Covid-19 vakaları tüm dünyada artıyor. Tüm ülkelerde aşılanma grafikleri yükselişini durdurdu. Bu karamsar tabloya rağmen pandemi bir gün bitecek ama nasıl bitecek?
Eylül 2020’de, Covid-19’un kış dalgasına başlamasından hemen önce, dünyanın bir pandemi sarmalına hapsolduğunu ve hükümetlerin aynı hataları tekrarladığını iddia eden bilim insanlarına ‘çılgın’ gözüyle bakılıyordu. Nispeten sakin geçen yaz aylarından sonra bir kez daha kapanmaların olmayacağını düşünenler vardı. Ancak öyle olmadı. 2020 sonu, 2021 başında aşılar piyasaya sürüldükten sonra umutlar yeniden yükseldi, zira aşılanma yaşanan yerlerde genellikle vakalar azalıyordu. Yaz mevsiminde pandeminin başlangıcından bu yana en düşük seviyelere inildi. Avrupa ve Amerika’da yaşananlar artık hastalık döngüsünden çıkmak için yeterli kaçış hızına ulaşıldığını ummaya başladı. Bu olumlu rakamlara karşın bilim insanları düşüşü temkinle karşıladı. Delta varyantının yükselişine Temmuz başında başlayacağını çok az kişi tahmin edebildi. Şimdi dünyanın her yerinde dördüncü dalganın ilk günleri yaşanıyor ve dünya bir kez daha pandemi sarmalına girmiş gibi duruyor.
DELTA İNSANLARA ‘DÉJÀ VU’ YAŞATTI
Bu yeni dalgalanma, sarsıcı bir ‘déjà vu’ duygusu beraberinde getirdi. Avrupa ve ABD başta olmak üzere aşılanmanın yüksek seyrettiği ülkelerde başarının şartı olarak öne sürülen tedbirler büyük yara aldı. Maskeler ve aşıların yardımı ile pandeminin biteceği düşünülüyordu. Birçokları, Hindistan’ı harap etmiş bir varyantın, nüfusun yarıdan fazlasının hâlâ aşılanmamış insanlığı etkilemeyeceği gibi büyülü düşünceye kapıldı. 2019’un kaygısız günlerine geri dönmek için can atarak normallik tuzağına düştü. ABD’de Salgın Kontrolve Koruma Merkezi’nin (CDC) Mayıs ayında, koruma aşılı insanlar için kapalı alanda maske kullanma şartına son vermesinden sonra, Başkan Joe Biden zafer ilanı gibi hissettiren bir konuşma yaptı. CDC duyurusundan üç ay sonra maske tavsiyesine yeniden döndü zira vakalar ve hastaneye yatışlar artıyor. Kapalı alanlarda maske kullanma çağrısı yenilendi. Avrupa ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede okullar ve üniversiteler yine sıkıntılı bir şekilde açılıyor. Pandeminin başlamasının üzerinden geçen 20 ay sonra, neredeyse ilk günlerdeki tartışmaların yapılması dikkat çekiyor.
20 AYDA TEK DEĞİŞEN: VİRÜS
ABD’nin önde gelen dergilerinden The Atlantic’te yer alan önemli bir makaleye göre, tartışmalar aynı ama farklı olan tek şey ‘virüs’. Rockefeller Vakfı’ndan bulaşıcı hastalık dinamikleri üzerine çalışan Samuel Scarpino, ‘’İlkbaharın sonlarında yapılan modeller, ‘normal’ bir yaz geçireceğimiz konusunda oldukça tutarlıydı ama açık konuşmak gerekirse bulunduğumuz yer, tahmin edilen veya beklenen yer değil’’ diyor. Uzmanlar, hem halkın hem de politikacıların Delta varyantının ne kadar bulaşıcı olduğunu veya bunun ne anlama geleceğini hafife aldıklarını söylüyor. Orijinal SARS-CoV-2 virüsünün R0 denen temel üreme numarası daha sonra 2 veya 3 ile anılıyordu. Bunun anlamı enfekte olan her kişinin onu iki veya üç kişiye yaydığı anlamına geliyordu. Bunlar ortalama rakamlardı. Pratikte ise virüs, süper yayılan olaylarda büyük kümelere bulaşarak, düzensiz patlamalarla yayıldı. CDC, Delta varyantının R0’ının 5 ile 9 arasında olduğunu tahmin ettiğini açıkladı. Bilim insanları bu rakamın, ‘’şok edici derecede yüksek’’ olduğunu söylüyor.
VİRÜS KALICI MI OLDU?
