Cumhur İttifakı üç ayda kendi tabanından 200 binden fazla oy kaybetti, seçmenini sandığa çekmekte de başarısız kaldı. İttifak, İBB Başkanlığının yanı sıra 12 ilçede üstünlüğünü de kaybetti. DW uzmanlara bunun nedenini sordu
31 Mart seçimlerinde İstanbul’un 39 ilçesinden 24'ünü kazanan Cumhur İttifakı 23 Haziran'da sadece 11 ilçede üstünlük sağlayabildi, 12 ilçede oy kaybetti. 31 Mart’a göre İstanbul’da 220 bin 583 oy kaybı yaşayan Cumhur İttifakı, üstün olduğu ilçelerde bu kez yüzde 3’ü aşan oranlarda oy kaybı yaşadı. Cumhur İttifakı’nın Şile’de oy kaybı yüzde 7’yi, Çatalca’da yüzde 6’yı geçti. Silivri, Fatih, Bayrampaşa, Zeytinburnu, Üsküdar, Tuzla, Eyüpsultan, Beykoz, Beyoğlu, Bahçelievler; Cumhur İttifakı’nın 23 Haziran’da yüzde 3’ün üzerinde oy kaybı yaşadığı ilçeler olarak kayıtlara geçti. Daha önceki dört seçimde AKP oylarının yüzde 51’in altına düşmediği Fatih’te, AKP’nin oy kaybı yüzde 3,90 oldu. Fatih’te üstünlüğü Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu ele geçirdi.
YSK verilerine göre; Cumhur İttifakı’nda bu oy kayıpları yaşanırken CHP ve İyi Parti'nin oluşturduğu Millet İttifakı 31 Mart’a göre 23 Haziran’da oylarını 572 bin 103 artırdı. 31 Mart’ta Yıldırım’dan 13 bin fazla oy alan İmamoğlu bu kez farkı 806 bin 426’ya çıkardı. Millet İttifakı da, 28 ilçede üstünlük elde etti.
Cumhur İttifakı seçmenini sandığa götüremedi
31 Mart’ta sandığa gitmeyen 1 milyon 705 bin 867 seçmen varken 23 Haziran'da oy verenlerin sayısı 60 bin 500 kişi arttı. Ancak bu artış AKP-MHP tabanından olmadı.
31 Mart’ta yaklaşık 700 bin seçmeninin sandığa gitmediğini belirleyen AKP, 23 Haziran için “Sandığa daha çok katılım sağlayacağız” kampanyası yürütmüştü. Ancak Cumhur İttifakı; Ümraniye, Kağıthane, Fatih, Eyüpsultan, Üsküdar ve Güngören’de yüksek oranlarda kendi seçmeninin sandığa gitmediğini belirledi. Fatih'te 3 bin AKP'li seçmenin sandığa gitmediği gözlendi. Ankara’da AKP içinde yapılan ilk değerlendirmelerde seçimin tekrar edilmesinin, İmamoğlu’nu daha da güçlendirdiğine ilişkin görüş öne çıkıyor.
“Halk haksızlığı kabul etmedi”
Peki, Cumhur İttifakı kendi tabanında neden oy kaybına uğradı? TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi öğretim üyelerinden Burak Bilgehan Özpek, temel nedenin 31 Mart’ta İmamoğlu’nun kazanmasıyla ortaya çıkan tablonun Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP tarafından kabullenilmemesi olduğunu söylüyor. Özpek, “31 Mart’ı iptal ettirdiler ve ülkeyi iktisadi olarak yavaşlattılar. Ülkenin gündemini seçime kilitlediler. İptalin niye olduğunu kimse anlamadı. AKP ve MHP seçmeni, ortada bir haksızlık olduğunu anladı” diyor.
Özpek'e göre AKP ve MHP seçmeni haksızlığın hem vatandaşa hem de İmamoğlu’na yapıldığını düşünüyor. “Erdoğan’ın kişisel kaprisi yüzünden seçimin yenilendiğini düşündüler. Oyların çalındığı söylemine inanmadılar. Çalınan oy göremediler. Bu yüzden yeni seçimde Yıldırım’a oy vermek istemediler” tespiti yapıyor. Özpek, vatandaşın iki seçim arasında ülkenin sorunlarıyla ilgilenen bir iktidar yerine sadece “İmamoğlu’yla uğraşan bir iktidar” görmekten sıkıldığını düşünüyor.
