Yeni Akit Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Cumhuriyet gazetesi üzerinden Koç'u tehdit etti:
Cumhuriyet Gazetesi üzerinden Koç'a tehdit
Yeni Akit Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu "Koç besliyor, onlar da tehdit ediyor!" başlıklı yazısı şöyle:
Cumhuriyet gazetesinin PKK yandaşlığını artık hatırlatmaya gerek yok..
Tescillenmiş bir gerçek..
Ama en azından..
Toplumun sert tepki gösterdiği saldırılar sonrasında, biraz propagandayı alçak sesle yapmaya koyulurlardı..
Artık pervasızlık tam gaz.
44 insanımızı kaybetmişiz..
Cumhuriyet’in Aydın Engin’i, yazıyı hükümete yönelik sarfettiği şu cümle ile bitiriyor:
“Rüzgar eken fırtına biçer diyen halk deyişini duymuşluğunuz vardır değil mi?”
Yani demek istiyor ki..
“Gidişat böyle devam ederse..
Dolmabahçe’deki 44 insanın öldüğü patlamaların daha fazlası yaşanır..”
Bunu kim söyleyebilir?
Ülkesini seven, insan hayatına saygı duyan, hayat hakkına değer veren kim söyleyebilir?
Rüzgar-fırtına benzetmesini..
İnsanların öldüğü bir hain patlamanın ardından, kim yapabilir?..
Hani iyiniyetli bir uyarı yapar..
“İnsanlar ölmesin diye, tedbir alınmasını isteyen bir ikaz” derim..
Tam aksine..
Puştça..
Bıyık altından gülerek..
Resmen tehdit cümlesi..
•
Karahasanoğlu, Cumhuriyet'i teröre destek vermekle suçladıktan sonra sözü Koç Holding'e getiriyor:
“Cumhuriyet gazetesi bu kadar önemli mi” diyeceksiniz..
Önemli değil..
Bu kafa ile, Özgür Gündem gibi marjinalleşir, bir gün gelir kaybolur gider..
Peki niçin konu ediniyorum?
Bu gazeteye verilen destekler sebebi ile..
Düşünebiliyor musunuz..
Cumhuriyet gazetesi, Türkiye’de 14 yıldır iktidarda olan siyasi partiyi her gün bir başka çarpıtma haber ile suçlarken..
Koç holding de, bu gazetenin finansörleri arasında..
Yok canım, “Reklamı basılıyor, karşılığında parasını veriyor” demeyin..
Bu işin hikayesi..
Resmen, Cumhuriyet’in siyasi iktidarı tehdit eden, toplumu tehdit eden çizgisinin beğenildiği, desteklendiği mesajı veriliyor..
Tıpkı..
AK Parti ilk iktidara geldiği yıllarda.. Pervasızca küfür etmek ve itibarsızlaştırmak için kurulan Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’üne, daha yayına bile girmeden, aynı Koç Holding’in, peşin peşin yıllık reklam bedelleri ödeyip, finanse ettiği gibi..
O finansörlüğün hesabını henüz vermediler..
“Hiçbir televizyon kuruluşuna vermediğiniz peşin ödemeleri, Kanaltürk’e niçin verdiniz” sorusunu, henüz cevaplandırmadılar..
Şimdi de..
Her sayfasında mutlaka, çarpıtma haberlerle siyasi iktidara küfreden, yalan üzerine yalan haber yapan Cumhuriyet’e, hemen her nüshasında, Koç Holding’in bir başka şirketinin reklamı yayınlattırılıyor..
“Yanınızdayız, aynen devam edin” mesajı veriliyor..
•
Gerçekten de..
Yazdıkları, çizdikleri ortada iken..
44 insanın vahşice katledildiği bir saldırı sonrasında dahi..
“Rüzgar eken fırtına biçer” diyerek..
Toplumu, siyasi iktidarı tehdit eden bir gazeteye..
Türkiye’nin en büyük holdingi, başka medya organlarını da geçecek şekilde destek veriyorsa..
O gazetenin yönetimi de, “Demek ki yayınlarımız beğeniliyormuş. Yanlış yok.. Aynen bu çizgide yürüyelim” demez mi?
Yaşanılan aynen budur..
•
“Aydın Engin bir yazar.. Gazeteyi bağlamaz” diyecekler çıkabilir..
O zaman gazetenin manşetinden..
Küçücük haberlerine kadar..
Ne kadar önyargılı, ne kadar sırf düşmanlık üzerine kurulu bir yayın çizgisi içinde olduklarını ortaya koyalım..
Gazetenin manşeti, “Kıbrıs yine kilitli” şeklinde..
“Ne var bunda? Sorun çözülmediğine göre, pekala ‘Kilitli’ denilebilir” diyeceksiniz..
Buyrun üst başlığını vereyim, hangi mantıkta olduklarını anlayın: “AB liderleri Türkiye’ye kapıları kapatmadan ‘adım at’ mesajı verecek.”
Türkiye’nin ağzı ile değil..
AB’nin ağzı ile yazıyorlar..
Türkiye’nin penceresinden değil..
Gavurun penceresinden bakıp, onların dili ile konuşuyorlar..
Dahası var..
“AB liderleri mülteci anlaşmasına karşılık, vize serbestisini öngören mutabakata bağlı kalacaklar”mış..
AB’de hiç kusur yok, sizin anlayacağınız.
Onlar dört dörtlükler..
Sonra Türkiye düşmanlığını dillendirmeye sıra geliyor:
“Böylece 2016’da tamamlanması planlanan ancak insan hakları konusundaki sorunlar nedeniyle hayata geçirilemeyen ‘vizesiz Avrupa’ hayali 2017’ye kalacak.”
Suçlu Türkiye..
Suçlu, insan hakları konusunda sorunları olan Türkiye..
Avrupa’nın hiç kusuru yok..
Onlar pür-i pak..
Bu kadar yanlı.. Bu kadar kendi devletine düşman.
Bu kadar kendi ülkesine ihanet içinde olan bir yayın organı..
Bir somut örnek daha vereyim..
Başlık şöyle: “Eleştiriye ihraç, cahilliğe övgüye terfi”
Haberin içine bakıyorsunuz, “ihraç” dedikleri, idari görevden alma, akademik göreve devam..
Ortada ihraç falan yok..
“Cahilliğe övgü” dedikleri ise..
“Cahiller bile, bu okumuşlardan daha isabetli karar veriyor” mealli bir anlatım..
Kısaca söylemek gerekirse, Cumhuriyet gazetesinde, siyasi iktidar düşmanlığı, zirve yapmış!
Ama bakıyorsunuz..
Bu yayın organının aldığı reklam gelirlerinin hepsini topladığınızda, nerede ise üçte birini tek başına Koç Holding karşılıyor..
Sizce bu ilişki, sadece “ticari bir ilişki” midir?
Gazetenin siyasi düşmanlık üzerine kurulu yayın politikasından bağımsız, basit bir “reklam yayınlatma” ilişkisi midir?
Hiç sanmıyorum..
Aksini düşünmek, bu koca holdingin yöneticilerinin zekası ile de alay etmek olur!