Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin anayasaya aykırı olduğunu savunarak, "Bir işlem hangi usule uygulanarak tesis edilmişse aynı usule uyularak feshedilmelidir." görüşünü dile getirdi.
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davanın, Danıştay 10. Dairesince esastan görüşülmesi devam edildi. Duruşma sırasında yüzlerce kadın yüksek mahkemenin önünde protesto gösterisi düzenledi.
Savcı, TBMM'nin uygun bulma kanunu ile yürürlüğe giren bir anlaşmanın yine TBMM'nin uygun bulma kanunu ve Cumhurbaşkanının uygun bulmasıyla yürürlükten kaldırılabileceğini ifade etti.
Dosyanın iptal talebiyle ilk önce Anayasa Mahkemesine gönderilmesini isteyen savcı, aksi takdirde sözleşmeden çekilme kararının iptal edilmesini istedi.
Kadınlar Danıştay önünde gösteri yaptı
Türkiye’nin farklı illerindeki baroların temsilcileriyle, kadın hakları ve insan hakları alanında çalışmalarda bulunan sivil toplum örgütleri de gösteriye destek verdi.
Göstericilerin, “haklıyız, davamızdan vazgeçmeyeceğiz”, “sözleşme kadınları yaşatmak için” şeklinde sloganlar attığı görüldü.
Kadın hakları dernekleri temsilcilerine göre geçen yıl 423 kadın, bu yılın ilk 5 ayında ise 166 kadır aile içi şiddet yüzünden hayatını kaybetti.
Danıştay’daki duruşma
Bu arada Danıştay Konferans Salonu'ndaki duruşmaya, taraf avukatı, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile farklı illerin baro yöneticileri katıldı.
Davacılardan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, davanın ülkenin geleceği açısından son derece önemli olduğunu belirterek, Türkiye'nin uluslararası bir sözleşmeden tek kişinin iradesiyle çekilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Özel, Anayasa'nın açık biçimde uluslararası anlaşmaların Meclis tarafından yürürlüğe konulup, Meclis tarafından yürürlükten kaldırılacağını kurala bağladığını kaydetti.
CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka da çekilme kararının hukuksuz olduğunu ve Anayasaya aykırı olduğunu savundu. Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasıyla kadınların güvencesiz bırakıldığını, Türkiye'nin sözleşmeden çekildiği günden beri kadına yönelik şiddette artış olduğunu öne sürdü.
Davacılardan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise İstanbul Sözleşmesi'nin kadınların uzun soluklu mücadelesi sonucu elde edilmiş temel bir kazanım olduğunu dile getirdi. İstanbul Sözleşmesi'nin kadınların her türlü şiddetten korunması için özenle hazırlanmış bir metin olduğunu kaydeden Buldan, sözleşmenin erkek şiddetine son vermek için muazzam bir yol haritası sunduğunu ileri sürdü.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı avukat Müjde Tozbey Erden, erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirmiş farklı illerden 20 kadının yakınlarıyla duruşmaya katıldıklarını söyledi.
Erden, İstanbul Sözleşmesi'nde kadınların korunmasının devlet sorumluluğuna bırakıldığını belirterek, "Sizler eğer İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararını onaylarsanız bu kadınların ve bundan sonra zarar görecek her kadının vebali sizin üzerinizde olacak. Bu nedenle davanın kabulünü ve kararın iptalini talep ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"TBMM'nin iç hukukta kabul ettiği bir kanun değil"
Daha sonra söz alan davalı avukatlarından Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü Milletlerarası Anlaşmalar Daire Başkanı Emre Topal, İstanbul Sözleşmesi'nin sona erdirilmesinin Türkiye açısından kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aksatmadığını, başta İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi dahil Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların uygulanmasına devam edildiğini söyledi.
Uluslararası anlaşmalara ilişkin Anayasa maddesine değinen Topal, TBMM'nin yetkisinin onaylamayı uygun bulmaktan ibaret olduğunu, bunun dışındaki yetkinin yürütmenin takdirinde bulunduğunu belirtti.
Topal, "TBMM'nin onay yetkisine dayanarak milletlerarası anlaşmaların cumhurbaşkanlığınca düzenlenemeyeceği iddiası hiçbir şekilde yerinde değildir. Milletlerarası anlaşmalar, uluslararası hukuk işlemidir, TBMM'nin iç hukukta kabul ettiği bir kanun değildir." dedi.
Davalı avukatı Fatma Turan Taşdemir, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına ilişkin cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasa ve yasalara uygun olduğunu savundu ve davanın reddini istedi.
Beyanların ardından söz alan Danıştay savcısı, dava konusu işlemin iptali gerektiğini düşündüğünü beyan etti.
Savcılık görüşüne karşı beyanların dinlenilmesinden sonra mahkeme, kararın daha sonra açıklanacağını bildirerek, duruşmayı tamamladı.
Öte yandan, duruşmadan önce ve sonrasında CHP ve HDP heyetleriyle bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Danıştay önünde basın açıklaması yaptı.
Süreç
Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi", Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildi.
Bunun üzerine kararın iptali ve yürütmenin durdurulması yönünde Danıştaya çok sayıda dava açıldı.
Danıştay 10. Dairesi, 29 Haziran 2021'de yürütmenin durdurulması istemini oy çokluğuyla reddetti, bu karara yapılan itirazın da 18 Kasım 2021'de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddine karar verildi.
Danıştay Konferans Salonu'nda 28 Nisan'da gerçek ve tüzel 10 kişinin açtığı davanın duruşmasında, Danıştay savcısı çekilme kararına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin iptalini istedi.
Dairenin, 14 ve 23 Haziran'da yapacağı duruşmaların ardından, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararını açıklaması bekleniyor.