Cumhuriyet Vakfı Başkanvekili Alev Coşkun Cumhuriyet gazetesini polise ihbar ettiğini itiraf etti: Logonun üstünde Gülen'in fotoğrafı vardı. Bu gazete Can Dündar'ın top oynayacağı yer değil.
Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Musa Kart’ın da sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi’nin yönetici ve yazarlarına yönelik açılan 20 sanıklı davada tanık olarak dinlenen eski Cumhuriyet Vakfı Başkanvekili Alev Coşkun, gazetenin bir nüshasını Emniyet Terörle Mücadele Şube'ye verdiği ve şikayetçi olduğunu kabul etti.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tanıklık yapan eski Cumhuriyet Vakfı Başkanvekili Alev Coşkun, Cumhuriyet Gazetesi’nde 22 yıl yöneticilik yaptığını ve Cumhuriyet Vakfı kurucu üyesi olduğunu belirterek “İlhan Selçuk vefat edince gazetede bir hareket başladı. 2 Nisan 2013’te vakfın bir üyesinin vefat etmesinin ardından bir üye seçimi yapıldı. Bu seçimde hukuka aykırılık yapıldığına inandık. Bu seçim Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı için bir kırılma noktasıdır” dedi. Seçim sonucuna karşı itirazda bulunup hukuk mahkemesine dava açtıklarını anlatan Coşkun, “Şu anda görülen, burada görülen dava bir ceza davasıdır. Bizim açtığımız dava ile bu dava arasında bir illiyet yoktur. Ben arkadaşlarımız tutuklandığında buna karşı olduğumu söyledim. 1,5 yıldır üzerimde algı operasyonu yapılıyor. Ben ideolojik olarak İlhan Selçuk, Nadir Nadi, Uğur Mumcu yolunda çalışan adamım, onların yoluna bağlıyım. Benim açtığım davalar olmasaydı bu davanın açılmayacağını söylüyorlar, böyle mantıksız bir şey olamaz. Bunu üzerimde baskı olarak hissettim” diye konuştu.
“TURHAN GÜNAY'IN BU DAVADA NE İŞİ VAR? - SAYENİZDE EFENDİM”
Can Dündar ile oturup kahve içmişliği olmadığını ifade eden Coşkun, “Orhan Erinç 50 yıllık arkadaşım. Turhan Günay, onun ne işi var bu davada?” deyince tutuksuz sanık Turhan Günay sanık sandalyesinden, “Sayenizde efendim” dedi. Alev Coşkun, “Bu arkadaşların geçmişini biliyorum. Bu arkadaşlarla çalıştım. Bu arkadaşlardan terörist olmaz. Tutuksuz yargılanmaları için talepte bulunuyorum” dedi.
“GAZETE NÜSHASINI TERÖR ŞUBEYE SİZ Mİ GÖTÜRDÜNÜZ?”
Coşkun, savcının sorusu üzerine itiraz ettikleri Cumhuriyet Vakfı seçimi sonrasında vakfın yapısının değiştiğini belirterek “Vakfın yapısı değişti ve Cumhuriyet’e genel yayın yönetmeni olamayacak kişi genel yayın yönetmeni oldu” dedi. Daha sonra söz alan sanık avukatlarından Tora Pekin, “Cumhuriyet Gazetesi’nin 23-24 Mayıs 2015 tarihli nüshalarını siz mi götürdünüz terör şubeye?” diye sordu. Coşkun, söz konusu gazetenin herhangi bir yerde bulunabileceğini belirterek “Bu gazete beni ağlatmıştır. Çünkü Cumhuriyet logosunun üstünde Fethullah Gülen’in fotoğrafı vardır. Bunu nasıl kabul edersiniz?” diyerek polise verdiği ifadenin arkasında olduğunu belirtti. Avukat Pekin, “Haberin logonun üstünde yayınlanması temel ilkeye mi aykırıdır?” diye sorunca Coşkun, “Bu temel ilke değildir. Ama gazetenin manevi geleneği vardır. Bu gazete vakıf gazetesidir. Bu gazete Can Dündar’ın top oynayacağı yer değil. Bu gazete Atatürk’ün gazetesidir. Buranın temel ilkeleri var, Atatürk’e bağlılık, Cumhuriyet’e bağlılık” diye cevap verdi.
İşte Cumhuriyet yöneticilerinin tutuklanma gerekçeleri arasında sayılan ve Cumhuriyet Vakfı'ndan Alev Coşkun'un Terörle Mücadele polisine ihbar niteliğinde şikayet için verdiği o manşet.
kronos