaylayacağı ve hoşuna gideceği bir hamle yapmıştı. Olan biten bu kadar basitti aslında. 
Sonrasında ise “Çocuklar Duymasın bu ülkenin ortak paydasıdır. Kim ne anlam yüklerse yüklesin tarafsız bir dizidir.” Şeklinde açıklama yaparak meşruiyet çivilerini epey sağlama çakmayı denedi.

Bir sit-com ne diye ülkenin ortak paydası olsun ki?

Ama bu ülke Türkiye ise olabilirdi pek ala!

Dahası bence Birol Güven Reis’in duyduğunda hoşlanacağı türden bir hamlenin en hafifini yapmıştı aslında. Daha fenaları vardı. Tarihi dizilerde düşmana ayar verenden tutun da, Erdoğan’ın gençliğinin anlatıldığı dizide onu Süpermen gibi gösterene kadar bir dolu yalakalık örneğiyle dolu Türk televizyon tarihi. Gerçi hiçbiri kalıcı olmayıp, sadece istibdat döneminin bayağı örnekleri olarak anılacaklar ama Güven işi o kadar aşağı seviyeye çekmemişti. 
Yoksa eminim ihtiyaç duyarsa dizisindeki karakterlere çok daha fenasını yaptırabilirdi Birol Güven. 
O ticari yeteneği ve vizyon vardır Güven’in genlerinde. 
Söz gelimi Haluk karakterine tişörtle tank egzozu tıkatabilirdi. Ya da Meltem Ensar vakfına gönüllü yazılabilirdi Çocuklar Duymasın’da.
Reis istiyor diye üçüncü çocuk yapmakla ilgili birkaç bölüm sündürülebilirdi mesela senaryo. Doğacak çocuğa Tayyipcan ya da Sümmeyyegül ismi verilebilirdi ayrıca. Yok, gül ile bitmesi sıkıntı olabilir, bunu düşünürdü Birol ve Sümeyyemine ismi daha çok hoşuna giderdi Reis’in… Haberdar olunca hoşuna gidecek ya!
Hüseyin’in, metroda şort giyen kıza kafa atma sahnesi hiç fena olmazdı aslında!
Hala haberi olmadıysa Reis’in, Havuç’u SADAT’a yazdırırdı. Hadi bakalım şimdi de haberdar olmasın!
Çocukların duymasına gerek yok haddizatında, Reis duysun yeter nasılsa…
Biz şöyle bir yanılgıya düşüyoruz hep. Zannediyoruz ki, Hitler tek başına kendi zekası ve gücüyle bir toplumu, ardından dünyayı ateşe attı. 

Hayır!

Hitler, bedelini biliyordu herkesin. Her şeyin bir bedeli olduğunu. 
Akademisyenleri de satın alabildi, medyayı da, sanatçıları da… 
İşte kötülük o zaman baş döndürücü bir hızla yükseldi. 
Birol Güven gibilerin Nazi dönemindeki karakter karşılığı bir tane değil, onlarcadır bu yüzden…
29 Temmuz 2017 17:28
DİĞER HABERLER