Önüne geleni gözaltına almak, tutuklamak, açığa almak, tasfiye etmek!..
Dünya liderimiz “Cemaatle ilişkimizde büyük hata yaptık, Rabbim ve milletimiz bizi affetsin” demek zorunda kaldı.
Umarım bir süre sonra “Darbe girişimi sonrasında da büyük hatalar yaptık. On binlerce insanımızı, öğrencimizi, kamu görevlimizi göz göre göre mağdur ettik. Rabbim ve milletimiz bizi affetsin” demek zorunda kalmaz.
KAFAM PEK BASMIYOR AMA...
Sevgili okuyucularım, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana üç haftayı aşkın bir zaman geçti. Ben o gece olanların bir bölümünü hiç anlamış değilim.
Gerçi benim cahil kafam bu gibi olaylara pek basmaz ama yine de yazayım dedim.
Çözemediğim sorular var:
– Darbe dediğiniz olayın lideri, liderleri, yöneticileri olur. Kimdir ya da kimlerdir 15 Temmuzun liderleri, darbenin başı kıçı kimdir?
– Meclis binası o gece jetler tarafından niçin bombalanmıştır? Gecenin o saatinde boş bir bina… Ele geçirilmesi gereken bir yer değil. O halde Meclis binasına niçin saldırıldı? Darbecilerin böylesine bilinçsiz olması mümkün mü?
– O gece Boğaz Köprüsü saat 21 dolaylarında niçin tek yönlü olarak trafiğe kapatılmıştı? Görüntüleri izledik, bir yönde trafik birkaç tank ve 100 kadar askerle kesilmiş, öbür yönde ise binlerce araç trafikte bekliyor. Bizim bildiğimiz darbeler dünyanın her yerinde sabaha karşı herkes uykuda iken yapılır. O saatte darbe olur mu? O geceye ilişkin olarak yüzlerce acemilik örneği vermek mümkün.
* * *
Darbeci, aynı zamanda örgütçüdür. Darbeci kelleyi koltuğa almış adamdır. Başarısız olduğu takdirde başına neler geleceğini iyi bilir.
Her şeyin hesabını önceden ayrıntılı bir biçimde yapar. Başka çaresi yoktur.
Şimdi bu 15 Temmuz işi neyin nesidir diye düşünüyorum ama yanıtını bulamıyorum.
Burada en önemli soru şu:
Lidersiz darbe olmayacağına göre, 15 Temmuzun lideri kim, ya da kimlerdi?
Bazıları şimdi hemen “Fethullah” diyecektir ama ben kentlerde askeri yönlendiren lideri soruyorum. Yargılama aşamasında belki ortaya çıkar.
MAĞDUR EDİLEN İNSANLAR
Biz bu olayların benzerini Ergenekon ve Balyoz olayları sırasında da yaşamıştık. Herkesin evi, işyerleri basılıyor, polis tarafından götürülüp cezaevine tıkılıyordu.
Toplum korkutulmuştu, uçanla kaçan kurtuluyordu!
Şimdi karşımıza darbe muhabbeti çıktı, aynı olaylara bu kez başka bir biçimde tanık oluyoruz.
Askeri okullar dahil Türkiye genelinde yüzlerce okul ve üniversite, cemaatçiler ele geçirdi ya da cemaate aitti bahanesiyle kapatıldı.
Her kesimden on binlerce kamu görevlisi açığa alındı, bir bölümü tutuklandı.
On binlerce aile mağdur edildi, haksızlığa uğradı.
* * *
İçlerinde suçlular, ya da cemaatle somut bağlantısı olanlar mutlaka var.
Ama bir de hiçbir suçu olmayan masum insanlar, özellikle okulları kapatılan ve açıkta kalan öğrenciler var. Kimse ne yapacağını bilmiyor.
Bunlar yanlış, hukuksuz ve insanlık dışı işlerdir. Nasıl sonuçlandığına Ergenekon-Balyoz davaları aşamasında tanık olmuştuk.
O dönemin pislikleri şimdi tek tek ortaya çıkıyor.
* * *
Şimdi de aynı süreç… Önüne geleni gözaltına almak, tutuklamak, açığa almak, tasfiye etmek!..
Dünya liderimiz “Cemaatle ilişkimizde büyük hata yaptık, Rabbim ve milletimiz bizi affetsin” demek zorunda kaldı.
Umarım bir süre sonra “Darbe girişimi sonrasında da büyük hatalar yaptık. On binlerce insanımızı, öğrencimizi, kamu görevlimizi göz göre göre mağdur ettik. Rabbim ve milletimiz bizi affetsin” demek zorunda kalmaz.
* * *
Hadise artık (ne yazık ki) cadı avına dönüşmüş durumda. Cemaatin üzerine gitme bahanesiyle iktidardan yana olmayan çok sayıda ve her kesimden Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik, ekmek parası için çalışmak zorunda olan, aile geçindiren, hatta herhangi bir siyasi görüşle ilgisi olmayan insanlar bile tasfiye ediliyor.
İnsan avı yapılıyor, başka bir deyişle cadı kazanı kaynatılıyor.
Buna artık son verilmesi, daha fazla geç kalınmadan suçlularla suçsuzların ayrılması gerekiyor.
Çölaşan'ın yazısının tamamı http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/emin-colasan/kafam-pek-basmiyor-ama-1342826/