Daha basit bir ifadeyle, orijinal virüsün bulaştığı bir kişi çok az kişiye bulaştırdı ancak Delta’ya yakalanan çoğu kişi enfeksiyon kümeleri yaratıyor. Bu, vakaların neden bu kadar hızlı arttığını kısmen açıklıyor. Aynı zamanda, aşılar ölümü ve virüsün ciddi hastalıklara neden olma yeteneğini köreltse bile, bugüne kadar yaşananlar virüsün neredeyse kesinlikle hayatımızın kalıcı bir parçası olacağı anlamına geliyor.
ÖNLEMLERİN AMACI
Tüm dünya şimdi moral bozucu bir ikilemle karşı karşıya. Geçen yıl, birçok insan aşıların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için zaman kazanmaktan memnundu. Ancak aşılar artık hemen hemen yerde ve ulaşılabilir durumda hatta aşılama rakamları yükselişini durdurdu, hatta azalmaya başladı. Şimdi herkes, maske kullanmanın, mesafe koymanın ve diğer önlemlerin amacı ne olduğunu sorgulamaya başladı.
TEK AMAÇ ZAMAN KAZANMAK
Cevap, pandeminin ilk günlerinden beri aslında değişmedi: zaman kazanmak, hastaneleri korumak, okulları açık tutmak. Kazanılan zaman sayesinde aşısız insanlara ulaşma hedefleniyor. Çoğu insan virüsle eninde sonunda tanışacak. Hedef, mümkün olduğu kadar çok insanın, iki doz aşı ile virüsle karşılaşmasını sağlamak. Uzmanlara göre pandemi kesinlikle bitmedi, ancak bitecek. Hedef, o son güne mümkün olduğunca az hasar, ölüm ve sakatlıkla ulaşmak. Bilim insanları insalardaki pandemi yorgunluğunu kabul ederken ve onlara hak verirken bu uyarıda bulunuyor: Zafer, bireylerin aşı olması değil, SARS-CoV-2’nin insanları tekrar diz çöktürmemesini sağlamak.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Aslında her ne kadar Delta varyantı ile rakamlar yükselse de, kimse pandeminin ilk günlerinde gibi olduğumuzu düşünmüyor. Herşeyden önce, orijinal koronavirüsü engelleyen önlemler, hala yeni varyanta karşı da çalışıyor. Özellikle aşılar, ABD ve Avrupa’da insanların dokuz ay önce olmadığı kadar yoğun bir şekilde korunduğunu gösteriyor. Eldeki verilen, mRNA bazlı aşılar ile tam aşılamanın, Delta’nın neden olduğu semptomatik hastalıkları önlemede yaklaşık yüzde 88 etkili olduğunu gösteriyor. Bilim insanları, aşılanmaya rağmen ortaya çıkacak yeni vayantların, tam olarak aşılanmış kişilerin yalnızca yüzde 0,01 ila 0,29’unu etkileyeceğini tahmin ediyor. İki doz aşı olanlarda virüsün bulaşması ihtimali düşük de olsa bulunmakta ancak etkileri hafif görülmekte. Tam aşı, Delta’dan hastaneye yatışları önlemede yüzde 96 etkili. ABD hastane yataklarındaki Covid-19 hastalarının yüzde 95’inden fazlasını aşısız kişiler oluşturuyor yani aşılar işe yarıyor. Aşılanmış kişiler, aşılanmamış insanlardan tartışmasız daha güvende. Ancak aşılanmış bireyler iyi korunsa da, yüksek düzeyde aşılanmış topluluklar üç nedenden dolayı hala savunmasız olabilir. İlk olarak, aşılanmamış insanlar rastgele dağılım göstermiyor. Bunun aksine, coğrafi olarak kümelenmiş ve sosyal olarak birbirine bağlı olma eğilimindeler. Bu durumlar, Delta’nın saldırabileceği savunmasız cepheler yaratıyor. Vermont ve İzlanda gibi aşılama oranlarının yüksek olduğu yerlerde bile, varyant hala yayılıyor.
AŞILI İNSANLAR DA YAYAR MI?
İkincisi, Delta potansiyel olarak aşılı insanlardan da yayılabiliyor. Bilim insanlarına göre bunun temel sebebi, aşıların neden olduğu bağışıklık savunmalarının, özellike buruna giren bir virüsü tanımak için zamana ihtiyaç duyması. Bunun anlamı, başlangıçta burun içinde sanki aşılanmamış kişide olduğu miktarda virüs olabilir, ancak virus solunum yollarında ve akciğerlerde çoğalamaz. Bununla birlikte aşılanmamış kişilere göre Delta’yı bulaştırma olasılıkları çok daha düşüktür. CDC’nin yeniden maske takılması önerisinin altında da bu yatıyor. The Atlantic’e konuşan Yale Üniversitesi’nde aşı uzmanı ve pediatrik bulaşıcı hastalık uzmanı İnci Yıldırım, ‘’Eğer aşı olduysanız, yapabileceğiniz en iyi şeyi yaptınız ve karamsar hissetmeniz için hiçbir neden yok. Kesinlikle daha güvendesiniz. Ancak çevrenizdeki insanların ne kadar güvende olduğunu da hesaba katmanız gerekecek’’ uyarısında bulunuyor.
