Çözüm süreci
-Akil İnsanlar İç Anadolu Bölgesi Heyeti
Başkanı Taşgetiren:
"Akıllarımızı koyacağız, gönüllerimizi koyacağız ve
Konyadan güzel, büyük bir ses çıkacak, ülkemiz için
İslam dünyası için. Türkiyenin kendi iç sorunları
KONYA (A.A) - Akil İnsanlar İç Anadolu Bölgesi Heyeti Başkanı
Ahmet Taşgetiren, "Akıllarımızı koyacağız, gönüllerimizi koyacağız ve Konyadan
güzel, büyük bir ses çıkacak, ülkemiz için, İslam dünyası için. Türkiyenin kendi
iç sorunlarını çözmesi, sulh ve selamete ulaşması, bu koca coğrafyada büyük bir
aşk ve şevk uyandıracaktır" dedi.
İç Anadolu Bölgesindeki çalışmaları başlatmak üzere Konyaya gelen heyet
üyeleri, bir otelde kentteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle toplantı
yaptı. Heyet üyelerinden Prof. Dr. Doğu Ergil, yurt dışında olduğu için
toplantıya katılamadı.
Heyet Başkanı Taşgetiren, açılış konuşmasında, heyettekilerin her birinin
özel işleri olduğunu, ancak böyle bir görev teklif edildiğinde hayır deme
imkanları bulunmadığını söyledi.
Bir çözüm sürecinin içinde bulunulduğuna dikkati çeken Taşgetiren, "Otuz
yıldan bu yana kendi ifadem şu; Türkiye açık ameliyat ortamında yaşıyor. Kan
kaybediyor. Kendi çocuklarını kaybediyor. Terör var" diye konuştu.
Dünyada bir takım önemli gelişmelerin yaşandığını vurgulayan Taşgetiren,
şunları kaydetti:
"İslam coğrafyası diye nitelendirdiğimiz büyük bir coğrafya yeniden
harmanlanıyor adeta. Yönetimler, sistemler değişiyor. Türkiyenin bu coğrafyada
yaşanan gelişmeler içinde belirleyici bir rol üstlenme imkanı, potansiyeli var.
Bunun bir anlamda uçları, ışıkları görülüyor. Bunun için Türkiyenin kendi
içindeki sancıları çözmesi lazım. Bir anlamda iç barışı, devlet-toplum
ilişkilerindeki barışı gerçekleştirmesi lazım."
-"Barış ve huzur arıyoruz"-
Türkler-Kürtler ayrımının en baştan yanlış olduğuna dikkati çeken
Taşgetiren, şöyle devam etti:
"Türkiye daha insanca bir düzene girsin. Bu kadronun içinde Türk de Kürt de
var. Başka yerlerden insanlar da var. Türkler bir safta, Kürtler bir safta
toplandı olgusu en temel yanlıştır. Biz söze; silah memleketin kimyasını bozuyor
diye girdik. Silah bitmeli diye girdik. Silah siyasetin, hukukun, insanların ve
toplumun kimyasını bozuyor diye girdik. Yani kimse kimseyi suçlamıyor. Barış ve
huzur arıyoruz. Burada, bu huzura bir adım daha yaklaşalım. Şehit cenazesi
gelmesin evlere. Ben genç yaşında kardeşini kaybetmiş bir insanım. Bir eve genç
cenazesinin girmesinin ne demek olduğunu biliyorum. Onun için bitsin. Doğudaki
annenin evine de cenaze gelmesin. Ben diyorum ki; Öcalan Kürtlerden özür
dilemeli. 30 yıl sonra sanki bütün şeylerden vazgeçmiş görünüyorsunuz ama siz
Kürt çocuklarını dağa çağırdınız. 2012 yılında bin 450 Kürt çocuğunu -18 yaşın
altında- askerin karşısına konuşlandırdınız ve bunlar hayatlarını kaybetti.
Diyorum ki; Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ölmüyor. 18 yaşındaki Kürt
çocuğu ölüyor. Bu süreç örgüte silah bıraktırabilecek süreçse, bunu desteklemek
lazım."
-"Bu ekibin misyonu da kan akmasın misyonu"-
Görüş almak ve kendi hislerini paylaşmak istediklerini aktaran Taşgetiren,
şöyle konuştu:
"Doğru nedir; bir çözüm olsun, doğru bu. Çözüm olmasın yanlıştır. Kan
dursun doğrudur. Kan aksın yanlıştır. Gençler ölmesin doğrudur. Canım daha
bir süre devam etsin yanlıştır. Türkiye daha on yıllarca böyle bir ayak bağıyla
boğuşsun dursun yanlıştır. Türkiye iç selamete ersin ve bu coğrafyada önderlik
diyebileceğimiz bir misyona otursun, doğrudur. Yani bunlar aşağı yukarı
buluşulabilecek ortak paydalardır. Bu kadronun, bu ekibin misyonu da kan
akmasın misyonu. Bir kişinin ölümünü bile engelleyebilirsek; bir görev ifa etmiş
olacağız."
