Danışmanın kitabındaki bomba iddia: Sancak iletti, Özkök yazdı

Danışmanın kitabındaki bomba iddia: Sancak iletti, Özkök yazdı
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e 12 yıl başdanışmanlık yapan Ahmet Sever’in kitabında ilginç detaylar var. İddiaya göre, Gül’ün aday olmaması için Doğan Grubu’na Ethem Sancak’ı gönderilmiş.

"27 Nisan muhtırasından sonra AK Parti seçimden zaferle çıkınca Köşk için Gül öne çıktı. İddiaya göre Ethem Sancak ve Hasan Doğan, Başbakan’ın bilgisi dahilinde Doğan Grubu’na gitti.

Ziyaretin ardından, Hürriyet Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök bir yazı yazarak “Tanıdığım Gül, fazlasıyla hak ettiği bu koltuğu kendi arzusuyla reddetmelidir” diye yazdı.

17-25 Aralık Operasyonu’ndan sonra Gül’ün dünyası yıkıldı. Gece uyuyamadı. Yolsuzluklar ayyuka çıkınca “Ben aşağı insem 4 bakanı derhal Yüce Divan’a gönderirim” dedi.


11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başdanışmanlığını yapan gazeteci Ahmet Sever’in yeni kitabı “Abdullah Gül ile 12 yıl / Yaşadım, gördüm, yazdım” raflardaki yerini aldı. Yakın siyasi tarihe ait çok sayıda önemli ayrıntının yer aldığı kitaptaki önemli anektodlardan biri de 27 Nisan 2007’deki e-muhtıra dönemine ait. Muhtıranın hemen arkasından yeni cumhurbaşkanının kim olacağı gündemi meşgul ediyordu. Öne çıkan isimlerden biri de Abdullah Gül’dü. Böyle bir ortamda, dönemin Başbakanın da bilgisi dâhilinde, işadamı Ethem Sancak ve merhum Hasan Doğan, Doğan Grubu’nu ziyaret etti ve Gül’ün aday olmaması yönünde kulis yaptığı iddia edildi.. Ziyaretin hemen ardından, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök bir yazı kaleme aldı ve sürmanşetten yayınladı. Özkök, yazısında, “Tanıdığım Gül, fazlasıyla hak ettiği bu koltuğu kendi arzusuyla reddetmelidir” diyordu. Buna benzer yazıları, Ahmet Taşgetiren ve Yalçın Akdoğan da köşesine taşıdı. Gül’ün onayıyla yayınlanan ve bazı yerleri çıkarılan kitaptan önemli satır başları şöyle:

Sıfırlama tapelerini üzüntüden dinleyemedi
Ahmet Sever’in kitabında, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nun hemen arkasında köşkte nasıl bir atmosferin yaşandığına dair önemli ayrıntılar da var. Operasyonun ertesi günü, Gül adeta yıkılmış bir haldeydi ve yüzünden düşen bin parçaydı. Gül’ün ağzından şu cümleler döküldü: “Sabaha kadar uyuyamadım. Aklım almıyor, olanlara inanamıyorum. Çok üzgünüm ve canım çok sıkkın.” Gül, Ahmet Sever’e bir talimat veriyor ve “Bu aralar basını benden uzak tut.” diyordu. Yolsuzluklar karşısında Gül’ü üzen bir başka konu da sıfırlama tapeleriydi. Gül, bu tapeleri üzüntüsünden dinleyemedi, ancak kâğıt üzerinden okuyabildi.

“Ben olsam 4 bakanı derhal Yüce Divan’a yollarım”
Yolsuzlukların ayyuka çıktığı ve Türkiye’nin giderek kutuplaştığı bir dönemde, 10 Nisan 2014’te, köşkte önemli bir toplantı yapıldı. Abdullah Gül, sözlerine “Ben aşağıya insem” diyerek başladı ve şunları söyledi: “Türkiye’yi, kısa sürede yıldızının parladığı döneme tekrar götürürüm. AB sürecini yeniden canlandırırım. Dış politikadaki yanlışları düzeltirim. Ülke çok kutuplaştı, bunu giderecek adımları peş peşe atarım. Demokratikleşmeye ağırlık veririm. Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan dört bakanı derhal Yüce Divan’a gönderirim...”

“Sen konuşmazsan ben konuşurum demiştim!”
Köşkte, Hayrunnisa Gül’ün intifada çıkışı, kamuoyunda geniş yer bulmuştu. Hayrunnisa Gül, Murat Yetkin ve Nursuna Memecan’a içindekileri dökerek şunları söyledi: “Bizi çok üzdüler. Bizi hiçbir şey görmüyor, bilmiyor, farkında değiliz mi sanıyorlar? Her şeyin farkındayız. Abdullah Bey kibarlığından bir şey söylemiyor. Kendisine çok yanlışlıklar, saygısızlıklar yapıldı. Bazı günler ben okuyup üzülmeyeyim diye gazeteleri önümden alıyordu. Ben girip hakkında yazılanları okumayayım diye interneti kapattığı zaman oldu.” Daha sonra bu sözleri Abdullah Gül’ün kulağına gitti. Hayrunnisa Gül, Abdullah Gül’e, ““Sana söylemiştim Abdullah Bey. Sen konuşmazsan ben konuşacağım demiştim.”

“Derya’ya söyle, Can’ı tutsun, sahip çıksın”
Kitapta, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün medyaya yönelik baskıdan fevkalade rahatsız olduğu gözleniyor. Özellikle Hasan Cemal’in kovulması, Gül’ün ciddi tepkisini çekiyor. Gül, Can Dündar için de devreye giriyor. Gezi Parkı olayları esnasında Can Dündar’ın kovulacağı kulislerde konuşulmaya başlanınca Gül, danışmanına talimat veriyor ve şunları söylüyor: “Derya Sazak’a söyle, Can’ı tutsun, sahip çıksın.”

“Kaldırın o bariyerleri”
“Abdullah Gül ile 12 yıl / Yaşadım,  gördüm, yazdım” isimli kitapta, Gezi Parkı olayları ile ilgili de ilginç ayrıntılar var. Çıkan olayları yatıştırmak için Gül devreye giriyor. Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’yu arıyor ve şunları söylüyor: “Vali Bey, gelişmelerin seyrinden çok kaygılıyım. Kaldırın Taksim’deki bariyerleri, bırakın yürüsün insanlar. Yoksa Allah korusun ortaya çok kötü görüntüler çıkacak.” Ancak Mutlu, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın bir türlü ikna olmadığını söylüyor. Bu kez, Gül, Erdoğan’ı arıyor ve bariyerlerin kaldırılması yönünde kendisini ikna ediyor. 10 dakika sonra Vali Mutlu’ya, Erdoğan tarafından bir talimat geliyor ve bariyerler kaldırılıyor.

Sen kimin Başbakanısın?
Kitaba göre Gül, hükümetin genelde dış politikasını, özellikle de Suriye ve Mısır dış politikalarını doğru bulmuyordu. Başbakan Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun sanki Türkiye’den çok Mısır ve Suriye’nin başbakanı ve dışişleri bakanı gibi davranarak çok ileri gittiğini, bunun Türkiye’nin menfaatlerine de aykırı olduğunu, kantarın topuzunun kaçtığını düşünüyordu. Bunu Davutoğlu’nun yüzüne de söyledi.


BÜNYAMİN KÖSELİ / MEYDAN GAZETESİ



15 Haziran 2015 11:48
DİĞER HABERLER