Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gazeteciler Can Dündar ile Erdem Gül'ün tahliye kararını değerlendirdi. Wikileaks örneğini veren Kalın, tahliyelerin bir beraat olmadığını tutuksuz yargılanma ile ilgili karar olduğunu söyledi. Kalın, "Burada devletin güvenliğine tehdit teşkil eden bu tür olaylarda sürecin hukuka uygun bir şekilde devam etmesi esastır. Dava devam edecek biz de yakından takip edeceğiz." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında Dündar ve Gül'ün tahliye edilmesi, HDP'li vekiller ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezlekelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Kalın, Dündar ve Gül'ün tahliyelerinin bir beraat değil, tutuksuz yargılanma ile ilgili bir karar olduğunu belirterek, davanın devam ettiğini hatırlattı.
Kalın, konunun hassasiyeti açısında dünyanın başka ülkelerinde de casusluk davaları, devletin gizli belgelerini sızdırma davaları yapıldığını belirterek, Wikileaks belgeleri sızdırıldıktan sonra alınan tedbirleri örnek gösterdi. Sözcü Kalın şöyle devam etti: "Bu tür benzer davalarda batılı ülkeler bu tür tedbirler aldığında hukukun üstünlüğü çerçevesinde terörle mücadele ve ye devletin güvenli noktasında alınan tedbirler olarak tarif edilirken Türkiye'de yapılan muamelenin başka yerlere çekilmesi kabul edilemez. Burada devletin güvenliğine tehdit teşkil eden bu tür olaylarda sürecin hukuka uygun bir şekilde devam etmesi esastır. Dava devam edecek biz de yakından takip edeceğiz."
HDP'li vekiller ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezlekeler için ise Kalın, şu ifadeleri kullandı: "Siyaset çatısı altında ve siyasetçi kimliği kisvesi altında teröre verilen destek konusu hiçbir demokratik bir ülkede böyle bir şeyin kabul edilebilir olması, düşünülmesi mümkün değil. Bunun çok örnekleri var. İspanya, ABD, Fransa'da teröre destek verenlerin ne tür soruşturmalar yapıldığı, kimliği ne olursa olsun ne tür tedbirler alındığını biliyoruz.
Açıkça Meclis çatısı altında sorunların çözümü konuşulurken orada siyasetin alanını değil terör örgütünün alanını yaymaya çalışan bir yaklaşım var. Nihai kararı Meclis verecek. Biz de onların neticesini görmek isteriz. Yalan, iftira, hakareti, siyaset yapmak ya da basın özgürlüğü diye takdim etmek kabul edilebilir bir şey değildir. Cumhurbaşkanı'na hakareti siyaset yapmak diye takdim ederseniz, küçük düşünmeye kalkarsanız bunun bir karşılığı olur. Kabullenmemiz mümkün değil. İş hakarete döndüğü zaman, iş yalan iftira ve hakarete döndüğü zaman bununla ilgili de net tavrımız alırız."
Cihan CİHAN