"Sizler, her biriniz, aklı selimine güvendiğimiz insanlarsınız" diyen
Taşgetiren, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Akıllarımızı koyacağız, gönüllerimizi koyacağız ve Konyadan güzel, büyük
bir ses çıkacak, ülkemiz için, İslam dünyası için. Türkiyenin kendi iç
sorunlarını çözmesi, sulh ve selamete ulaşması, bu koca coğrafyada büyük bir aşk
ve şevk uyandıracaktır. Öyle bakılıyor bu ülkeye... Onu başarmamız lazım. Bunu
sağlayabiliriz. Heyetimiz çok farklı düşünceden insanlardan oluşuyor ama ortak
paydamız aynıdır."
-Cemal Uşşak-
Heyet üyesi Cemal Uşşak ise kendilerini bir araya getiren unsurun; herkesin
bildiği, 30 yıldır ülkede devam etmekte olan dramın sona erdirilmesi teşebbüsü
olduğunu anımsattı.
Heyette yer alan insanların farklı düşüncelerden geldiğini, ancak birlikte
sürece destek verdiklerini dile getiren Uşşak, "İlk defa bu iktidar, dünyanın
başka yerlerinde tecrübe edilen ve sonuç alınan yöntemi deniyor. İnanıyoruz;
umudumuz kuvvetli ki bu yöntemle elbette sonuç alınacaktır" ifadelerini kullandı.
Heyettekilerden Celalettin Can da bir sosyalist olarak heyette bulunduğunu
belirtti.
Ülkede Kürt meselesi diye bir mesele olduğunu dile getiren Can, şöyle
konuştu:
"Bizim bunu çağdaş yöntemlerle çözmemiz gerekiyor. Bir halk varsa, topluluk
varsa; onun hakları vardır. Bu ülkede Sünni Müslümanların hakları uzun yıllar
ihlal edildi. Yeni yeni çözülmeye çalışılıyor. Kürtlerin hakları 80 yıldır inkar
edildi, yok sayıldı. Bizim ne yapıp edip, bu kadar insanın ölümüne yol açan,
Türkiyeyi bu kadar karartan, ekonomik, sosyal, siyasal krize sokan, dış
politikasını ipotek altına alan bu sorunu çözmemiz, çözerken de lafı
dolandırmamamız gerekiyor."
-Beril Dedeoğlu-
Heyetin başkan vekili Beril Dedeoğlu ise üniversite hocası olduğunu,
geçmişte üniversitelerdeki sağ-sol mücadelelerini çok iyi hatırladığını dile
getirdi.
O zaman öğrencilerin içinde olduğu kavgaların, nasıl bir Türkiye
istemediğini gösterebilecek en iyi fotoğraf olduğunu anlatan Dedeoğlu, "İşte ben
Türkiyede gençlerin, çocukların, eğitim kurumlarımızın, sokaklarımızın bu tür
davranışlarla şekillenmesini istemediğim için buradayım" dedi.
Heyette bulunan Vahap Coşkun, Türkiyenin temel bir problemini kapatmak için
çalıştıklarını ifade etti.
Bir arada yaşama kültürünün son derece büyük olduğu topraklarda maalesef yüz
yıldır bir arada yaşama maharetini gösterememenin sıkıntısının yaşandığına işaret
eden Coşkun, "Farklı dilleri konuşabiliriz ancak Mevlananın dediği gibi; Aynı
dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir. Dolayısıyla aynı
duyguları üretme dönemindeyiz" diye konuştu.
Gazeteci Hilal Kaplan ise sorunun bir iç mesele olduğunu vurguladı.
Kaplan, provokasyonlardan etkilenilmemesi gerektiğini, toplumsal iklimi
zehirleyen kan döngüsü, nefret ve kinden kurtulma imkanının olduğunu bildirdi.
Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu ise hayırlı bir iş için bir araya
geldiklerini, çok can yakıcı bir meselenin çözümüne katkı sağlamak için burada
olduklarını anlattı.
Heyet üyelerinden Erol Göka da kimseye nasihat etmek için gelmediklerini
aktararak, "Amacımız; toplumla dertleşmektir. Birbirimize tahammül etmek
zorundayız. Bu heyete mutlaka bir ad koyacaksak, sabır heyeti diyelim" dedi.
Konuşmaların ardından, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri sürece
ilişkin görüş ve önerilerini dile getirdi.
Muhabir: Mümin Altaş / Metin Bolat
Yayıncı: Ahmet Kayır