Metropol Araştırma Şirketi sahibi, stratejist Özer Sencar da, “Halk, 31 Mart’ta yaşanan mağduriyetin intikamını aldı. Çünkü haksızlığı kabul etmedi” sözleriyle Özpek’e katılıyor. Sencar, “İmamoğlu 31 Mart’ta seçilmişti ama mazbatasını elinden aldılar. AKP ve MHP tabanı bu haksızlığın bedelini ödetmek istedi ve ödetti” diyor.
Siyaset Bilimci Baskın Oran da, “Millet, oyunun dikkate alınmadığını gördü. Anlaşılsın diye İmamoğlu’na daha fazla oy verdi. Milletin oyuyla dalga geçmenin sonu budur” çıkışında bulunuyor.
Beka, Pontus ve Kürtler
AKP ve MHP’nin oy kaybında hem 31 Mart hem de 23 Haziran öncesindeki “söylem hatası” uzmanların en çok üzerinde durdukları ikinci konu. 31 Mart seçimini bir “beka meselesi” olarak gördüğünü 31 Mart öncesi dile getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli, 23 Haziran öncesinde rakip aday İmamoğlu üzerine giden bir söylem geliştirdiler. Bu söylemin tam olarak "diğer adayın psikolojisini bozmayı hedeflediğini” anlatan siyaset bilimci Burak Bilgehan Özpek, “AKP ve MHP, toplumun diğer kesimleriyle diyalog kuramadılar. Üstenci bir dil, hakaret, baskı ile seçmenin üstüne gittiler. Bunun yanlış olduğunu AKP-MHP seçmeni gördü ama parti liderleri göremedi” diyor.
AKP’liler ve iktidara yakın medya, CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun Trabzonlu olması ve bir Yunan gazetesinde “Pontuslu” diye nitelendirilmesi üzerine kurulan komplo teorilerini 23 Haziran seçim sürecinde uzun süre gündemde tuttu. Stratejist Özer Sencar “Beka söylemini 23 Haziran için kullanmadılar ama o söylemin tortusu bu seçimin üzerine de sıçradı. AKP; etnik kökenle uğraşmanın yaratacağı sonuçları göremedi. AKP tabanında bu söylem çok eleştirildi” diyor.
Sencar, aynı eleştirilerin Kürtler konusundaki söylem için de yapıldığını seçmenle gerçekleştirdikleri görüşmelerde gördüklerini anlatıyor. Sencar “Defolun gidin dediler, Kürt de insan dediler. Ağır söylemlerle Kürtlere yüklenerek kendi tabanlarından oy kazanacaklarını zannettiler ama dindar ve muhafazakar AKP tabanı bu söylemi kabul etmedi. İktidarın bir bakıma Kürtlerle uğraşmasını seçim öncesi gereksiz buldu. İktidar Kürtleri kaybederken, kendi tabanını da kaybetti” diyor.
Siyaset Bilimci Baskın Oran da, “Erdoğan, bir zamanlar kendisine yapılanları başkasına yapmanın fiyatını 23 Haziran seçimiyle gördü. Hem de kendi tabanından gördü bu fiyatı” yorumu yapıyor.
“Öcalan hatası”
AKP'nin oy kaybetmesinde, seçimin hemen öncesinde PKK lideri Abdullah Öcalan'ın HDP’lilere yazdığı bir mektubun açıklanması da rol oynadı mı? Siyaset bilimciler bu soruya da “evet” yanıtını veriyor.
Burak Bilgehan Özpek, “Toplumun hiçbir kesimiyle doğrudan diyalog kuramayan AKP ve MHP, Öcalan’la doğrudan temas kurulduğunu açıkça ilan etti. Bu temasın içeriği konusunda AKP-MHP tabanında kafalar karıştı” diyor. Stratejist Özer Sencar da, “Dindar Kürtler ve MHP’liler hayal kırıklığı yaşadı. Öcalan üzerinden seçim siyasetinden rahatsızlık yaşadılar ve bunu da oylarına yansıttılar” yorumu yapıyor.