DELTA KALE DUVARLARINI YIKIP GEÇİYOR
Üçüncüsü, Delta’nın aşırı bulaşıcılığı, aşıların sunduğu topluluk düzeyindeki korumanın bir kısmını ortadan kaldırabilir. Başka bir önlem alınmazsa, Delta, yarı aşılı bir ülkeye, orijinal virüsün tamamen aşılanmamış bir ülkede yayılabileceğinden daha hızlı yayılabilir. Yüzde 90 aşılama oranlarına sahip ancak başka savunması olmayan yerlerde salgınlara bile neden olabilir. Georgetown Üniversitesi’nde bulaşıcı hastalık ekolojisti Shweta Bansal, ‘’Sanki Delta saati geri aldı. Aşı ile güvenliğe ulaşan topluluklar bile yeniden tehlikede. Aşılar, dalgalanmalarının boyutunu ve etkisini azaltabilir ve feci vaka patlamalarını daha düşük sayılara indirebilir. Ancak matematik bilimi, Delta problemini yalnızca aşılama yoluyla çözmenin gerçekten mümkün olmadığını söylüyor’’ dedi.
AŞI HALA EN BÜYÜK ÖNLEM
İşte insanların pandemic döneminde içinde olduğu ikilem de bu: Aşılar, bireylerin kendilerini korumaları için en iyi yol olmaya devam ediyor, ancak toplumlar aşıları tek savunmaları olarak değerlendirmemeli. Aşılanmamış bölgelerde yaşayan insanların sayısı, hala hastaneleri boğabilecek, okulları kapatabilecek ve daha da kötü varyantların ortaya çıkması için daha fazla şans yaratabilecek Delta dalgalanmalarını sürdürecek kadar fazla. Bu nedenle kapalı ortamların sıkça havalandırılması ve maske takmaya devam edilmesi gerekiyor. ABD’nin Louisiana ve Florida gibi eyaletlerinde Delta çok hızlı yayılmıştı. Louisiana’da idareciler, iç mekanlarda toplu yemekleri ve etkinlikleri kısıtladı, kapalı alanlarda yeniden maske şartı getirdi. Bu önlemler hemen etkisini gösterdi. Buna karşılık, önlemlere ilk günden beri soğuk yaklaşan Florida, kısıtlamaları kaldırdı. Florida’da vaka rakamları hiç azalmadan devam ediyor.
AŞILAR DALGALANMALARIN ŞİDDETİNİ AZALTIYOR
Bundan sonra ne olacak? London School of Hygiene and Tropical Medicine’de bulaşıcı hastalık modelleyicisi Adam Kucharski, ‘’Delta, önlemler kaldırıldığında çoğu ülkede büyük bir çıkış dalgasına sahip olacak bir varyantın varlığının sürdüğünü ortaya koydu’’ dedi. Kucharski’ye göre, aşılama oranları arttıkça, bu dalgalar daha küçük ve daha yönetilebilir hale gelecek. Ancak, yine de yeterli sayıda insanın bağışık olduğu ve salgınların otomatik olarak söndüğü nokta olan sürü bağışıklığına, muhtemelen yalnızca aşılama yoluyla ulaşılması mümkün görülmüyor.
‘SIFIR COVID’ RÜYA MI?
CDC, Delta’nın R0 olması için insanların yüzde 90’ından fazlasının aşılanmasının gerektiğini söylüyor ki bu rakam hemen hemen ulaşılması imkansız bir oran. Bir anlamda “sıfır COVID” rüyası aslında bir fantezi. Gerçekçi olan ise, pandeminin, hemen hemen herkesin bağışıklığı olduğunda, tercihen aşı oldukları için veya alternatif olarak enfekte olmasına rağmen hayatta kaldıkları için sona ereceği. Bu gerçekleştiğinde, dalgalanma döngüsü duracak ve pandemi dinecek. Yeni koronavirüs, soğuk algınlığına neden olan kuzenleri gibi hayatımızın tekrar eden bir parçası olan endemik hale gelecek. Değiştiği için değil, insanlar artık immünolojik olarak savunmasız olmadığı için daha az sorun olacak.